1 Kasım 1988 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 14

1 Kasım 1988 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ara sızlanma: Peki, Boki » benim ilgisayarla oynamam, gözlerimi saatlerce bir noktaya diki z:ıkıııcındcıı a saatlerce Walkman dinlememden daha iyi bir şey değil. Ama bu benim sorunum, bilgisayarın değil. re getirtirler: Kahve, Cola ve sandö- viçlerden oluşur yemekleri. Hattâ, eğer bir şezlong yerleştirilebiliyorsa bunun üstünde ve bilgisayarının ya- nıbaşında yatp uyurlar. En azından böylesine büyülendikleri sürece, yal- nızca bilgisayar aracılığıyla ve bilgi- sayar için yaşarlar. Bilgisayar fetiş- çileridir bunlar, mahküm programcı- lardır.”” Basic ya da makine dili alanına kim girmişse, görünürde bir çözüm olmadığı sürece o bitmek tükenmek bilmeyen çalışma devrelerinin ne ol- duğunu gayet iyi bilir. Bunu bilmi- yorsa eğer, o kişi bu alana gerçekten girmiş değildir. Ama bilgisayar mer- kezlerindeki mahküm programcıların “workaholics” (çalışma olmaksızın yaşayamayan insanlar) kategorisine girmelerine karşılık, ev bilgisayarının başında sonu gelmeyen düşüncelere dalmak yalnız bilgisayar çocukları için değil, herkes için mümkündür. Peki teknik-stres konusunda du- rum nedir? Berlin'li psikolog Walter Volpert, “teknik-merkezciler”'de, Kı- rıcılarda ve video oyuncularında baş- ka şeylerin yanı sıra şu semptomları keşfetmiştir: “(...) Program sistemleri dünya- sında tutsak olmak ve bunun dışına çıkabilme yeteneğini gösterememek ya da günlük yaşamı yorucu bir ka- ostan başka türlü yaşayamamak, duygusal yoksulluk ve donukluk, kaadir-i mutlaklık duygusu (...) Teknik-merkezcilerin yakınında inanılmaz derecede yalnızlık içinde yaşanmaktadır.”' Kaadir-i mutlaklık duygusu önemli bir olgudur. 14 yaşındaki Markus kendi ev bilgisayarını büyüleyici bir şey olarak görmektedir, çünkü *“*bil- 14 HK L Kölececınner (E <C) 1984 gisayarın şimdi ne yapması gerektiği ona söylenebiliyor ve o da bunu ta- mı tamına yerine getiriyor, kişi her türlü hayata karşı uyarıhyor ve hiç bir şekilde bir çatışma meydana gelmi- yor. “Markus'un bana bunları anlat- masından sonra beş yıl geçti aradan. Markus şimdi Kaliber'in ““yarı-pro- fesyonel” bir ev bilgisayarına sahip bulunuyor. Bu arada Markus ayrıca ve yıllarca bilgisayarsız yaşamıştır ve bu süreyi açıktır ki diğer gençlerden başka türlü de yaşamamıştır. Bilgisa- yarın büyüsüne kapılmış Markus'un yine 14 yaşındayken söylediklerine bir daha kulak verelim:” Tabii buna ara vermek de mümkündür; insanın canı artık istemediğinde, bilgisayar devreden çıkarılır.” Bu mudur ““program sistemleri dünyasında tut- sak olmak ve bunun dışına çıkabilme yeteneğini gösterememek”''? Yine 14 yaşındaki Markus söylü- yor: “Bilgisayarda insan her şeyden önce son efektte ne yapmış olduğu- nu görüyor. Okulda olduğu gibi dur- madan çalışıp da bir yıl sonra ““La- net olsun, artık bunları yapamıyaca- ğım” yollu bir saptamada bulunmu- yor. Eğer bilgisayarda bir şeyler programlanıyorsa çok iyi bir şekilde görülüyor bu; ““programı şimdi bitir- miş bulunuyorum ve istediğim süre- ce benim artık bu” diye düşünüyor insan, ““Walter Volpert tarafından öne sürülen” günlük yaşamı yorucu bir koaston başka türlü yaşamak ye- teneğini gösterememek”' bu mudur? Yoksa Markus yalnızca daha etkili bir biçimde öğrenmeye mi çalışmak- tadır? Çocukların programlamaya ve çeşitli bilgisayar kullanımlarına el at- malarında ne gibi bir kötülük vardır? Bir şeyi yapa yapa usta olunur, ama AD TU £ 5 S ) AAZD ANAM , 3 Mr DN VN dS DÇi ACCESS SOFTHARE IKNC. sırf o işe atıldı diye de nıç kimsenın usta olduğu görülmemiştir -nerede olursa olsun- Oturma odasında trencilik oyna- yan her çocuk lokomotif sürücüsü ol- mamiştır; küçük Basic-sanatçılarında da durum pek farklı değildir. O hal- de “Ev bilgisayarından rüyalara gi- ren mesleğe giden yol. Henüz 19 ya- şındayken yazılım milyoneri'” türün- den sansasyon uyandırıcı nitelemeler- den sakınılmahdır. Bunlar büyük bir istisna oluşturmaktadır ve açıktır ki kimi ebeveynleri pek büyük beklen- tilere karşı şimdiden uyarmak gere- kiyor. Eğer çocuk onlu satırları (Ba- sic'de) bir araya getirebiliyorsa bu onun profesyonel yazılım sanatçıla- rına yaklaştığını göstermez, o henüz dünyalar kadar uzaktır onlardan. “Gençlik Programlıyor” adlı gö- nüllü derneğe kuşkuyla bakanlar ise bilgisayar hobisine karşı dördüncü bir itirazla çıkmaktadırlar: Program- lama dünyasına atılanların sıfırlardan 5 Sızlanma: Kim * söylüyer, bilgisayara egemen olan bir kisinin muftlaka atör olması gerektiğini? ve birlerden oluşan ikili bilgisayar di- line teslim olacakları, er ya da geç her alanda bilgisayar örneklerine göre hareket edecekleri yollu bir itirazdır bu. “IF-THEN-ELSE” davranışın- dan söz edilmektedir burada. O/1 ör- neğinde ayrımlaşmış düşüncenin bu- lunmadığı ifade edilmektedir. Birta-

Bu sayıdan diğer sayfalar: