26 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

26 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Romanyalı paza. ra dövüşüyor - ilin Yorgosla yapacağı on ravuntluk müsabaka çok çetin olacaktır Bu pazar Romanyalı ile Taksim stadında çetin bir maça çıkacak olan boksör Yorgos Şehrimizde iki maç yapan ve iki döğüşünde de meraklılar üzerinde gok iyi bir tesir bırakan Romanyalı boksör Teodoresku bu pazar yine dö ğüşecektir. Romanyalmm bu seferki rakibi Yargostür. Yerli boksörlerimizin en mukavemetli ve en sertlerinden ol - duğu muhakkak bulunan Yorgasun Romanyalıya karşı üçer dakikadan on devrelik maçta nasi , döğüşeceği meraka değer bir spor muadelesidir. Romanyalınm başlıca kıymetleri arasında; nefesinin uzunluğu ve yumruklarınm sürati vardır. Buna mukabil Yörgos, Romanya - Kkdan daha okkalı yumruk vurur ve nefesi de Romanyalıdan aşağı değil âir. Biribirinden ayrı tarzlarda dö - ğüşen bu iki boksörün yapacakları maç herhalde pek çetin ve çok sert olacaktır. Bizce Romanyalının altinci devre- den sonra vaziyeti lehine çevirecek şekilde döğüşmesi ihtimali vardır. Yorgos ise, Romanyalıyı altıncı dev- reden evvel yere yuvarlamak Üzere çalışacaktır. 'TAN — Bu mühim maça dair Eş- Tef Şefik'in uzun ve iki boksörün şanslarmı ölçen yazısmı yarın neşre deceğzi. Balkan oyunlarına giden atletler hakkında Balkan oyunları için Atinaya gi- den atlet kafilesi hakkında Anka- radaki bir okuyucumuzdan aldığı mız aşağıdaki mektubu aynen der - cediyoruz: İstanbul gazetelerinde okuyorum. Balkan Olimpiyadmda (o Türkiyeyi temsil edecek atletlerin kadrosu Baş- kan Vildan Aşirin bir mutkundan sonra kampta kendilerine tebliğ edil miş, Ayrılan sporcuları gözden geçiri- yorum. Bunların içinde 4 X 400 bay- rak takımı için götürülen sporcular arasında 400 metreyi 55 de bile koşa- mıyanlar var. Halbuki Ankarada Şevki ve Nuri bu mesafeyi 54 de ya- Pıyorlar. Hem de Ankaranın bozuk pistinde.... Böyle olduğu ve Federas- yon başkanı da bunu bildiği halde bu #porcularm o teerlibe & edilmemesine hayret ediyorum, Bu bir memleket meselesidir. Federasyonun — vazifesi de Türk milletinin temsil edileceği bir müsabakada en iyi sporcunun mü sabakaya girmesini temin etmekten « ibarettir Berlin Olimpiyatları için binlerce lira sarfeden Türk Spor teşkilâtı w- fak bir masrafla acaba bu sporeu- ları tecrübe edemez mi idi? Memleke- ti en iyi temsil edecek sporcuyu ayır-| makta çok hassas olmanın Mili bir vazife olduğunu bildiğimiz için bu satırları yazıyoruz.,, Amerikaya müthiş bir Hintli pehlivan gitti Görülmemiş bir kuvvette olan Hint- liden Ali Baba ve diğer Amerikalı pehlivanlar titriyorlarmış da kuvvetli mi sayılıyor? Bu sene Amerikan güreş mevsi -| TAN Hintli pehlivan Koca Yusuftan HARBİYE bugünkü tekâmülüne nasıl erdi? Kahramanlar yuvası Harbiyenin yaşadığı tatlı ve acı hatıralar —3—1) Hassa müşiri firari Fevzi Paşa ile hassa miralayı Na - mık Beyin himmetlerile 1250 (1834) yılında kurulmuş olan ilk Harbiyede mektebin iç hizmetleri de talebeye gör- dürülürdü. Yemek pişirmek, karavana taşmak ve yıka- mak; koğus ve dershanelerin temizlenmesi de bu meyan- ! da idi. Talebeye asker tayınının bir buçuk misli istihkak ve senede 6 kat elbise verilirdi. 400 mevcutla tedrisata ! başlamış olan ilk Harbiye talebesinin derslerde ne dere- ceye kadar muvaffak oldukları İkinci Mahmutta merak | uyandırmış ve bu merak saikasile 1250 yılının Zilkade ayı içinde (İkinciteşrin - 1834) Harbiyeyi ziyaret etmiş; talebenin yazı ve hesap derslerindeki kabiliyetlerini tak- minin çok zengin bir programla baş Uyacağı haber veriliyor. Amerikan İserbest güreşi, bizim burada gör - İdüğümüz serbest güreşten ve Avru- kesmini dirseklemek caiz olduğu gi- bi, yere düşen rakibin üstüne hava- ya sıçrıyarak düşmek te kabul olun- maktadır. “Mücadele #porlarmda © nekadar mümktnse o kadar şiddet ve sertlik- ten zevk alan Amerikaldar dünya yüzünde mevcut en vahşi tablatli ne kadar pehlivan varsa bu sene hepsi- ni bir âraya toplamışlardır. Vahşi tablatli pehlivanların başında Ali Ba ba namile anılan ve kendine müslü- man süsü verip, her güreşten evvel minder üstünde namaz kılan biri var- dır. Ali babanın seyirciler önünde na maz kıldıktan sonra güreşe başla - ması tamamile reklâm için icat eğil- den güreşin aslından fazla hoşlanan Amerikalılar'bu sene bir Hintli poh. livan keşfetmişlerdir. Rabu Timra isminde olan bu Hint li Amerikan gazetelerinin yazdıkla- rma bakılırsa, şimdiye kadar dünya- ya gelmiş ve gelecek bütün pehlivan lardan daha dehşetli ve kuvvetli imiş Rabu Timranm bir hususiyeti de kıvırcık ve geniş top sakallı oluşu » dur. Hasımları onun çenesinden kıs- kaçladıkları vakit Hindlinin sakal tel leri Vutam tutam kopmakta ve bu yüzden Amerikalıların acayip şey gör mek hevesleri tatmin olunmaktadır. Rabu Timra Amerikâdâ ilk güre - şini bir Amerikalı pehlivanla yap - miş ve hasmını öldürecek şekilde mağ 1üp etmiştir. Güreş şöyle olmuştur: AAmerikalıyı iki kolile kapıp yere çarpan Hintli rakibi daha minderden İdoğrulmadan ayağile çenesine vur- muş ve onun sersemlediği esnada yüz okkalık vücuduyla havaya #içra- dıktan sonra zavallı Amerikalınm gö beği üstüne olanca hızı ile düşmüş - tür. Alta kalan Amerikalı derin bir inleme ile epeyce bayılmıştır, Bu müthiş Hintli şimdi bütün A- merikan pehlivanlarma ve bilhassa Ali baba hamile anılan ermeni peh- livanıma :meydan okumaktadır. Ame rikalılar Hintliye karşı çıkacak bü - tün güreşçilerin korktuklarmı söyle Dinarlıuın pada yapılan şeklinden büsbütün baş | ka târzda tatbik olunmaktadır. Ame | rikadaki serbest güreşlerde yum -| ruk, kafa vurmak, bazı vaziyetlerde | miş bir numaradır. Acsip numaralar | dan, bir pehlivanı vahşi görünüşün | Hintli le kapışmaktan çekindiği söy ilenen Ali Baba namile Amerikan min. derlerinde sorlu güreşler yapan vahşi Ermeni pehliranının son resimlerin- den biri mektedirler. Rabu Timra adındaki sakallı Hint Ji Hindistanın Karachi köyünde doğ muştur. Boyu bir metro 88 santimet rodur. Ağırlığı yüz okkadan fazla - dır. Ve bütün vücudü siyah bir ayı gibi kıllarla örtülüdür. Vücudü bu kadar heybetli olan Hintlinin yüzü bilâkis yumuşakmış. Her zaman gü- lümsiyen bu pehlivanın vücudile yü- zü arasındaki mâna fârkma Ameri- kalılar hayran kalıyorlarmış. Kendi sini güreşe çalıştıran ve yetiştiren Gama isminde, eski dünya şampiyon larmdan Hindistanlı bir pehlivandır. Bazı giireş mütehassıslarının müta lenlarıma göre; bu Hintli pehlivan bir zamanlar Amerikayı kasıp kavu- ran ve dlinyanm en kuvvetli adamı lâkabmı kazanan Koca Yutuftan da kuvvetli imiş. Hintli, Ali babadan sonra, Cim Londosu yenen Sikat, ondan sonra di Sikatın galibi Mahonen Din ile çar - haklıyacağına emin olan Hintli bun lardan sonra Amerikanm birinci sı - nıf iki pehlivanile bir gecede karşı- laşacaktır. Hintlinin diğer bir arzusu da yap- tığı numaralar ve yüzünü bir sahne artisti gibi buruşturan Yunanir Cim Londosla ayni gecede bir diğer baş pehlivanla boy ölçmektir, ne olduğu dir etmişti. 1251 yılında Harbiyeden 4 talebe Viyana harbiyesine ve keza ayni se- ne içinde 1: Viyanaya 5, Parise 3, Londraya da 2 zabit tahsile gönderil İkinci Mahmut, ilk Harbiyeyi 1251 hieri yılında da tekrar ziyaret ede - rek hu mekteple yakından alâkadar olduğunu göstermişti. 1252 (1836) da mektebin matbaası ıslâh ve bu matbaada, ilk defa ola - rak, mektep mizamnamesi tapolun- du. Talebenin ve muallimlerin kıya- feti: Talebe bir nevi kır renkli miska çuhadan elbise giyerdi. Bu elbise - nin kısa mintanları vardı. Her tale- benin bir meşin çantası ve bunun İ- çinde de elbise fırçası, dikiş iğnesi, iplik, düğme parlatmaya mahsus malzeme ve yazi takımı bulunurdu. Talebe her cuma selâmlık resmine iştirak eder, tüfek ve kasatura ta - Muallimlerin resmi kıyafetleri fes, setre, pantalondan ibaretti. (1) Dersler arasında en çok ehemmi - yet verilenleri arapça ve Farsça idi. Askerlik dersleri henüz bu ehemmi- yeti kazanmamıştı. Bununla bera - ber, o zamanlar Mısırda muallimlik etmekte bulunan Mavani isminde bir zat piyadecilik muallimi olarak cel - bedilmişti. Dersler içinde resim de mevcuttu. Bu dersin muallimliğine de Ispanyalı ressam Şirans tayin o - unmuştu. Bu suretle ve 1253 (1837) yılında, her derse ihtisas sahibi bi - rer rayallim memur edilmiş bulunu- yordu. Ayni sene içinde mektebin iç hiz- metleri için de evvelâ bir bölük as - ker tahsis edilmiş ve bu suretle ta - lebe bu hizmetlerden kurtarılmıştı. Ancak bir bölüğün bu işe kâfi gel - mediği anlaşıldığından, sonradan, bu bölük İkiye çıkarılmıştı. Müzakereciler, başçavuş, çavuş Dışacaktır. Sıra İle bu pehlivanları| ve on! Mektep talebesi, bu sırada, (4) st nıf üzerine tertip ve tanzim olunmuş tu, Talebe.arasmda hususi istidat gös terenler onbaşı tayin ödilirlerdi. Bun ların içinden en müstait olanlar da (smıf başı) ünvanile müzakereci ta- yin olunurlardı. Onbaşılarla çavuş ve başçavuşlar (müzakereci muavin leri ile müzakereciler), hususi birer alâmet olarak, nişan takarlardı. On- ile arzettiğim hususata mutabık ola- rak muhterem gazetenizin 19 başılarm nişanları, küçük bir eş şeklinin ortasında bir yıldızdan iba- retti. Çavuş ve bâşcavuşlar için bu yıl- dızm yanına bir de ay ilâve olunur - du. Başçavuş olabilmek için, diğer hususi vasıflarla berâber, nahiv der sinden en yüksek derece ile imtihan vermek lâzımdı. Tedris şekli: Mektepte evvelâ bir dersin tedri - satı ikmal edilir, ondan sonra başkâ bir derse geçilirdi. Bununla beraber tahsil müddeti henüz tayin ve tes- pit edilmiş değildi. Piyadecilik ve istihkâmcılık ders- leri daha ziyade ameli olarak göste- rilirdi. (Okmej'danındaki “Harbiye,, tabya si bizzat talebe tarafından yapılmış- tr.) 1256 (1840) yılmda mektebin ted- risatına Fransızca ilâve ve Tıbbiye mektebinin Fransızca hocası Doktor Argiros bu derse muallim olarak ta yin olundu: 1257 (1841) de (nazır Fmin Pa - İşa zamanında) riyazlye dersleri tak viye olunduğu gibi askeri derelere de daha çok ehemmiyet verilmeye başlanmıştır. Bu sırada mektep talimhanesinde hergün tatbiki talimler yapılırdı. Ay ni zamanda Santandre isimli bir zat talebeye meç, ve kiliç ile mübareze usullerini öğretmek üzere mektebe muallim tayin olunmuştu. (Harbiye) nin ilk mezunları: 400 mevcutlu ve dört sinifâ ay - rilmış olan mektep, 1258 (1842) yı- Imda - yani tesisinden 8 sene sonra- ik mezunlarını vermiştir. Bunların yekünu 70 kişi idi. 41 tanesi yüksek derece ile imtihan verdikleri için birinci mülâzımlıkla mezun olmuş - lar ve altın çavuş nişahı almışlardı. 29 tanesi de orta derece ve mülâzım rütbesi ile mezun olmuşlar ve altın onbaşı nişanı almışlardı. lik nakil? 1252 (1842) den sonra mektebin başka bir yere nakli tasavvur olun - muştu; çünkü Maçkadaki bina ihti- yaca kâfi görülmez olmuştu. Bu s€- beple Pangaltıda ve şimdiki Harbiye nin bulunduğu yerdeki (Tophanei â- mire hastanesi) ismile - anılan bir katlı bina tamir olundu. Bu binaya kütüphane, dershaneler; koğuşlar $- işine gelmez. 6 — Bu iddialarımızı son teklifi - 0-9.96 <3 Çocuklarımıza müjde Tan, cumartesi günleri çocuk- larımız için bir sayfa tahsis et- mişti. Bügün bu sayfayı koymu- rsi Fakat gelecek cumartesi için çocuklarımızı sevindirecek bir cuklarımız “Tan"da üç renkli bir çocuk mecmuası bulacaklardır. Bu mecmua dört büyük sayfa o- Incak, resimli hikâyelerle ve üç renkli tablolarla süslenecektir. Bu yepyeni ve mükemmel bir çocuk mecmuası çocuklarımıza bedava verilecektir. Unutmayınız, gelecek cumar- tesi TAN alınız. İh amenseneenelünenbiizeni Esnaf cemiyetlerinin hesapları Esnaf cemiyetleri müşterek büro- | $u birçok esnaf cemiyetlerinin hesap İlarını tetkik etmektedir. Şimdiye ka dar garsonlar, şoförler ve sandalci- Ilar cemiyetinin hesapları gözden ge- girilmiştir. lâve edildi; civarma ahırlar ve manej belli oldu maz yollara sapan Dinarlı hakkında Müsabakamızdan kaçmak için çık- | 986 tarihli spor sütunundaki yazı -| nize yanaşmamakla esasen kendisi nızı okuduğum cihetle bugün de bu) de teyit ediyor. Şu halde onu bu sadet dahilinde gene bir kağ söz yaz-| müsabakadan ekirte etmek ve ikin - nkiğane, sellenadenisi rim, ele0p ci sınıf bir pehlivan olduğunu İlân etmekle kendisine anlatmak en mü - 1 — Dinarlı Türkiyede birleci ent nasip bir hareket olsa gerek. bir pehlivan yani Türkiye başpehli.| Bumütaaleamı efkârı umumiyeye vanları sırasına dahil değildir. iblâğınızı sizden çok rica eder ve de- 2 — Dinarlı Cim Londosla beraber| rin saygılarımı sunarım. Türkiyede geçinenler arasında baş pöhlivan|lân ettiğimiz gün neşrettiğimiz müsa- enibaka şartlarını vesika gibi kullans- gelen Yunan sampiyonu denilen peh- livandan başka şimdiye kadar kimi İzmit Yukarıpazar mahallesinden eski pehlivan Gümrükçüoğlu ei Tömer mai üstün pehlivanı bulmak maksad rak Dinarlıya cevap vermiştik. le 500 lira granti koyarak ilân etti.) Koca pehlivan o kat'i vesika önün. gimiz müsabakamıza baş pehlivan-/de, ciddi güreş ilânları karşısında lardan gelen cevaplardan sonra Di- | olduğu gibi şaşırdı kaldı ve o gün- narlı Mehmedin bir akşam gazetesi- |denberi sesi çıkmaz oldu. ne gönderdiği mektuba da cevap ver-| Bu vesile ile Gümrükçü oğlu pehli- miştik. Dinarlı güreşten kaçmak | vandan aldığımız bir mektubu aynen maksadiyle uydurduğu sebepler ara-İaşağıya alıyoruz: smda, gazetemizin menfaatine çalış- PK mak istemediğini yazmıştı. Halbuki on paralık menfaat beklemeden mü- sabaka tertip etmek arzusunda oldu- Zumuzu gazetemizde müsabakayı r “Muhterem Bayım; Cim Londosla Yunanistanda ilk yapacağı maç münasebetiyle evvelce yaar pelin hakkında mektup inmiştir 7 7 yer e ari aim Güneş Tenis turnuvası di, Kara Ali ile yaptığı maçta za -| Bu hafta Cumartesi gününden baş valim kırık koliyle de baş edeme| lamak üzere Güneş tenis kortlarmda di. Tekirdağlıdan ise korktuğu her -| bir tenis turnuvası açılmıştır. Bu kesin malümudur . turnuvaya şehrimizin en kuvetli Ra- 4 — Bu zat kuvvet ve kudret sar-| ketleri iştirak edecektir. fetmeksizin kendini Türkiye baş.| Kadınlar arasnda müsabakalara pehlivanı görmek ve meydanı miisa -|da İstanbulun en kuvvetli oyuncuları raaya ropdöşambr ile çıkmak zevkin. | dahildir. Turnuva Cumartesi günü dedir . saat 14 te başlıyacak Pazar günü öğ 5 — Kendi kudretini bildiği için|leden sonra final müsabakaları oy- öğle pelanllcaliin: gllieeik alp bel parca kar, raahalleri yapıldı ve mektep buraya nakledildi. Maçkadakij sabık binada da askeri idadi tesis olundu. İkinci ve üçüncü nakil: 1260 (1844) yılında mektep bura- dan da.kaldırıldı; Dolmabahçe sara- yının teferrüatmdan olan hademe ve musikai hümayun ve Baltacılar dai- relerini havi bulunan Çinili köşke nakledildi. Fakat bu nakil de muvak- katti; maksat Pangalıdaki binayı yeniden büyültmek, ıslah ve tamir etmekti. Nitekim üç sene sonra, 1263 (4846) yılının Şaban ayında, (Har- biye) tekrar Pangaltıya yerleşti. Türkiyede ilk erkânıharbiye: 1260 yılmda bir taraftan Harbiye nin miltemadi inkişafna çalışılırken diğer taraftan da Avrupada olduğu gibi Türkiyede dahi bir erkâniharbi ye sınıfı ihdas edilmeye teveseiil 0- Tunmüştu. Bu himmetin semeresi e88 ri olarak 1201 (1844) yılımda £ 81 4 nrflı bir (Erkâniharbiye mektebi) te sis edildi. 1263 (1846) yılında Harbiyenin ta lebesini birinci ve İkinci sınıflarla i« dadinin beşinci smıfı teşkil etmekte idi (Bu idadi beşinci smıfa ihtiyat sr nıfı ismi verilmişti). Bu arada mec- mu talebe (7S) e inmiş bulunuyor « du. Ayni sene içinde Harbiyeye (mek tebi ulümu harbiye); askeri idadiye de (mektebi flinunu idadiye) isimle- ri verildi. 1264 yılmda (ihtiyat sını- fı) ismi kaldırıldı ve bu suretle Har. biye üç sınıflı oldu. Ayni sene içinde mektep için Fransa ve Almanyadan yeniden ecnebi muallimler celbolun- du. Bu yıl içerisinde, Harbiyenin ilk mezunlarından o birinci Mülâzımn yüzbaşılığa terfileri için huzur im « tihanı yapıldı ve bunlar yüzbaşı nas bedildiler. 1265 (1848) yılmda aske- ri idadinin son smıfı da Harbiyeye naklolundu. Dördüncü nakil: 1269 - 1270 (1852-1852) yılları Harbiyenin yeni bir göçüne sebep ol du. Bu sırada Türkiye, (Ingiltere - Fransa - ve Sardunya devletlerile müttefik olarak) Ruslarla Kırım har bini yapmaya mecbur olmuştu; müt- tefik devletlerin Istanbuldan geçe - rek Kırim'e gidecek olan sskerleri £- çin kışla, hastane ve saire lâzrmdi. Bu lüzum Harbiyeyi de yerinden oy- nattı ve mektep, Babı seraskeri de- nilen eski Harbiye Nezareti (şimdi- ki üniversile) binasının arkasındaki Taşkışlaya naklolundu. (Bu Taşkış- la eskiden askeri itfaiyenin ve şimdi yüksek muallim mektebinin bulun « duğu binadır.) Harbiyemizin boşalt- tığı Pangaltıdaki bina da müttefik Fransızların askeri hastanesi ittihaz olundu. Harbiyenin naklinden bir ay kadar önce de Maçkadaki askeri ida di Üsküdarda Yenimahallede başka bir mektebe naklolunmuş, bu bina da müttefiklerin ihtiyacına tahsis e- dilmişti, Harbiyemizin Kırim harbinden bu güne kadar geçirdiği tekâmül ve in- kılâp safhalarımı da gelecek bir yazı ile hülâsa edeceğiz. Celâl DİNCER (*) Bundan evvelki yanı dünkü nüsha. mızda İntişar etmi (1) Farisi hocalığma tayin olunan Ahmet ek, Üyee Ahmet eri Pa» A) iye kisvesi muatlimliği kabul etm Eb”

Bu sayıdan diğer sayfalar: