18 Ocak 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

18 Ocak 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Partizan İdare! | ye bazen, sathi düşünürse, şaşmadan edemiyor. Ar- jJantinde geniş halk kütlelerinde" bir "Peron hasreti" nin uzun süre yaşadığı, bugün dahi, daha az nisbette bile ol- sa yaşamakta devam ettiği bir gerçektir. Peron devlet adamının en kötüsüdur. Demagog, enflasyoncu, nimet dağıtmakla külfet vermeyi başlıca iki silah sayan, hu- susi hayatında rezil bir diktatör.. Buna rağmen, leksizler" diye bilinen bir zümre bu adamın hayranıdır, aşığıdır. O gömleksizler" ki Peronun sefih ve sorumsuz iktisadi tutumunun acısını yıllar boyunca kendi gündelik hayatlarında çekmişlerdir ve çekmektedirler. Türkiyede M.B.K. İdaresi "Ağalık miiessesesi"ne kar- şı vaziyet almıştır. Geniş vatandaş kütlelerinin bilhassa doğu bölgelerimizde bir takım kimselerin elinde istismar edilmeleri Komitenin genç aydınlarını çileden çıkarmış- tır. Bunun tepkisi olarak M.B.K. İdaresi belli başlı 55 ağayı yerlerinden almış, bir süre bir kampta tutup ceza- andırmış, sonra hepsini yurdun dört köşesine dağıtmış, vaktiyle hüküm sürdükleri bölgelere dönmelerini menet- miştir. Fakat o bölgelerde ve istismar edilen o kütleler- de bir "Ağa hasreti" kendisini derhal hissettirmiş, bu has- ret devrin idaresine karşı bir husumet halini almış, se- çimlerde halka ağalarını vaad eden partiler oyların ço- ğunu kazanmışlardır. Nitekim Meclis, M.B.K. İdaresi- nin kararını kaldırmıştır. Bunlar neden oluyor? Bunun sebebi basittir. Peron, fonksiyonu olan bir sistem kurmuştur. Sistem kötüdür, kirlidir. Ama bir fonk- siyonu vardır. "Gömleksizler" bir varlık olduklarını Peron idaresi hissettirmiştir ve Arjantinin ihmal edilmiş o tabakası Peronda kendisini öteki kuvvetlere karşı ku- ruyan adamı bulmuştur. Onun gibi, bizim ağalık, mües- sesesi de fonksiyonu olan bir müessesedir. Adidir, orta çağdan kalmıştır, iptidaidir. Fakat bir fonksiyona sahip- tir. Vatandaş olarak hiç bir kudreti bulunmayan, her yer- de etin tersiyle itilen insanlar ağalarına sığınmak sure- tiyle yaşayabilmekte, bir takım ihtiyaçlarının görülmesi- ni sağlamaktadırlar. Arjantinde Peron, Türkiye'de ağalar, kurdukları sis- temin fonksiyonunu yapacak yeni bir sistem kurulmadan kaldırılıp atıldıkları için bir hasret doğurmuşlardır. Ara- balarını o yıldıza bağlayan insanlar kendilerini bir gün- den ötekine muallakta hissetmişlerdir. Bu his, "kötüye hasretlerinin esas sebebini teşkil etmiştir. Bugün Türkiyede bir gerçek var. Gittikçe azalarak dahi olsa bir "D.P. hasreti"nin geniş kütlelerin yüreğin- de yaşadığını görmemek imkânı yoktur. Türkiyenin gel- miş geçmiş bütün büyük partilerinin belki de kalite ba- kımından en altında bulunan A.P. nin bir rağbete maz- har olması kendi marifetinin değil, o "D.P. hasreti'nin sonucudur. Peki. nedir D.P. nşn Türkiyedeki harikulade kaderi- nin sırı Bunu mutlaka, bizim toplumumuzdaki devlet- Metin TOKER vatandaş münasebetinde aramak lâzımdır. Osmanlılar- dan D.P. idaresine, bu münasebetlerde daima bir boşluk bulunmuştur. Devlet mekanizması hiç bir zaman vatan- daşa inmemiştir. Vatandaş devlet mekanizmasından, bü- rokrasiden daima şikâyetçi olmuştur. En iyi niyetli me- murlar dahi güler yüzlü olmanın, vatandaşın işini ko- laylaştırmanın, onu sevmeye çalışmanın, ona yardımcı olmanın faziletini anlamamıştır. Memur vatandaşı hep küçük görmüştür, ancak bir kartvizitle yanına çıkana iti- bar etmiştir, onu sahipli bilmiştir. Ötekiler, sahipsiz kim- seler olarak çatık kaşlı, "bugün git, yarın gel"ci bir ida- reyle karşı karşıya yaşamışlardır. D.P. o kütleler için bu kartvizit olmuştur. Parti, dev- lete karşı vatandaşın sahibi çıkmıştır. Normal olarak ya- pılması gereken muamele ancak parti kanalından geçin- ce yapılır hale geldiğinde geniş kütleler, seviyelerine göre, partinin çeşitli kademelerinin eline bakmışlardır. Ocak Baş kanı korkusu, Bucak Başkam korkusu çatık kaşlı memurun çalımını kırmış, hatlarını yumuşatmış, ona halkın hizmetin de olduğunu hatırlatmıştır. Ama Bürokrasi bu hakareti unut mamıştır. Zira DP. nin idaresi kısa zamanda, piramidin ta tepesinden gelen mübalâğayla partizan idarenin en taham mül edilmez şeklini almış ve bütün mantık ölçülerini aş- mıştır. Memurlar partinin ellinde birer dama taşma çev- rilmiş, partililerin haklı şikâyetlerinin yanında en adi menfaat hesaplarının neticesi olan müracaatlar devrin iktidarının himayesine mazhar olmuştur. Bu mübalâğa- nın rejimi ve iktidarı nereye götürdüğü hiç kimsenin meç- hulü değildir. Şimdi, bir yeni sistemin içinde bulunuyoruz. Ama devlet-vatandaş münasebetleri (oöneminden hiç bir şey kaybetmemiştir. Öneminden bir şey kaybetmediği gibi, maalesef bir iyileşme de olmamıştır. Sadece, partizan idarenin kaldırılması suretiyle partinin (murakabesi ve müdahalesi de yok olmuştur. Onun yerine bir şey konu- labilirse, devlet-vatandaş münasebetlerindeki boşluk bir başka şekilde doldurulabilirse, Bürokrasinin çarkları bir değişik yağla yağlanabilirse mesele kalmayacaktır. Fakat böyle bir istidat henüz belirmemiştir. £ Ondan dolayıdır ki partiden ve partiliden gelen her şikâyeti "Ooo, ben partizan idareye müsamaha edemem" diye hiç dinleme- meye kalkışmak bir başka uçtan mübalâğa teşkil etmek- tedir. Bu seferki kartvizit ister istemez rüşvet olmak- tadır. Hayasızca bir rüşvetçiliğin oBürokrasiye musallat olduğunu görmemek imkânı yoktur. Vatandaş dun D.P. nin tavassutuyla Bürokrasiden gördüğü muameleyi bugün kendisinin sarih hakkı olarak görmek istemektedir. Bu arzunun karşılanamamasıdır ki "D.P. hasreti"ni doğur- maktadır. Devlet-vatandaş münasebetleri bundan dolayıdır ki sadece ekonomik ve sosyal alanda yapmak niyetinde ol- duğumuz reformların başarısının değil, rejimimizin ve seçtiğimiz hayat tarzının da kilit taşı haline gelmekte- dir. Bu halledilmeden pek az şey halledilebilecektir. AKİS/7

Bu sayıdan diğer sayfalar: