18 Şubat 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

18 Şubat 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RE Vükelâyı Mes'ul Etmek İçin Meşrutiyeti O İlân Etmiş! | Bir yere mi gidiyorsunuz?. Nakli o ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahfuzdur — 234 — 26 Eylül 332 Doktor Atıf Beyin Şöhretin Ağaya (arsenik) şırıngası yapmak istediğini Abdülhamit haber aldı ve telâşla kendisini harcme ça- ğırttı. Doktoru görür görmez bu fikre itiraz ederek: — Sakın Şöhrettin Ağaya şr rmga yapmayınız. Ben razı de- ğilim. Benim tecrübelerimle sx- bittir ki, şırınga iyi bir şey de- ğildir. Zerkedilen madde, vücut- te teraköm eder, bilâhare fenalık verir. Rica ederim, dahilen bir ilâç veriniz. Dedi. Doktor, Abdülhamidin bu O müdahalesinden © mülessir olarak: — Ben kimseye fenalık et- mediğim gibi Şöhrettin Ağaya fenalık etmek fikrinde değilim. Rahatsızlığın neticesi bunu icap Mtirdiği için, yapmak teşebbüsünde andum. Dedi. Doktorun bu teessürü, Abdülhamidi | telâşa (düşürdü. ? gönlünü almak ve darılt- mamak için elile omuzunu si Vayarak: — O nasl lâkırdı, (o dektor Bey. Ben size, yerden (o göke kadar eminim. Lâkin biliyorsu- nuz ya, ben meraklı bir adamım. Şırınga yapılmasını istemiyorum. Başka, ne ilâç verirseniz veriniz. Ona karışmam. Dedi. 49 Eylal 392 Abbülhamide iki gecedir ateş geliyor. Ateş geldiği zaman ken- i muayene ettirmek için dok- taru sarayda alakoydu. Artık geceleri sarayda mum Yalalıyor, Mumlar iyi cinsten de- fil. Bu haller, git gide Abdülhe- midi sinirleştiriyor.. Son za- manlarda © vehamet © kespeden (Hicaz) ve (Mekke ) meselesi de Fahunun üzerinde fena te'sirler hasule getiriyor. o Hergün, Yu- Banlıların harp ilân: © havadisine iatizar ediyor. 13 Teşrinlevvel 838 Bu sabah Abdüllhamidin sol kaşın doğru bir ( revreleji ) oldu. Derhal iki (asşirin) ald. Bir bm sonra geçti, Fakat ihti- 'aten yine kendini doktora gös- terdi, Bugün Abdülhamit, yine dik- Kat şayan bir çok şeyler söy- edi. Ahvali hazıraya ait açılan İS, sulh meselesine intikal etmişti. Abdülhamit: — Artık ben de sulh istiyo- vam ve sosyalistlerin bazı sözle- re hak veriyorum. Lâkin onlar Bibi ( servet, evlât, şahıs, cemi- yetindir ) gibi muhal temenniler- de bulunmıyorum. Esasen bence // / 4 DBULHAMIBIN iğ ON GALERİ 93 Kanunu Esasisi Sadece Ve Mün- hasıran Abdülhamidin Bir Eseri İmiş ( Sosyalist ) lik, sözde kajan Bi fikirden ibarettir. Bakınız,Fransız- lara.. Halkından vükelasına kadar kısımı azamı Sosyalist oldukları hal de, yine bir türlü mubarebeden vazgeçemiyorlar. Ben, inkılâbı kebiri) ni çok (Fransız ettirdim. Hemen kısmı azamını da ehemmiyetle tetebbü ettim, (Rejan) devrini pek şayanı nefret buldum. O devirde ne rezaletler | olmamış. Ayların, günlerin, in Hâlâ Fransızlar da, (Mösyö Ko- şon) , (Mösyö Korbo) gibi iğrenç isimlere tesadüf olunur. Vakia biz- de (Nerkisi), (Gülnihal) gibi tuhaf isimler vardır amma, hiç olmazsa bunlar, lâf çiçek isimleridir. Öyle, müstekreh hayvan isimleri değil. Söz burada mecrasımı değiş tirerek ( Meşrutiyet ) e (intikal etti. Bu hususta da Abdülhami- din söylediklerini aynen kayde- diyorum ; z — 98 tarihinde Meşrutiyeti ben, kendim istedim: | (İdarci mutlaka) da Omes'uliyet, (Ohep padişaha raci oluyor. Birşeyi hükümet iyi yaparsa, ne âlâ. Fena yaparsa, bütün mes'uliy- yet padişaha yükleniyor. Bu, böyle olmaz. | dedim. Vükelâ, önlerine baktı. Hiç kimse cevap merak | ettim ve bunun tarihini tercüme | ederler. İ mun üzerine (Kanunu Esasi) tercü- sanların isimlerini değiştirmişler. | SON POSTA vermedi. Fikrimi onlara daha 2i- yade izah ettim: I Ben, bir (Meclisi âdil) istiyo- | rum. O zaman bütün meclis azası gibi vükelâ da Padişaha sadakat | yemini edeceklerinden ister iste- | mez, İyi bir surette (İdareci umur) | Padişaha da mesuliyet sebebi bırakmazlar. Vükelâ mes'- ul olur.) Dedim... Yani Alman- ya ve Avusturyada olduğu gibi. Fakat Fransadaki gibi değil..Bu- me olundu. (Arkas var) ———— Vazifsya Davet İstanbul Müddeinmumiliğinden: Kırklareli C. Müddeiumumi mua- | vini Cemal Beyin hemen vazifesi başına hareketi beyan olunur. | Sinema Ve Tiyatrolar | — Son bölük — Dreyfils -v am azabı | galışıyormuşum gibi bir BİZİM mama DAKTİLO Bugünün Romanı görünce birdenbire şaşırdı: — Hayırola Kevser Hanım. Dedi. Ben, öfkemi yenmiye tavır alarak cevap verdim: — Evet Beyefendi. Kendime ' başka bir iş aramıya gidiyorum. Sait Bey, kıpkırmızı kesik İ di. Önüne baktı. Onun cevap vermesine meydan vermeden ben sözüme devan ettim: — Bundan dolayı çok müte- essirim Beyefendi. Fakat mazur görünüz. Şu yazıhaneye geldim i geleli, vaziyetime şüpheli nazar- larla bakanlar olduğunu görü- yordum. Nitekim bunu evvelce de size söylemiştim. Ben herkese karşı bu vaziyeti ıslah etmiye çalışırken netice, büsbütün ber- bat oldu. Gece, keyif halile bana söylediklerinizi, sizi kırmamak için. sadece dinlemekle iktifa etmiş.. ve o dakikadan itibaren de bunları (Ounatmıya (Okarar vermiş idim. Maalesef, bum ları tamamen işiten oolmuş. Ben şimdi çok müşkül bir mevki- deyim beyefendi. Burada kalır- sam, bugün herkesin istihzasına, yakn. e öp A İ sözünüzü ciddi telâkki etmek- İ te mazurdum. ruz kalacağım. Halbuki ben, hiç Vane va | kimseyi kendisile alâkadar et ELHAMRA — Könges eğleniyor İ meden namusile çalışmak isti- ETUVAL — Gül Cehennemi yen bir kızım. Onun için müsaa- GLORYA — Eietirscı'ar şiki Milten | denizi ea ediyorum Beyefendi. HİLÂL — Kak vebadik 3 KEMAL $. — Göre sevdaları Sait Bey Yaraş yaya ep MAJİK — Alev yarkisi kaldırdı. Yüzü, şimdi de mosmor MELEK — Kongre eğleniyor olmuştu. Sözleri biribirine dü- MİLLİ — Dal Kişi ğümlene düğümlene cevap verdi; NOR — Aya üyk — Mümkün deği Kevser Şık — Yanık kalpler Hanım. Kadıköy Süreyya — Amerikalı bakirel, Lİ z ÜSKÜDAR HALE — Kanlı püse İİ ei Niçin efendim?... — Çünki.. ben sizi seviyorum. amaa Göğü Resminizi pa MAŞUK BEY; Mültefit gü- ler yüzlüdür. Daima neşeli bulunmak is- ter, çabuk ko- nuşur, eğlen- ceyi, musikiyi sever, oarka- daşlığında ve muamelâtında müşkülpesent- lik © yoktur, tahakküme tahammül edemer, iz- zeti nefis mesailinde alıngan ve bâzan da atak olur. Çabuk par- larsa da iğbirarı kinsiz ve de- vamsızdır. ii 50 SABİHA H.; ( Fotoğrafının dercini istemiyor ) Ağır başlı ve mütefekkirdir. Nadiren güler ve neşelenir. Kederlerini izhar et- mek istemez. Başkalarının mer- hametini davet edici dertleşme- lere karşı müstağnidir. İtiraz et- mez, münakaşaya girişmez, te- bessümle mukabele eder. 54 ZIYAETTİN B.;( fotoğrafı- nın dercini İstemiyor ) Şakacı ve Bize * Size Tabiatinizi Gönderiniz, * Söyliyelim... alaycıdır. Boğazını pek sever, eğlence meclislerinde aranır, ça- buk ahbap bulur ve lâubali olur. Şakaya mütelhammildir. Nadiren asabileşir. o Derbederlikten müş- teki değildir. 59 DÜRİYE H.: ( fotoğrafının dercini istemiyor ) Babayani bir İ ev kadınıdır. Ev işlerinde bama- | ratlık gösterir. Muhatabım sık. | maz, sofuluktan hazzeder, Fazla | düşünmek ve özülmek “istemez. | Misafirlerine fazla ikram etmek- | ten zevk duyar. 60 ŞABAN B.:( fotoğrafının dercini istemiyor ) Hassas ye alıngandır. Şalısını alâkadar eden mesailde vehme kapılır. Gözü pek değildir. Çabuk kanar, ka- | rarlarını tepdil eder. Çanı çok | kıymetlidir. Tehlikeden fazla çe- | kinir. Fotoğraf Tahlil Kuponunu il inci Sayfamızda bulacaksınız. Dudaklarımı büktüm ve güldüm. — Bunu, akşam da söyle- miştiniz Beyefendi. Akşam içki- nin buharından taştığını zannet- tiğim bu sözlerinizi şiwdi büyük bir ciddiyetle ( dinliyorum ve doğrusunu o açıkça (söyliyeyim, buna da hayret ediyorum... Şu halde korktuğum (akıbete siz beni zorla sürükliyorsunuz. — Haşa Efendim.. Niçin ?.. — Niçin olacak Beyefendi?.. Daha ortada fol yek, yumurta yokken bu kadar çirkin vaziyette kalırsam, yarın bu sevişme hâdi- sesi meydana çıkınca ben asıl. bir çukura düşerim, biliyor İ mu$unuz ?.. Haydi bu sevginizi hoş gör- düğümü farzedelim. Bu hayat ilânihaye böyle devam etmez. Yarın, öbürgün öyle bir sebep olur ki, beni kolumdan tutar, bu kapıdan alıverirsiniz. O 2a- man, ben ne yaparım? Hangi kapiya gider de alnım gere gere iş ararim?2.. Öyle zannedi- yorum ki Beyefendi, siz daha henüz İstanbulun ahlâk piyasası hakkında esaslı bir fikir hasıl etmemişsiniz. Bu piyasanın ölçüsü, sizin elinizdeki ( şerit metre ) den büsbütün başka (türlüdür. Bu memlekette insanları tartan terazi İ okadar hassastır ki bunu size hiç 'bir kelime ile izah edemem. Ben, önümdeki cılız makineye bağlanmış bir zavallıyım. Bütün hayatımı ondan bekliyorum. Sizin sevginiz, ne bana ve nede bana İ İ ben fakir mam 20 EMME Yazan: 2. Sakir Sait Bey, beni bu vaziyette | bağlı olanlara ebedi bir teşkil edemez. — Fakat Kevser Hanım... — Müsaade buyurunuz Be- yefendi, şunu da arzedeyim. Be- nim aldığım aile terbiyesi, böyle gizli kapaklı sevgileri boş gör miye de müsait değildir. Şimdi size açıkça söyliyeyim; bir ailenin kızıyım. Muhitimde yaşıyan (insanlar, bir lokma ekmeyi ne ıstırap ve müşkülâlla Okazandıklarının da €n yakından bir şahidiyim, Fakat bunların içinde öyle genç kadın ve kızlar vardır ki (bunlar biraz patronlarının yürüne gülüverseler, biraz da böyle si- zin sevginiz gibi sevgileri hoş görseler, bir anda © mihnet ve meşakkatle geçen hayattan kurtulabilirler. Fakat buna im- kân yoktur. Çünki bunu yaptık- ları dakikadan o itibaren onları yetiştiren mubit.... Sait Bey, birdenbire ayağa kalktı ve elini uzatarak sözümü gıda kesti; — Fakat, Kevser Hanım. Ben size akşam da (söyledim. Ben sizi seviyorum. Bu sevgiyi de meşru bir neticeye bağlamak istiyorum. — Haaaa.. Pek âlâ Beyefem di. Şimdi. iş değişti. Akşamki Şimdi hakiki bir arzu ve teklif karşısında bulu nuyorum. Yalnız müsaadenizle birşey daha soracağım. Sizi bir izdivaca kadar sürükliyen bu sevginin esbabını da kana izah edebilir misiniz?.. Bu sualimi mazur görünüz Beyefendi. Ben füübakika henüz birçok tecrübeler görmemiş bir genç kızım amma, muhitimde birçok aşk hâdiseleri düm ve bunlardan ibret aldım. irçok (tecrübe (sahiplerinden işitiyorum ki: Birdenbire par lıyan oOaşklar, saman alevine benzermiş. (o Zatıâlinizin © sev- dası da bu kabilden olmasın. Daim bir şey reyim. yle tahmin ediyorum siz hentiz İstanbul hayatının yaban- cısısmız. A geleli zan- nederim ki pek çok olmadı. Ben, daktiloluk (hayatımda (gözümü araçmaz nasıl sizi ümse, ri de İstanbul sula ilk defa olarak benimle karşılaştınız. Servetinir ve işlerinizin sayesinde Em karışacaksınız. o Or daha çok gözel, benden daha çok zarif birçok kızlara ve ka- dinlara tüsadüf edeceksiniz. ( Arkası var ) Halk Evinin Küşat Resmine İştirak Ediniz Dümimsdeki ein günü, memleketin her tarafında ol- duğu gibi şehrimizde de (Halk Evi) nin küşat merasimi ya- pılacaktır. ( Halk Evi ) genç- lerin kendi evleridir. Cuma günü bütün gençler ( Halk Evi ) nin küşat merasiminde bazır bulunmalı ve derhal aza kaydedilmelidirler. Halk Evleri bizzat gençler tarafın- dan idare edilecektir. Sayfa 13 —a | i

Bu sayıdan diğer sayfalar: