Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
! ' | N ü— İ iş a | —w" Ka Tei aBai SON POSTA 14 Nakleden: H. R. — Kiızım Doktor: Semi Ekreme — Umumi Harp Nasıl Patladı ?' —İ01— Yazan: Emil Luduig Haşmetmeap İmparatora Hayırhahlık- larından Dolayı Derin Minnetler — Ümit ederim ki kendinizi hakaret görmüş addetmezsiniz! Der. Lort Roberi gidip kendisini seferethanede —görür. Müttefik Rüsyadan şikâyet eder ve İngil- terenin bu oyunda dünyaya ta- hakküm edebilmesi icin Rusya çarına yardım etmek mevkiinde bulunduğunu söyler. * Ayni zamanda Kont Berhtold Berlinden ibramlı bir rica alır. Alman harp — gemilerinin Ak- denizde — İngiliz — donanmasına Avusturyanın — yardımına ihti- yacı vardır.. Bu mümtaz müt tefik bir kere Ydlaha sıvışmak ister ve Berlinden ültimatom damlar : —— İngiltereye —beş — günde, nihayet ağustosun on ikisine kadar harp ilân edilmelidir. Şu Prusya'ıların ne menfur kuvvet ve şiddetleri — vardır ! Berhtold onu düşünür ve asiıl düşündüğü hep bu sefer de ya- kayı kurtarabilmektedir. Fakat beyhat, ağustosun on ikisi göz açıp kapayıncıya kadar - gelir, çatar, ve yine -İngiliz centilmen- liği imdada yetişir, Berhtolt ne apacağında — mütehayyir — iken fngilizler Kont Mensdorfu yola çıkarırlar, * Ertesi gün -13 Ağustos- bir tarafta güya AÂvusturyaya yar- dıma kalkmış olan Almanya başlı başına harbedip mühim zayiata uğrıya dursun, İngiltere - sefiri Berhtoldun yanına gider. Berh- told üstünden Aaslâ ayırmadığı cemilepervazlıkla talihten şikâyet eder. Çünkü dostluk rabıtalarile bağlı olan iki kavmi biribirinden ayırıyor ve onları muhasım or- dugâhlardan harp — meydanına sürüyor. Akıllarından birşey bu- lup çıkaramayınca talihten şikâ- yet diplomatların grizgâhıdır. Bünsen, heyecanlı bir sesle : — Bizde, hayır, hatta ta uzaklara kadar düşünüp aradığı- miz halde, hiçbir ihtilâf sebebi görmiyoruz. —Zatı asilânenizden haşmetmeap İmperatora son sekiz ay zarfında ibraz buyurdukları bilcümle hayirbahlıklardan dolayı derin minnetlerimi arz ve hakkı âlilerinde — fevkalâde tazimlerle mütehassis bulunan haşmetmeap kıralın büyük hürmetlerini temin ve son derece teessürleri şayan buldukları İngiltere ile Avustur- ya arasındaki harbin uzun sür- miyeceğine — dair — emniyelerini teyit etmenizi rica ederim. Berhtold: — İngiltere ile ih- tilâf halinde bulunduğumuzu dü- şünerek son derece müteessir oluyorum. Memleketimiz gerek mütekabil muhabbet — rabıtası, gerek müşterek menfeatleri nok- tat nazarlarından biribirine yakın bulunmak üzere pek çok siyasi | ve ahlâki sebepler meydandadır. Derin bir surette şayanı tees- süf bulunan bu harp halinin takdiri ali veçhile uzun sürmiye- ceğini ve tabii münasebatın tesis olunacağını ümit etmeye müsaa- de buyurunuz. * Buşün — birbirine meftuniyet ve derin tevkir hislerini teyit et- trmekle meşful olan bu iki hü- Alman - Fransız kümdarın harp sefinelerindeki tayfaların her biri ertesi gün hükümdarlarını sancakları altın- dan mütekabil tarafı topla döv- mekte idiler. O günden itibaren yeniden milyonlarca insan, müdürlerinin cebir ve kahrı ile, biribirine düşman diyor, biribirine buğuz ve kin beslemekle mükelleftir, hatta bu halktan bir kısmı ken- disini bu buğuz ve kinin vücü- düne inandırmıştır. Birtakım ca- niler tarafından nüfuz edilen bu buğuz ve kin şu muhariplerin çocuklarına da sirayet edecek ve on yirmi otuz sene tesir ya- pacaktır. Dört büyük sene — zarfında düşman ordugâhında olan oğluna babasına mektup yazmak küstah- cephesinde bir taarruzdun sonra liığında bulunanlar vatan düşmatı olarak takip edilecek, hapsolü- nacaktır. Fakat “ Unbari ,, ile imparatorda — kıral — mevkiinde olanlar — maiyetleri — ve — müs- tahdemini —ile — birbirine — bu hâdiseden nekadar derin tesirler | duyduklarını tekrar ve müteka- bilen temenniyati halisane der- meyan ettirmektedirler. Şövalyelik zamanında kırallar ücretli askerlerden — mürekkep ordularının başında yürürler ve ihtilâfı aralarında bir cirit oyunu ile hallederlerdi; bugün sakin tebaalarını evvelâ biribirlerine kin ve buğuz duymıya, sonra köste- bekler gibi siperler içine çekil- miye cebrederler. ( Arkası var ) —— - cinsleri hakkında Yaşayışlarına Akıl Ermiyen Hayvanlar Cenup Denizlerinde BİR Keşif Ku man dan Con Ti Van is- minde bir İngi- liz, hususi terti- batı haiz bir ge- mi ile cenup de- nizlerinde balık tetkikat — yapı- yor. Bu adam, bu —denizlerde, ( öyle balıklar bul- : muştur ki bunla- rın bir misline daha — dünyanın hiçbir denizinde tesadüf edilme- Meselâ bu balıklardan bir kısmı,öyle derinliklerde yaşıyor ki başka bir hayvan bu derinliklere inse derhal ezilip parça parça olabilir. Sonra bu hayvanların kursağında hiçbir uzvi madde bulamamıştır. Yani bu balıkların ne yediklerini bir türlü tesbit edememiştir. Fen ve hayvanat ilmi ile meşgul olan âlim, bu keşfe büyük bir ehem- miyet veriyor ve bu hayvanların nasıl yaşadıklarına bir türlü akıl erdiremiyorlar. Bu Sütunda Hergün Bir Fikrin — Delimi oldun çocuğum? — Neden? — Bügece sana — bir — şey olmuş! — Gülme ciddi konuşuyoruz.. — Bunun ciddisi var mıya?.. — Demek,.. — Haydi çocuğum, haydi... Bunlar boş şeyler... Zihnini yo- ruyorsun. Hem sana bir şey söyliyeyim mi? Sen çok okuyor- sun, galiba vavaş yavaş kaçıra- - caksın! — Canım alayı bırak.. Demek bu fikri... — Beğenmek değil, kat'iyen öldürmek Jİâzım.. Sen bu fikri atmana bak.. * Beni çağırmışsın, ne var? Hava karanlık.. Kahvenin camlarından dışarı fırlıyan tavla gürültüleri ve boğuk uğultular.. — Ne dedin, ne?. Bana, göz- lerime baksana sen.. Sen bu akşam bir tuhaf olmuşsun.. — Ciddi konuşalım.. Sen bu — Bunun ciddisi: fikri öldürmelisin.. — Fakat bu fikri.... — Hayır.. Çocuk olma.. Ya- zık sana... Beni bir saçma için tatlı tavlamdan ayırdın.. Haydi eyvallah... , — Gülme diyorum, — beni dinle.. L Hak; bah, Bi . baylı — Gülme, dinle beni... — Aman... Çok tuhafsın ya- bu.. Bu fikir... Dehşet bu fikir!.. Sendeki kafa, dehşet bir kafal. E sonra ne olacak beyimiz?,. — Konuşacak mısın? — Konuşulacak şey değil ki.. — Fakat her fikir hürmete lâyık değil midir? — Seninki müstesna... Çünki tamamen saçma bir şey... Pes denir buna... Sen bu fikri yok etmiye bak... Öldür sen bunu veyahut birak — kendi - intihar etsin... b Ğ Genç adam sokak çamurla- rına yayılan gölgesine baka, ba- ka eve döndüğü zaman sabah oluyordu. Karşı servilerden beyaz ışık- lar görünmiye, ötede beride tek tük horoz sesleri çınlamıya baş- lamıştı. merdivenleri ağır, ağır, yor- ğun, bitap, sessiz ve halsiz çıktı ve odasına girdi.. Hayat tekrar başlayor... Bit- memişti.. Tükenmiyecekti de.. Kimbilir daha merdivenleri çıkacak, — odasına sokulacak, üstünü başını soya- cak ve yatağına uzanacaktı.. Sokaklarda gezerken hep kafa-- sındaki fikrin Aacısile kıyrandı: | taş aralarına biriken sular genç kaç gün, kaç | gece yaşayacak. —Yine böyle | Muharriri: Ragıp Şevki İntiharı adam için en feci ıstıraptı.. Po- tinlerinde vıcık vıcık olan ayak- ları kaskatı olmuştu. Vücuduna işliyen — rüzgârlar, — kemiklerini sızlatıyordu.. Soyunmadası yatağ uzandı ve düşündü : Bu fikir kafasında hâlâ yaşı- yor.. Fakat artık eski kuvvette değil.. Yavaş yavaş çörekleniyor ve genç adama uzun düşünce- ler veriyordu. Adımlar, geçen günlere benzerler : Asabi insanlar az yaşarlar.. Çünki çok çabukturlar.. Acele yürürler, adımları sert ve açıktır. Sakin insanlar bütün hayat- larının uzayışınca hep ayni te- vekkülü taşırlar ve çok yaşarlar.. Çünki işlerinde hep ayni sakinlik ve ahestelik vardır. Yavaş yavaş, ağır ağır iş görürler, az söylerler ve çok uyurlar.. Genç adam, bunda biraz da, miskinlik buluyordu. Kafasındaki fikri öldürebil- mek, bu derekeye düşmekti.. Düşecekti.. Mecburdu. Ona “ Bu fikri ya öldür, yahut bırak kendi intihar etsin!,, demişlerdi, Kafası yavaş yavaş' açılan bir kafese döndü. Ve gözleri ağır | ağır kapandı: “ Mademki bu böyledir.. Ha- yat herkesçe bir tevekküldür. Ne yapalım?.. Biz de ayni yoldan yürüyeceğiz! ,, diye düşündü. Kafası artık kulaklarına uğultu vermiyor ve kafasi açılan bir kafes ferahlığı duyuyordu. Bu kafesten, uçmağı onutan bir kuş dışarı fiırliyor. ve - kapıda dürü- yordu. Ona ellerini uzatan yok.. Kafasındaki fikir yalnızdır, kim- sesizdir, açtır. ve susuzdur. Onu düşünen, görebilen ve yardım eden yok.. Hiçbir canlı cisim ona bakmıyor.. Ve ne Jlâzım ÂArtık... Genç adamın kafasında ya- şayan fikir, birdenbire kendini boşluğa bıraktı ve odanın orta- sında up uzun seriliyordu. Bu intihar, bu kafayı o kadar boş bırakmıştır ki, bu insan artık basitliğe sürüklenmiş bir makine gibi durdu. Genç adam, göz kapakların- dan vücuduna yayılan uyku ile halsiz bitkin ve uzandığı yerde uyuyuverdi.. Bulgar Banknotlari 5, 10, 15, 20, 50 ve 100 levalık Bulgar banknotları beş sene zarfında tedavülden kaldı- rılacaktır. 15 kânunusan' n iti- baren mübadeleye başlanmıştır. Resimli Şark ( Resimli Şark) mecmuasının 15inci Mart nüshası muhtelif muharrirlerin şayanı dikkat yamır larile inti MKĞN