11 Aralık 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

11 Aralık 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayramdan bayrama. ÜRK kadınının siyasi haklarına kavuşmasının yıldönümü bir kez daha kutlandı. Paneller, toplantılar, radyo konuşmaları düzenlendi, konferanslar verildi. Bir kez daha, Atatürk minnette a- nıldı Şurası bir gerçektir ki, ülke- mizde kadın haklarından sadece küçücük bir çevre haberdardır. Fakat bu yıldönümünün en ö- nemli yanı, bu haklan üç tat- mış olanların, tadını bilme- dikleri için de onu aramasını bil- Jale Candan kü, TSE'nin belirli usüllere göre hazırlayarak yayınladığı Türk stan- dartlarının uygulamaları ihtiyaridir. Ancak Bakanlar Kurulu, 132 sayılı kanun maddesine dayanarak, lü- zumlu gördüğü zaman bazı stan- dartları zorunlu kılabilir. Ekim 1967'denberi zeytinyağı da bu zorunlu standartlar arasına gir- miş bulunmaktadır. Ne var ki, Tür- kiye'de sayısı hayli kabarık olan küçük üretici, üretebildiği birkaç kilo zeytinyağı için özel kutu ısmar- lıyamıyacağından, gelişigüzel şişe- ler içinde pazar yerlerine sürmeğe başlamıştır. Ne şişesi olduğu bilin- meyen bu şişelerle satışına ise Sağ- lık Bakanlığı, besin kontrolü yönün- den, şiddetle karşı çıkmıştır. Bu durumda, küçük üretici için, ya malını yok pahasına aracıya kaptır- mak, kooperatifleşmekten başka yol kalmamıştır. İnsanlar ve elmalar Ci demire, keresteden eve, fındık ve üzümden zeytinyağına, herşeyin standartlaştığı bir yeni dünyada insan da standartlaşacak 24 meyenlerin, sözle de oba, hatır- lanmasına yardımcı olmasıdır. Ne var ki bu hatırlama da artık, bayramdan bayrama sandıktan çıkardan elbiseye döndü. Nere- deyse, gelenek denilen, bilinçsizce uyulan şeyler arasına girecek. Her yıl, 5 aralıkta biraraya gelinecek, bundan mutluluk duyulacak, Ata- ya minnettarlık belirtilecek; son- ra, ekmeklerini taştan çıkardıkları halde haklarından habersiz, bozuk düzenin en zavallı tutsakları ola- rak yaşıyan kadın kardeşler ha- tırlanacak, onlar için nutuklar atı- lacak, şiirler okunacak... Birşeyler yapmağa kararlı, bir yıl sonra ye- niden buluşmak üzere, mutlu-ü- züntülü, ayrılınacak... İşte, hepsi bul u "birşeyler yapma" hikâyesi biraz fazlaca uzadı. Uzadı; çünkü öyle, kadın hakları der- nekleri kurarak, kapı kapı dolaşıp tutsak kadın kardeşlerle bir bir e da, bu işi bir arpa bo- u yürütmeğe imkân yoktur. Bu, dernek kurmanın üstünde bir iş- r. Örgütlenmek şarttır. Ama, ni- midir?" sorusuna, "Standartlar" dergisindeki "Standart sohbetleri" ile tanınmış yazar Armağan Anar şu cevabı verdi: — Ekonomik alandaki bozuk düzeni eişlirmedikçe, bu alanda- ki standart ne derece başarı a- nır, bilemem . Ancak, insanların el- malardan çok daha önce standart- laşmaya koyulduklarına, dair elimiz- de bazı bilgiler var. Örneğin “aile mutluluğu mutfaktan başlar", "Er- keğin kalbine mideden gidilir" gi- bi sözler, kadının, ötedenberi stan- dartı uyaulamaya çalıştığının o bir delilidir. Yemeğe çok su koyarsın, lapa olur; — ii koyarsın, yanar Her yemek için ayrı bir standart gerek. Sonra, aşkta da belirli stan- dartlar kullanılmaz mı? Erkek, ka- dını elde etmek, kadın ise erkeği e- linde tutmak için hep, belirli stan- dartlar kullanırlar. Bu, teknik gibi birşey değil midir? Sözler, hareket ler ve davranışlar, kadın erkek iliş- kilerinin İlk kademesinde, elmalar kadar ince, hassas eleklerden, süz- geçlerden geçmez mi?» çin örgüttenildiğinin bilinmesi gerekir. Kadın neden, ilk çağlar- dan bu yana, erkeğin yumruğu al- tında yaşamıştır? Din, kanunlar, hattâ herşey ona niçin karşıdır? Kadın beyninin erkeğinkinden küçük olduğu, kadının yetenekle- ri bulunmadığı öne sürülmüştür. Oysa, deneyler, en büyük adamla- rın bile bazen en hafif beyinlere sahip olduklarını göstermiştir. Erkek, kadından güçsüzdür, zayıf- tır, denilmiş; gelişen uygarlıkla beraber, kadının pazu gücü kay- bolmağa yüztutmuştur. Okuyamaz demişler, onu okutmamışlardır. Fakat, kültür savaşım başarıya ulaştıran kadın, bu tezi en kısa zamanda çürütmüştür. Şimdiyse, "kadın okur, büyük insan olur, hatta bilgin de olur, ama o zaman da mutlu olamaz" diye bir masal uydurmaya koyul- dular. Galiba, en doğrusunu, çok eski devirlerde, hukukçu Kato söy- lemiş;: "Kadınlar özgürlük istiyor- lar. Bu, olamaz! Çünkü, bize eşit oldukları gün, bize üstün olacak- lardır ETEKLER Merhaba çılgın gençlik! N: Kıbrıs, ne Vietnam, ne devalü- asyon. Varsa-yoksa, mini-etek! Evet, son yılların modası, nihayet, dünyanın en karışık olduğu bir sıra- da, Amerika'nın ünlü Time dergisi- ne kapak olmayı başarmıştır. Time'da, "Mini-etek, son yılla- rın en çok tutan modasıdır. Özellik- le gençler arasında, ilk çıktığı gün- denberi bir salgın halini almıştır. Bütün bunların yanında, mini-ete- ğin bir özelliği daha var. Mini - etek, günümüzde, standart olmayan nâ- dir şeylerden biridir. Mini - etek ar- tık, mini olmaktan çıkmıştır, mik- ro-mini veya mikro mikro-mini olma yolundadır" denilmektedir. Son çıkan iki mini -etek modeli- nin lm şöyledir: "Aman Alla- m!" ve "Merhaba, yakışıklı su- " bay", AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: