1 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

1 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TEMMUZ İN — 'ı ———t üAEFDATEĞRR NM TELAERAAD LLA NNNi Umumi Harp Nasıl Patladı ? Nık'eden İ R —Kızım Doktor: Semi Ekreme — —l01— Yazan: Emil Ludvig Haşmetmeap İmparatora Hayırhahlık- larından Dolayı Derin Minnetler — Ümit ederim ki kendinizi hakaret görmüş addetmezsiniz! Der. Lort Roberi gidip kendisini seferethanede — görür. Müttefik Rusyadan şikâyet eder ve İngilk- terenin bu oyunda düunyaya ta- hakküm edebilmesi icin Rusya çarına yardım etmek mev'ciinde bulunduğunu - söyler. * Ayni zamanda Kont Berhtold Berlinden ibramlı bir rica alır. Alman harp gemilerinin Ak- denizde donanmasına Avusturyanın — yardımına — ihti- vardır... Bu mümtaz müt tefik bir kere daha sıvışmak ister ve Berlinden ültimatom damlar : beş de, nihayet ağustosun on ikisine kadar harp ilân edilmelidir. Şu Prusya'ıların ne menfur kuvvet ve şiddetleri — vardır! Berhtold onu düşünür ve asıl düşündüğü bep bu sefer de ya- kayı kurtarabilmektedir. Fakat heyhat, ağustosun on ikisi göz açıp kapayımcıya kadar - gelir, çatar, ve yine İngiliz centilmen liği imdada yetişir, Berbtolt ne apacağında — mütehayyir — iken f ilizler Kont Mensdorfu yola çıknrırlar * Ertesi gün -13 Ağustos- bir tarafta güya Avusturyaya yar- dıma kalkmış olan Almanya başlı başına harbedip mühim zayiata uğriya dürsün, İngiltere sefiri Berhtoldun yanına gider. Berh- told üstünden Aaslâ ayırmadığı cemilepervazlıkla talihten şikâyet eder. Çünkü dostluk rabitalarile bağlı olan iki kavmi biribirinden ayırıyor ve onları muhasım or- Jy Ahlardan harp — meydanına sürüyor. Akıllarından birşey bu- lup çıkaramayınca talihten şikâ- yet diplomatların grizgâhıdır. Bünsen, heyecanlı ğıı sesle : — Bizde, hayır, hatta ta uzaklara kadar düşünüp aradığı- mız halde, hiçbir ihtilâf sebebi görmiyoruz. tı Aasilânenizden haşmetmeap İmperatora son sekiz ay zarfında ibraz buyurdukları bilcümle hayirbahlıklardan dolayı derin minnetlerimi arz ve hakkı âlilerinde — fevkalâde tazimlerle mülehassis bulunan haşmetmeap kıralın büyük hürmetlerini temin ve son derece teessürleri şayan buldukları İngiltere ile Avustur- ya arasındaki harbin uzun sür- miyeceğine — dair oıılyıkrlııi teyit etmenizi rica ederim. Berhtold: — İngiltere ile ih- tilâf halinde luğumuzu dü- şünerek son derece müteessir oluyorum. Memleketimiz gerek mlıekıhll muhabbet — rabıtası, gerek müşterek menfeatleri nok- tal nazarlarından biribirine yakın bulunmak üzere pek çok siyasi ve ahlâki sebepler meydandadır. Derin bir surette şayamı tees- sâf bulunan bu harp halinin takdiri ali veçhile uzun sürmiye- ceğini ve tabii münasebatın tesis olunacağını ümit etmeye müsaa- de buyurunuz. * Buşüm — birbirine meftuniyet ve derin tevkir hislerini teyit et- Ücmnckle meşful olan bu iki hü- B Alman - Fransız cephesinde bir taarruzdun sonra kümdarın harp sefinelerindeki tayfaların her biri ertesi gün hükümdarlarını sancakları altın- dan mütekabil tarafı topla dör- mekte idiler. O günden itibaren yeniden milyonlarca insan, müdürlerinin cebir. ve kahrı ile, biribirine düşman diyor, biribirine buğuz ve kin beslemekle mükelleftir, hatta bu halktan bir kısmı ken- disini bu buğuz ve kinin vücü- düne inandırmıştır. Birtakım ca- niler tarafından nüfuz edilen bu buğuz ve kin şu muhariplerin çocuklarına da sirayet edecek ve on yirmi otuz sene tesir ya- pacaktır. Dört büyük sene zarfında düşman ordugâhında olan oğluna | babasına ıııekkup yıımsk küstah- lığında bulunanlar vatan düşmani olarak takip edilecek, bapsolü- nacaktır. Fakat “ Unbari ,, ile imparatorda — kıral — mevkiinde olanlar — maiyetleri — ve — müs- tahdemini — ile birbirine bu hâdiseden nekadar derin tesirler duyduklarmı tekrar ve müteka- bilen temenniyati halisane der- meyan etlirmektedirler. Şövalyelik zamanında kırallar üçretli askerlerden — mürekkep ordularınım başında yürürler ve ihtilâfı aralarında bir cirit oyunu ile hallederlerdi; bugün sakin tebaalarını evvelâ biribirlerine kin ve buğuz duymuya, sonra köste- bekler gibi siperler içine çekik- miye cebrederler, ( Arkam var ) Yaşayışlarına Akıl Ermiyen Hayvanlar Cenup Debizlerinde | BİR Ku man dan Con Ti Van is- minde bir İngi- liz, hususi terti- batı haiz bir ge- mi ile cenup de- nizlerinde balık cinsleri hakkında tetkikat — yapı- yor. Bu adam, bu — denizlerde, öyle balıklar bul- muştur ki bunla- rın bir misline daha — dünyanın hiçbir denizinde tesadüf edilme- miştir. î:ull bu balıklardan bir kısmı,öyle derinliklerde yaşıyor ki başka bir hayvan bu derinliklere inse derhal ezilip parça parça olabilir. Sonra bu hayvanların kursağında hiçbir uzvi madde bulamamıştır. 'Yani bu balıkların ne yediklerini bir türlü tesbit edememiştir. Fen ve hayvanat ilmi ile meşgul olan âlim, bu keşfe büyük bir ehem- miyet veriyor ve bu hayvanların nasıl yaşadıklarına bir türlü akıl erdiremiyorlar. | nleYn Bu Sütunda | Hergün Muharriri: Ragıp Şevki Bir Fikrin İntiharı — Delimi oldun çocuğum? — Neden? — Bügece sana — bir — şey olmuş! — Gülme ciddi konuşuyoruz.. — Bunun ciddisi var mıya?.. — Demek... — Haydi çocuğum, haydi... | Bünlar boş şeyler... Zihnini yo- | rüyorsun. Hem sana bir şey söyliyeyim mi? Sen çok okuyor- sun, galiba vavaş yavaş kaçıra- eılısm! — Canım alayı bırak.. Demek bu fikri... — Beğenmek değil, kat'iyen öldürmek Çâzım.. Sen bu fikri atmana bak.. * Beni çağırmışsın, ne var? Hava — karanlık.. Kahvenin camlarından dışarı fırlıyan tavla gürültüleri ve boğuk uğultular.. — Ne dedin, ne?, Bana, göz- lerime baksana sen.. Sen bu akşam bir tuhaf olmuşsun.. — Ciddi konuşalım.. — Bunun ciddisiz Sen bu fikri öldürmelisin.. — Fakat bu fikri.... — Hayır.. Çocuk olma.. Ya- zık sana... Beni bir saçma için tatlı tavlandan ayırdın.. Haydi eyvallah... * — Gülme diyorum, beni dinle.. — Hah, hah, hah, hay!.. — Gülme, dinle beni... — Aman.. Çok tuhafsın ya- bu.. Bu fikir... Dehşet bu fikirl.. Sendeki kafa, dehşet bir kafal. E sonra ne olacak beyimiz?.. — Konuşacak mısın? — Konuşulacak şey değil ki.. — Fakat her fikir hürmete lâyık değil midir? — BSeninki müstesna... Çünki tamamen saçma bir şey... Pes denir buna.. Sen bu fikri yok etmiye bak... Öldür sen bunu veyahut — birak — kendi. intihar etsin... * Genç adam sokak çamurla- rına yayılan gölgesine baka, ba- ka eve döndüğü zaman sabah oluyordu. Karşı servilerden beyaz ışık- lar görünmiye, ötede beride tek tük horoz sesleri çınlamıya baş- lamıştı. merdivenleri ağır, ağır, yor- gun, bitap, sessiz ve halsiz çıktı ve odasına girdi.. Hayat tekrar başlayor... Bit- memişti.. Tükenmiyecekti de.. Kimbilir. daha kaç gün, kaç gece — yaşayacak. Yine böyle merdivenleri — çıkacak, — odasına sokulacak, Üstünü başını soya- cak ve yatağına uzanacaktı.. Sokaklarda gezerken bep kafa- sındaki fikrin acısile kıvrandı: | taş aralarına biriken sular genç adam için en feci ıstıraptı.. Po- tinlerinde vıcık vıcık olan ayak- ları kaskatı olmuştu. Vücuduna işliyen — rüzgürlar, sızlatıyordu.. kemiklerini Soyunmadazı yatağ uzandı ve düşündü : Bu fikir kafasında hâlâ yaş- yor.. Fakat artık eski kuvvette değil. Yavaş yavaş çörekleniyor ve genç adama uzun düşünce- ler veriyordu. Adımlar, geçen günlere benzerler : Asabi insanlar aaz yaşarlar. — Çünki çok çabukturlar.. Acele yürürler, adımları sert ve açıktır. Sakin insanlar bütün hayat- larının uzayışınca hep ayni te- vekkülü taşırlar ve çok yaşarlar.. Çünki işlerinde hep ayni sakinlik ve ahestelik vardır. Yavaş yavaş, ağır ağır iş görürler, az söylerler ve çok uyurlar.. Genç adam, bunda biraz da, miskinlik buluyordu. Kafasındaki fikri öldürebi- mek, bu derekeye düşmekti.. Düşecekti.. Mecburdu. Ona “ Bu fikri ya öldür, yahut bırak kendi intihar etsin!,, demişlerdi. Kafası yavaş yavaş açılan bir kafese döndü. Ve gözleri ağır ağır kapandı: “ Mademki bu böyledir.. Ha- yat herkesçe bir tevekküldür. Ne yapalım?.. Biz de ayni yoldan yürüyeceğiz! ,, diye düşündü. Kafası artık kulaklarına uğultu vermiyor ve kafasi açılan bir kafes ferahlığı duyuyordu. Bu kafesten, uçmağı onutan bir kuş dışarı firlyor. ve - kapıda — dürü- yordu. Ona ellerini uzatan yok.. Kafasındaki fikir yalnızdır, kim- sesizdir, uçtur. ve susuzdur. Onu düşünen, görebilen ve yardım eden yok.. Hiçbir. canlı cisim ona bakmıyor. Ve ne lâzım Artık... Genç adamın kafasında ya- şayan fikir, birdenbire kendini boşluğa bıraktı ve odanın orta- sında up uzun seriliyordu. Bu intihar, bu kafayı o kadar boş bırakmıştır ki, bu insan artık basitliğe sürüklenmiş bir makine gibi durdu. Genç adama, göz kapakların- dan vücuduna yayılan uyku ile halsiz bitkin ve uzandığı yerde uyuyuverdi.. Bulgar Banknotlar! 5, 10, 15, 20, 50 ve 100 levalık Bulgar banknotları beş sene zarfında tedavülden kaldı- rilacaktır. 15 kânunusan'' n iti- baren mübadeleye başlanmıştır. Yeni Nzlyıt Resimli Şark (Resimli Şark ) mecmuasının 15inci — Mart nüshası muhtelif mubarrirlerin şayanı dikkat yazır larile iztişar etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: