12 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

12 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ki,- aynı film aynı sansürden şimdi gösterme belgesi almıştır!- Gazeteci- lerin merak, ettikleri Truffaut'nun türk ne düşündüğüydü. Genç yönetmen, hiçbir türk filmi görmediğini. İstan- da bazı türk filmlerini seyretmek fırsatını bulacağını umduğunu söyle- dikten sonra, sinemamızın dışarıya kadar ün salan niteliğini şu sözlerle ortaya koydu: — Türk sineması üzerinde bildiğim tek şey şudur: Çok çabuk, çok ucuz ve çok sayıda film çevriliyormuş." Truffaut, eleştiricilikten yönetmen- liğe geçtikten sonra görüşlerinde her- hangi e değişiklik olup olmadığı SOTUSU "— "Hayır" diye cevaplandırdı. Sonra da, gülerek: " ynı zevk ve zevksizliğim devam ediyor" dedi. Ardından ciddileşerek, ekledi: "— Yalnız, sinemacılığın düşündü- ei biraz daha güç olduğunu an- ladım Yeni Dalganın öncü ve önderlerin- den olan Truffaut'nun artık bu etike- te büyük bir önem vermediği anlaşı- lıyordu. Nitekim birdenbire çok o sa- yıda yönetmenin ortaya çıkışı, sonra aynı hızla ortadan kayboluşunun sene- bini şöyle açıkladı "— Yeni Dalga başlangıçta seyir- cide bir merak, bir tecessüs uyandır- dı ve bundan yararlandı; sonra da bir hayal kırıklığına yol açtı." Truffaut. "dalga"dan kalan "kum" lan da "Alain Resnais, Louis Malle ean-Luc Godard v? daha birkaç ki- şi" diye sıraladı. Siz de bunlara dahil misiniz?" sorusunu İse. "— Eh. öyle sanırım" diye karşıla- dı. “400 darbe" ile sonradan çevirdikleri arasındaki üslüp ve tutum farkıyla il- gili bir soru üzerine Truffaut o söyle dedi: "— darbe", günümüz Pranga- sının toplum yaşayışından bir parça- dır, bu yaşayışla kaynaşmıştır. "Julre ile Jim'de ise günlük yaşayışın tama- miyle dışında geçmiş çağdaki bir aşk öyküsü şairane bir hava içinde anla- tılmıştır. Yani 400 darbenin tam kar- şıtıdır. Yumuşak ten bu tez ile an- Bilegi birleştiren bir sentezdir." yönetmenlerinin yaşadıkları toplumun meselelerine, ak- tüel konulara hemen hiç eğilmeyişle- rinin, buna karşılık meselâ İtalyadaki gene yönetmenlerin tamiyle toplum AKİS, 12 MART 19653 konularına yönelişlerinin sebebi (o so- ruldu. Truffaut kararsız bir tavırla: "— Bu, belki, fransız toplumu ile italyan toplumu (arasındaki farktan doğmaktadır. Bizimki daha yerleşmiş bir toplumdur, sınıflar arasında bü- yük farklar yoktur. Sonra da biz da- na yumuşak, uysal bir milletiz, onlar daha akdenizli..." dedi li telâşla ilâve etti: Hem, bizde de Cezayir savaşı- na, toplama kamplarına dair filmler çevrilmiştir. En sevdiği kadın oyuncunun Jeanne Moreau. erkek oyuncunun Jean-Paul Belmondo olduğunu söyleyen, sevdiği fransız yönetmenleri arasında Robert Bresson, Jean-Luc odard. Renoır, yabancı yönetmenler arasında Alfred tarihi filmlerin en güzel örneklerin- den birini vermektedir. Gerçekten bir toplumun zaman içindeki gelişmesi yönünden ele alındığı vakit Visconil- nin yalnız bu iki filmi değil, öbür başlıca filmleri de yine tarihi filmler sınıfına girer Nitekim çevriliş târih- lerine bakmaksızın bunları sıraya diz- diğimiz vakit, italyan toplumunun Ü ından günümüze kadarki gelişimi anahatlarıyla gözü- müzün önünde canlanır: "Leopar" 1860'ta Garibaldi'nin o Sicilya çıkart- masıyla italyan birliğini gerçekleştir- me yolundaki en kesin adımın atılışı çağını; "Günahkâr gönüller", bu olaydan birkaç yıl sonra yabancı iş- galine karşı ayaklanan İtalyayı; "La terra trema . Yer sarsılıyor", bu yüz- "Leopar"dacC. Cardinale; Göçen bir devrin son pırıltıları Hitchcock. oOOrson Welles'i sayan — E. w — yona konserlere, I ve yurt dışı gezilere ka plimimaktadir, Seyirciyi tutmanın ve yeni seyirciler kazanmanın tek yolu, "kaliteli" film- ler çevirmektir. Filmler "Leopaı halan Yeni Gerçekçilik ilk ve önemli Luchino Visconti. Leopar'da (1962). "Senso - Günahkâr gönüller"den sekiz yıl sonra yeniden okulunun ile B. Lancaster yılın başlarında Sicilyadaki toplum- ii uyanmayı, ilk sosyalist hareketle- ; "Ossessione - Tutku" , faşist rejim- deki İtalyayı: "Rocco e i suoi fratfelli - Düşman kardeşler" günümüz İtalya- sındaki iç göçleri anlatır. Ama bun- lar arasında tarih olaylarıyla en sıkı bağları olanlar, "Günahkâr gönüller" ile "Leopar" dır. Kleopatranın burnu "Visconti'nin. filmlerini sıkısıkıya tâ- rih olaylarına değildir. Visconti. da port- resini çizdiği Prens Salina gibi İtalya- nın en soylu ve köklü ailesinden gel- mekle birilikte -asıl adı ve ünvanı Kont Don Luohino Visconti di Modro- ne'dir-, bir marxist'tir ve bütün mar- xistler ogibi belirli bir tarih şü, anlayışı vardır. Bir vesileyle söy- 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: