12 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

12 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA lediği gibi, Visconti'ye göre, "tarihi harekete geçiren. Kleopatranın burnu değildir"; tarihi, (sınıflar arasındaki ilişkiler meydana getirir. "Leopar; Visconti'nin bu görüşünün en açık ve örneğidir. Kendi gibi soylu bir i Kont ve Prens Giuseppe Lampedusa'nın aynı adı taşıyan, ölümünden sonra yayınlandı- ğı vakit büyük yankılar ouyandırıp Avrupa ve Amerikada satış rekoru kı- ran otobiyografik romanına çok bağlı kalarak çevirdiği (o filminde Visconti, İtalyan tarihinin en canlı dönemlerin- den birini fon olarak alıp, bu fonda belirli toplumsal (o katlardan ri rın nasıl davrandıklarım, hangi tutu- mu niçin benimsediklerini açıkla maktadır. Kaplanlar ve sırtlanlar Tarihi fon. italyan birliğini ve cum- huriyetini Oo gerçekleştirmek O için Garibaldi'nin oPiemont kralı Viktor- Emanuel'in de desteğiyle ( Sicilyaya çıkması, kuzeye ilerlemesi, adayı Napoliyi ele geçirip Burbon haneda- nını kovmasıdır. Ama Garibaldi'nin cumhuriyetçiliği oOKont Cavour'u ür- küttüğünden, harekete geçer ve ital- yan birliğinin o gerçekleşmesi uğruna Garibal'diciler, istemeksizin, cumhu- riyet filkinni bir yana bırakarak, Si- cilya ve (Napoli bir o plebisitle kral Viktor-Emanuel'e "peşkeş" çekilir. Visconti bu tarih fonunun önüne Prens Salina ailesini yerleştirmekte- dir. Daha filmin ilk sahnesinde bü- tün aile efradını seyirciye tanıtmak- ta, yine bu sahnede villanın bahçesin- de bulunan Burbon'cu bir asker ce- sediyle olaylar birbirini izlemeğe baş- lamaktadır: Garibaldi'nin "kızıl göm- lekliler"i Sicilyaya çıkmışlardır ve ku- zeye ilerlemektedirler. Aristokrasi deh- şet içindedir. Yarımadaya göç başla- DE ır. Bu "kritik" anda Prens Sa- a (Burt Lancaster) beklenmedik bir Gym karşılaşır: Yeğeni Tancredi (Alain Delon ). Garibaldi'cilere katıl- mak üzeredir. Prens önce öfkelenir, direnmeğe kalkar, Tancredi'nin "Eğer herşeyin böyle kalmasını istiyorsan. herşeyin değişmesi gerekir" sözünü ilk ağızda anlıyamaz, ama zaman ve olay- lar Tancredi'nin ne demek istediğini tır: Aristokrasi zamanını doldurmuş, çökmek üzeredir. Yeni bir sınıf, ik- tidar hırsıyla tutuşan haris bir bur Prens direnmenin fay- dasızlığını anlar çünkü yeni sınıfla anlaşmak mümkündür, karşı koymak ise daha büyük tehlikeleri, cumhuri- yeti, halis yönetimini getirecektir. O 34 halde "ehveni şer" olan o burjuvayla anlaşmak daha akıllıca bir harekettir Nitekim Aristokrasinin temsilcisi Prens ile burjuvazinin o temsilcisi (o Belediye Başkanı ve eski oOGaribaldi'ci (o olup cumhuriyetçi fikirlerinden vazgeçerek Viktor Emanüel'e oyanaşan askerler arasında bir siyasi flört başlar Tancredi'nin Belediye Başkanının kı- zı Angelica (Claudia Cardinale) ile flörtü bunu aile çerçevesinde tamam- lar: Soyluluk düşkünü burjuvazi ile maddi güce ihtiyacı olarak aristokra- sinin birbiriyle "trampa" edecekleri şeyler vardır: Angelica, toprak bur- jJuvazisini temsil eden babasının zen- ginliğini Tancrtedi'ye drahoma olarak etirir, Tancredi de soyluluk unvanını bu "ortaklık"a katar. Artık cumhuri- yetçi ve ihtilâlci fikirler çok geride kalmıştır. Nitekim Visconti'nin sinema tarihinde eşine az rastlanır bir zen- ginlik ve ustalıkla canlandırdığı uzun balo sahnesi, eski Garibaldi'ci (o yeni kralcıların, hâlâ cumhuriyette direnen eski silâh arkadaşlarının kurşuna di- e seyirci Oo kalmalarıyla sona rens oSalina'nın deyişiyle “arslanların, leoparların, kaplanları yerini kurtlar ve sırtlanlar" almak tadır. Visconti, belirli bir tarih görüşüne dayandırdığı bu hikâyeyi hiç yavan- laştırmadan, çökmekte olan aristok- rasinin son parıltılarını renk, dekor, kostüm ve müziğin mükemmel uyu- şumuyla bir destan havası içinde ver- mektedir. Ne yazık ki, filmin dağıtı- cıları ve ooynatımcıları bu destanı kuşa çevirmekte şaşılacak bir fütur- suzluk göstermişlerdir. 205 dakika sü- ren film. dağıtıcı "Fok" şirketinin elinde 160 dakikaya indirilmiş. Tür- kiyede de seyircinin karşısına 120 da- kika olarak çıkarılmıştır. Lampedusa nın romanı her iki-üç sayfadan biri eksik olarak piyasaya sürülseydi, bu- nu yapan kitapçı kaçacak delik ara- mak zorunda kalırdı, ama bir filmin bu şekilde kuşa çevrilmesi hâlâ ola- gan işlerden sayılmaktadır!.. (AKİS: 164) AKİS, 12 MART 1995

Bu sayıdan diğer sayfalar: