26 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

26 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ib ale Lela LE No. 57 Müdafaai Hukuk Rumeli istiklâlini AcıHakikatler Yazan : Ziya Şakir temin etmeği de üzerine almıştı — Aynen — Bir havadis daha; Cafer Tayyar Bey Birinei kolordu Kumandanı Mira- Jay Cafer Tayyar beyin Bdirneye & zimeti, bir müddet tehir etmiştir. Mü- şarüniley birkaç güne kadar Edimme- ye müteveccihen hareket edecektir. Cafer Tayyar Beyin; o tarihte matbusta müracaat ederek bu hava disleri - ve bilhassa, ikinci havadisin son fıkralarını « tekzip edip etmedi- ğinl bilmiyoruz... Ancak şunu arze- delim ki, birkaç #atırdan ibaret olan bu yazılar; İstanbulda ve Anadoluda derin teessürler husule getirmişti. Cafer Tayyar Beyle biraderlerinin temiz maziaini ve vatan muhabbetle rini yakindan bilenler; bu hamiyetli zatın (Milli mefküre) ye karaşı bir cephe alacağını akıl ve hayallerin - den bile geçirmemişlerdi. Gazetelerin bu yazılarının; Cafer Tayyar Beyle Büyük Millet Meclisi hükümetinin Arasını açmak İçin uydürulmüş birer ihanet ve mel'anet eseri olduğuna hükmetmişlerdi. Maamafih, Cafer Tayyar Bey de büsbütün bata etmemiş değildi. Şu sırada; her ne sebep ve suretle olur sa olsun; İstanbul hükümeti Na mü- hasebet tecssüs ötmesi. ve bahusus İstanbula (o gelerek Damat Fert Paşa kabinesi ile şahsen temas ve müzakerata girişmesi; hoşa gitmiye eök tefsirlere sebebiyet verebilirdi. Çünkü Cafer Tayyar Bey, (Erzü « rum) ve (Sivas) kongrelerinin mü- karreratına ittiba etmekle beraber, (mldafani hukuk cemiyeti) nin he - yeti merkeziye âzalığını da memnu - niyetle kabul eylemişti. Müdafani Hukuk Cemiyeti ,yalnız Anadolunun değil; (Rümeli) hin mü dafaa ve istiklâlini temin etmeyi de deruhte etmişti. Ve bu işin başma da, büyük bir emniyet beslediği Ca- fer Tayyar Beyi geçirmişti. (1) Bü- yük Millet Meclisi teşekkül ettiği za- man da, meclise âza intihap edilmiş ti. Bu suretle de, Rumelide, hem ku- mandan ve hem de Büyük Millet Mec Jisinin bir mümessili vaziyetini ikti- sap öylemişti. Evvelâ, Müdafaai Hukuk Cemi- yeti, heyeti temsiliyesi) nin; ve son ra da (Büyük Millet Meclisi hükü - meti) nin o Trakya hakkında ver- diği karar, şundan ibaretti: 1 — Trakyahm mukadderatı, (âna vatan) ın talih ve omukadderatına merbuttur » 2 — Trakya hakkında, itilâf dev. İetleri tarafından siyaseten verilen, ve verilecek olan kararlar, (ayrı o- Inrak) kabul edilmiyecektir . 3 — Trakya, falk düşman kuvvet- leri tarafından işgal edilse bile; as- keri ve milli kuvvetler mukavemet - lerinde devam edeceklerdir. Cafer Tayyat Bey; gerek (heyeti temsiliye) ve gerek (Büyük Millet Meclisi) tarafından verilân ve kendi sine tebliğ edilen büyük mukarrera Gece No, 52 Bu ayrılığı, vabancılığı, acaba kendi evinde de duyacak mıydı? 'Alnmı pencereden çekti, korku ile döndü. Oda karanlıktı... Kendisi elektriği yakmamıştı. o Fakat, o, penceredeh bâkarken, bir ara kapımın açıldığı « ni, odaya birinin sessizce girdiğini, hattâ oturduğunu duyar, sezer gibi olmuştu. Karanlığa alışan gözleriyle oda nım işine baktı; kapi ila penceve a rasımdaki divanda, annesi, bâşmı & tı kabul etmişti Fakat bu mükarrera ti muvaffakıyetle tatbik edebilmek vesaitini istihsal edememişti. Ve, bü muvaffakıyetsizliğin en mühim âmil lerinden biri de (Halk kuvvetleri) n- den lâyikiyle istifade temin edileme- mesi idi, Bütün Trakya ve Paşaeli muhitin- İde; gerek Itanbuldaki (fesat şebe - İkesi) ve gerek Yunan hükümeti ta - rafından, müessir propagandalara gi rişilmişti. Saf, cahil ve mütesssip Jhalk tabakasının zihinlerine, şu fikir | yerleştirilmişti. | Anadoludaki (Milici) ler, kâ- Jmilen (bolşevik) olmuşlardır. Sizi de !bolşevik yaracaklardır. Bu propağanda, - düşman istilâsı nm #zap ve ıztıraplarmı çekmiş © - lan - halka büyük bir ürkeklik ver- mişti... Her şeyden evvel bü propâ - ettiğini « hattâ, her ferde ayrı ayfı- anlatmak lâzrmgelirken; bü mühim mesele etrafında, kâfi derötede kud - Fet ve muvaffakiyet gösterilememiş ti Cafer Tayyar Bey, halkta şik « yetçi idi. Halbuki, yaradılışı itibarile zeki, ve kabiliyetli olân Trakya hal kı üzerinde kâfi derecede işlenmiş ol- söydi, hiç şüphesiz ki, mühim mu - vaffakiyetler elde edilecekti, Nite - kim, gerek Edirne merkezinde ve ge rek o muhitte birçok münevver zat larm ileri atılmaları sayesinde, halk (milif mefküre) yi çok iyi hazmet - miş; Kuvayi Milliye teşkilâtına dört elle sarılmak lüzumunu idrak eyle mişti. Maamafih, Trakyadaki askeri ve milli kuvvetler, küçük görülecek de reöede değildi. Merkezi Edinrmada olan kolordu Üç fıtkadan o mürekkepti. (Bunlardan 49 uncu Fırka, Kırkkilise mmtakâ- lisinde, 60 inci Firka da Edirne, Ke- şan, Uzünköprüde yerleşmişti. Mil W kuvvetlerin, uzun bir mukavemet kudreti teşkil edeceği ümit edilebi- lirdi. Ve hiç şüphesiz ki; Cafer Tay- yar Bey de, bü fikirdeydi. ristan) yani, (Bulgar çetecileri) de birçok yardım taahhütlerine giriş - mişler: — Şayet; Yunanlılar size hücum ederlerse, müştereken omukabeleye geçeriz. Biz, cepheden o mukâvemet gösterirsiniz; biz de, Yunan taarruz kuvvetlerinin gerilerini tehdit ede- Pir, (Arkası var) (2) Bu meseleler hakkımda evvelce mu - fassalan malâmat verdiğimiz için burada tektâra lüzum görmüyoruz. Küçük bir tashihi — Tefrikemizım; Dan- dırma ve havalisinde ilk kaynaşma hireket- lerini tasvir eden kısmıda, o esnada (GÖ. nan) da bulunan (Hacim Muhiddin B.) i ka- za kaymakamı olarak keydet im mız bir mektüpla © sırada ot bulunan Hatim beyin kaymakam olmayıp, kendi il- tiyariyle ikamet ettiği anlaşılmış Z. Z.S. Yarısı Mahmut YESARI sesinden ürpermişti. Bir şey söyle- mek istedi, dili damağı kuruyuver- müşti; gehzi yanıyordu, Kürü kuru öksürdü. Telâl, eve geldiğindenberi, hep ayni ürperişle soğuk soğuk terli yordu. Daha kapıdan içeri girer « ken, bu sıkıntıyı düymüştü. Annesi, onu, donuk denebilecek bir güleryüzle karşılamıştı; İclâl, annesini öperken, onun dudaklarının .donukluğundan, içi üşümüştü. Yaşlı kâdın, kızının karşısında, ,İsızlıktah deriniz kurur, benziniz bo- #mda, 55 met Firka, Tekirdağ hava-| y Ayni zamanda (gayriresmi Bulga- | Sağlık Öğütleri İNe dedim ben, tövbeler olsun,. ç dört gün şarabı sırayla sena| ettikten sonra, bugün kendimde bir beğamet hissi duyuyorum. Bu duy- gu şarabın senasında fazlâ ileri gittiğimden değil, suyun faziletlerini unutturur gibi göründüğümdendir.! Ohun için bugün de sade suyu öve im. İ Su bizim hayatımızm esasidir. Bü- İ tün nobatat ve hayvanat gibi, biz de İ susuz yaşıyamayiz. o Vücudumuzun / ağırlığının onda yedisi sudür. Ne ye- sök onun içinde mutlaka mühim mik İtarda su vardır. İçtiğimiz Şeyler İ sudan başka bir şey de olga önün &n İ büyük kısmı yine sudur. İsterseniz ayran içiniz, isterseniz şarap içiniz, Yine birçok su Iğmiş olursunuz... Su- Suz hayat kabil değildir. Vücudu- #âuzdaki suyun yüzde yirmisi key- bolursa insan artık yaşıyama?. içinde, nösiçler arasında dolaşabilme- İeri için yine su lâzımdır. Kanımızın dâmarlar içinde dönebilmesi için, o- nün südeden gelen suyu alması lâ- gımdır. Su vücudumuzu yıkar, vü - | cudumuzuh içinde hâsıl olan madde- İleri yine su dışarıya çıkarır. Su bü- İtün hayatımızın işlerini kolaylaştırır. Orta boyda bir adâm'günde vasati o- larak üç litre su gikarır. Onun yeri- he gıdalarla, içkilerle yine © kadar su almasi lazımdır. Sağlık halindeyken bize bu kadar tüzumlü olan su, hastalığımızda da, başlıca ilâcimizdir. Ateşli hastalık- larda İnsan bifçok su içmiye muh- tağ olur. Birçok kimseleri gikâyet ettiren İnatgr inkıbaza karşı en İYİ | ilâç yine sade sudur. Bu inatçı rahat» | #ulur, gözlerinizin akı sararır, nefesi- niz kokar, hüzmınız ağırlaşır, Uyku- nuz kaçar, başmiza ağrı, yüreğinize gerpinli gelir, heş'eniz kaçar, sinirle riniz bozulursa, bunlari türlü türlü haplarla yahut gazli veya güzsiz li- İ net ilâçlarila geçirmeyi hiç düşünme- Sabahları, bu mevsimde bir ek Gıda diye yediğimiz geylerin vüdüt |- İ muhafaza edemez, ve (S) geri kalan $Aa&ö Köozsuz. (5) oynar ve 5 Leve ya- par. * Bu meselenin bütün inceliği ga- yet ehemmiyetsiz görünen küçük bir kâğrda oynanmasındadır. Halli 29 Eylül Salı sayımızda gikâ- caktır, 24 Eylül Perşembe sayımızda çıkan meselenin halli #A.Dı65.3 v- “106.52 #2 anvs 9764 -. “D.0.9 *7.6:5 *.w.8 *#v10.8 *— .- ..AT . *n5I 4D.9.75 Koz karo. (8) oynat ve yalniz bir Leve verir, (8) için halli lâzım gelen müşkül (B) ye el verip onun kozlarını çata- 1s düşürmektir. Dikkat edilince gö- İrülür ki (B) ye ancak kör ile el veri- lebilir. Bunun için (S) elindeki sağ- lam kör (A) ve (R) sini yerden kesip ve Sonra koz İle eline geçip kör (7) isini oynar, (W) kâğıt atmak mes buriyeti ile hem trefi ve hem pik Leveleri yapar. ma, birkaç hafta sonra bir portakal yeyiniz. Üzerine'de bir bardak su Müessif bir kayıp İzmirin çok tanınmış ve sevilmiş iniz. Bunun devası ağ karnma $u çmeklir. Çocuklar için tavsiye edilebilecek bir tek içki sade sudur, Daha sonraki | aşlarda, gençlerin, orta o yaşlıların içeceği şeylerin en büyük kısmı yine | sudur. Fakat ihtiyarlıkta insan suyu âzaltmalıdır. Çünkü su, biltün hesiç- lerin, en ziyade adalelerin dağılması nı kolaylaştırır, onların yerine yağ toplanmasına sebep olur. Kadınlara su erkeklere geldiğinden daha iyi gelir. Tabi hayat geçiren- ler, tarlalarda çalışanlar, yorulmıyan kişiler için de öyle Şehirlilere, hele zihinlerile çalışan- lara, zihinlerini yoranlara gelines, on lar da, yalnız su içtikleri vakit ra. hatsız olmazlar. Fakat, büyük lâtin Şairi Horas, “Sadece su içen şairlerin yazdıkları eserler ebedi olamaz...” de- miş, Onun adınih iki bih beş yıldan: beri hâlâ yaşaması acaba, içtiği su- w şarap karıştırmış olmasından mı- 7? LOKMAN HEKİM büyük tütün tücearlarından Şeker gade Sabri, kısa bir hastalıktan sof- ta ebediyete intikal etmiştir. Cena - gesi İzmire nakledilerek orada defno- lunacaktır, Merhum; büyük enerjisi, kuvvetli şahsi teşebbüsleri, yorulmak bilmez galışmasile iktisat âlemimizde yük - sek bir mevki tutmuştu. Vefatı, İz- mir piyaâası için eldd! bir kayıptır. Merhuma Tahrınm gufranmı diler, keder görmüş ailesini tecssürle tazi- ” yete müsiği: 20: Vedin Rıza ve örküdaş- ye eyleriz. RE Bugünkü program Istanbul Öğle heşriyatı — Saat 120: Plâkla Türk mü HN 2,50; Hav 13035 Pike müzik; 13,25 . lâ: Muhtelif plik neşriyatı, Akşam neşriyatı — 18 de Dördüncü Dil Bayr: woramı; “18,30: Çay saati, dank mai ; Ambasadörden aklen var. ları tarafından Türk musikisi; 2030: Mü- nür Narettin . ve arkadaşları tarafindan Türk musikisi; 21: Piâkin sololar; i Örkestri; i — Reşsinmin — Gellisume teli — operasının wvertürü; 2 — Siranas- “an Güzel Mavi Tura) Majör! Mensette'i; 7 — Püççininin-Madam But teriley operasındin parçalar; $ — Karoz- yonun Edera serenadi; 22,30 - 23: Ajans haberleri. a Günün program özü Hafit konserleri 19 Bükreş: Hafif müsikt 20 Sruiga 21,10 olonya: Karişik konser 21,30 Strasburg: Akordeon bandosu 22 Budapeşte: Örkestra ve şarkılar 22 Sotteno: Örkestra ile serematlar 22.15 Roma; Radyo sergisinden konser nakli 23,15 Varşova: Leh masikisi ei Şandor Bura Çigan ban 23,30 Lâypriz: Hafta #onü eğlenceleri varyete 24,15 Radyo « Paris: Hafif orkestra kon | seri. l Operalar: 21,48 Torino: Peli da Mösni operser. | 22 Paris T. T: Berliozun Panst operas. " Operetler: 3040 Viyana: Dan Velehenmimedel | 33.10. Königüberi: Das Ieichte Glüek. 20,15 Prag: Stüdyo opereti | Resitaller: 1815 Botlar Şarkılar 10: konseri, * Taksim” bahçesinde kapalı kısmında Halk Opereti Bu âkşam 21,45 de (Kirk| yılda bir) operet 3 perde, 1 tabla pa:| zartesi Kâdrköy Süteyyada (Kırk yi-| da bir), v NOVOTNİ'de » HER AKŞAM EN EĞLENGELE (| ŞARKILI MUZİK Nofis yemekler IRA 2 kuru Rakı şişesile bol meze fiatler ehvendir Tepebaşı « Altıncı Daire Bu akşam suvare saat 21 de Yarın matine saat 18 de suvare 21 de TAMARABEK rovüslinin veda müsameresi TAMAMILE YENİ NUMARALAR Paris için hazırlanan programlar Fiyatlar: 75 « 50 - 25 kuruş localar 2 ve 3 lira 9; | mütekait Miralay Haydar Gündüz'ün - | ünde Mühürdar eaddesinde 95 nu - — 26-9-936 £WEME LİSTES Hafif yemekler — Pirzola patafe$ Sole, makarna natür, elnin kompos- tosu, Ağır yemekler — Palamut tepside, etli ayşe fasulya, su baklava. VEFAT Evkaf Nazir o Muavini merhum Mehmet Nazif Çeçenin kızı ve Birin- ci Muhabere alay komutanlığından eşi Sıdıka Gündüz dün gece Kadıkö- maralı evinde vefat eylemiştir. Cena- Zesi bügünkü cumartesi saat on dörtte mezkür evden kaldırılarak Sahrayı Ceditteki sile makberesine defnedile- cektir. IRTIHAL Tütün tüccarından Sabri Şe ker kisâ bir hastalığı müteakip vefat etmiş, karısını, evlâtları - nı, kardeşlerini derin bir yeis ve eleme garketmiştir. İzmirde makberi mahsusasınâ defnolunacak cenazesi bugün saat on üçte Nişantaşında Vali konağı caddesinde Şahbaz apar- tumanından kaldırılarak Gelate rıhtımında İzmir vapuruna gö - türülecektir. Eşi Mevhibe, oğulları İzzet ve Veli Şeker ile kardeşi Edip bu #on vazifeye iştiraklerini mef - humun sayisız dostlarımdan ri « ca ederler. KADIKÖY mm SÜREYYA Sineması 1936 « 1937 YENİ MEVSİME BAŞLIYOR. Cumartesi, Pazar, Pazartesi ve Bah ŞiRLEY ASi Fransızca SHİRLEY TEMPLE JOHN BİLES Renkli Sili Senfoni Cumartesi, Pazar matineler 2-4 ve B dü diğer günler 2.30 ve 4.30 süvare 9 daş Bugün Sinemasında Bugün saat | MAHKUMLARI âtlı talebe matine enzil d li kinayeli anlatacağını sanmış, bı dan korkmuştu. Fakat şimdi, anne- 8i, bir şey, hiçbir şey söylemiyordu. Bitemden, kinayeden ziyade, bu suçlu suçlu durmuş; bu manalı susuş, İelâli gıldırtıyordu. Annesinin, odaya sessizce girişi, ölektriği yakmadan karanlıkta otu- rüp bekleyişi, felâlin, bozuk sinirle- rini büsbütün harap etmişti. İclâ), konuşmak istiyordu. Fakat ne söyliyecekti? Ne söyli yebilirdi? Genç kadının bir geye &klt ermi- yordu; annesine ne olmuştu? Anne- si, pek sözünü şakır, boynunu ko- lay eğer bir kadın değildi. Kızından ayrı yaşıyalıberi huyu mu değişmiş- nüne eğekek oturmuş, taspihini çeki. | boynunu bükmüş; söz söylemekten,| ti? Neden böyle essiz, eğikti. Yal: yördü. lâfa karışmaktan, dahâ doğrusu gir- nızlık, onu, kisa bir müddet içinde, — Anpö, heya elektriği yakma «İlenmesi, söyletmemesi lâzimgelen| çökertmiş miydi? dn? İhtiyar kadın, titrek ve ürkek bir gesle cevap verdi * birtakım, kara haberler varışta, #öz arasında, bunların da bahsi & gilmasından kotkuyormuş gibi, suğ- İelâl, bağırmak istiyordu: — Anne, bir şey söyle... Susmanı istemiyorum... İstersen bağır, hay - ta... Yalnız onları, yüzüme söyle. Beni, bir çocuk gibi payla, azarla.. Fakat, beni teselli et.. Beni, Obir uçurumdan Kurtaracaksın... İclâl, bağıramıyordu; dişlerini si- kıyor, tırnaklarını avuçlarina bölı- Fiyort, annesinin durgunluğu ve dö- nukluğu kârşismda boğulüyotdü. | lelâl, elektriğin düğmesini çevir- İâi; oda aydınlânınca, gözlerini, kâ- maşmış gibi parmakların ucu ile uğuşturdu: — Yemek yesek, değil mi, anne? Ietiyar kadm, ağır ağır yerinden davrandı: -— Sen bilirsin, kızım. Telâl, yemek yedikten sonra oda- sma çekilmeyi düşünüyordu. Sofrada da konuşmadılar. o Telâl, kahve istemedi: — Başım ağrıyor, hemân yataca- ğım, dedi. > Antesi, yine boynunu bükmüştü: — Hava değişince, insan, öyle — Sen, pencereden . bakiyordun... |lu suçlu duruyordu. İclâl, önce, ans| kır... Fakat susma, bir şey söyle... | olur, kızım. Belki ir“ derim, diye düşündüm de.» değilse bile, lâkırdı arasmda, çıtla « İelâl, annesinin korkak, çekingen | tacağını; göz kaş işaretlerile kinaye- | Benim kabahatlerimi niyetlerle geldim, biliyor musun?.. yüzüme vür -İ Genç kadın, odasmda .. Belki Fahatsiz ö-| esinin siteni edeceğini; açık âğık| Ben, buraya ne ümitler, vene İyi| İelâl, cevap vermedi, gülümsedi, odasına çıktı. soyunurken » | söyleniyord: — Anneme, ne olmüş böylö? Es- kide hiç böyle değildi. Konuşkan kadındı. Ben, buradâ yokken, kim bilir, aleyhimde geler duydu, neler söylediler. Zavallmm kulağını dol- durdular. Artık o, benim iyicö alıp yürüdüğüme inanmış, İâlurdi kâr etmiyeceğini anlamış, hiç sesini çı- kârmıyor,.. Yatağına girdi, hiçbir şey düşün. memek, uyumak istiyordu. Fakat o, dlişiinmemek istedikçe, gözünün ö- nünde gölgeler uçuşuyor, kulakla- rında sesler oğulduyordu. Telâl, sağa sola döner, çirpmirken dalmıştı. Iki sant kadar uyumuştu. Korku dolu bir rüyadan uyanır gi- bi, birdeh ter İçinde uyanmıştı. RO- ya mı görmüştü, ağırlık bu bâğ- mişti? Karyolanm içinde doğruldu, şaş- kım şaşkın etrafına bakmıyordu. Karanlık, gözlerini yormuştu, elek- triği yaktı. Komodinin üzerine br raktığı bilek sastini alarak baktı, dahan on bire çeyrek vardı, Haftanın muazzam muvaffakiyeti PEK VOI GA leri başlıyor başımı sallıyordı — Dâha dü gök erken. Kulak kabarttı; evde, ufacık bir | pılırtı yoktu; yukarı (ocaddedeki İ tramvayların ray gıcırtıları, vakit İ vakit otomobil korne setleri duyulu- yordu. Evde, herkes uyumuştu. İe- | lâl, gülmekten kendini alamadı. Ev- dekiler, uyanık ta olsalar, yanlarına gidip, ne kohuşacaktı? Elektriği söndürdü, tekrar uyu- mayı denemek istedi. Artık uyuya #mıyordu. Gözlerini zorla kapadığı halde, uykusu o gelmiyor, yalnız bir teviye, sinirden esniyordu. Uyuyamıyacağına aklı kesince, yataktan fırladı, bir cigara yaktı. Uşlyordu. Kimonosunu getirmediği için, arkasina mantosunu âldı. Bir koltuğa büzüldü, gözleri yarı kâpalı, ne düşündüğünü kendi de bilmeden, varım paket cigara İçti.. Ağzı zehir gibi olmustu; göğsü st- kişmış, öksürüyordü. Bir yudum su içmek iğin ayağa kâlktığı zaman, tekirar öâate baktı, on ikiye geliyor- du. Daha erkendi., Daha gece yaritiydı... in câri j

Bu sayıdan diğer sayfalar: