19 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

19 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Zonguldak olaylarının gayrikanuni olduğunu belirten, fakat türk işçisine kurşun sıkılmasını protestoyu görev bi- len, mağdur maden işçilerinin hakları nı aramak için imkânlarını seferber eden Türk-İş, bu meselede, en doğru hareket tarzını seçmiş kuruluşlar ara- sındadır. T.B.M.M. Nalıncı keseri Avurtları çökmüş, solgun benizli, pej- mürde kılıklı bir vatandaş, olgun ve dolgun göbekli, jaketatayı ve silin- dir şapkası ile prototip bir politikacıya soruyordu: "— Beyefendi, sizin kalkınma hızı- nız nedir?" Bu, milletvekili ve senatörlerin öde- neklerine zam meselesinin ortaya atıl- ması üzerine, geçen haftanın sonların- da yayınlanmış bir karikatürdür ve ko nunun, karikatüristin ( fırçasında al- dığı ifade şeklidir. Bir süredenberi Tür kiyenin son yıllardaki kalkınma hızı- nın ne olduğu Muhalefet ve İktidar partileri arasında tartışılır ve ileri sü rülen rakamlar için, "Tinbergen mi, Feyzioğlu mu, yoksa Alican mı doğru söylüyor?" sorusu sorulurken, karika- katüristin kalkınma hızı ile ilgili ola- rak ortaya attığı bu yeni istifham hay- li tutmuştur. Şimdi parlamenterler, el- de kâğıt - kalem, Türkiye ekonomisi- nin değil ama, kendilerinin, kalkınma hızlarını tesbite uğraşmaktadırlar. Bu- lunan rakam çok defa yüzde 20'nin ü- zerinde olmakta ve bu arada sık sık. tıpkı Plân tartışmalarında olduğu gi- bi, "çâri fiyat - sabit fiyat" tarzında ekonomik terimler yüksek sesle teren- nüm edilmektedir. Gerçekten, Senatoda alınmış bulu- nan zam kararı Millet Meclisinden de geçtiği takdirde, parlamenterlerin, se- çim masrafları sebebiyle pek de şişkin olmıyan cüzdanlarına her ay 1000 lira- ya yakın fazla para girecek demektir. Ancak kabarma bu miktarla da kalmı- yacaktır. Karar makable şâmil oldu- gundan, bu zam geçmişe doğru da uy- gulanacak ve Parlâmento üyelerinin tam 37 aydanberi uğramış oldukları haksızlık, kendilerine toptan 38 bin 400 liralık bir ödemede bulunularak, tazmin edilecektir! Bu da parlamen- terlerimize yüzde 20'nin üzerinde bir kalkınma hızı sağlamaktadır. Fakat bu, meselenin derinliğinde varolmak is- tenen amacı teşkil etmektedir. Aslın- da ne Komisyonda, ne de Senatoda bu konuda yapılan görüşmelerde milletve Vasfi Gerger "Lüp!" killeri ve senatörlerin cüzdanlarına gi- recek paraların bahsi o geçmiştir. Söz konusu olan sadece, vatandaş Ce- malettin efendi ve onun uğradığı hak- sızlığın onarılmasıdır! Gerçekten de, oynanmak istenen o- yun, ilk bakışta hayli masum gözük- mektedir. Ankaranın Kavaklıdere semt- tinde oturmakta olan Cemalettin Bu- lak adlı bir vatandaş, Dilekçe Karma Komisyonuna başvurarak, (Devletten alacağı olduğunu iddia etmiş ve talep, Hesapları İnceleme Komisyonu tarafın dan incelenerek, "yerine getirilmesi" istenmiştir. İşte Senatoda alınmış bu- lunan karar ilk bakışta, sadece va- tandaş Cemalettin efendinin talebinin yerinde görülmesinden ibarettir ve Millet Meclisinde de aynı husus görü- şülecektir. Parlamento mu, Kızılay mı? Fakat, meselenin sadece Cemalettin efendi meselesi olduğu da sanılma- malıdır. Mesele, parlamenterlerin ge- çen seçimlerde girdikleri ağır borçlar- dan içinde bulundukları geçim sıkıntı- sına ve önümüzdeki Genel Seçimlerde yapılacak masraflara kadar çeşitli a- maçlara hizmet edecek niteliktedir. Zi- ra Cemalettin Bulak şimdi sadece "va tandaş Cemalettin efendi"dir ama, as lında bir ikinci ve önemli vasfi da eski bir senatör olmasıdır. Esasen haksızlık iddiası da, bu şahsın senatörlüğü sı- YURTTA OLUP BİTENLER rasında almış olduğu ödeneklerin eksik tahakkuk ettirildiği, bu sebeple, arada- ki farkın kendisine toptan ödenmesi şelindedir. Hemen hemen yuvarlak bir hesapla 40 bin lirayı bulan bu fark as- lında diğer parlamenterler için bir em- sal teşkil edecek ve Bulakla birlikte bü- tün milletvekili ve senatörler de aynı miktarda parayı cüzdanlarına, hem de büyük bir huzur içinde, indireceklerdir. Üstelik, seçimlere kadar altı ay da bu zamlı tarife üzerinden ödenek alacak- lardır. 1936 sıra numarası ile Dilekçe Ko- misyonuna gelen Bulakın müracaatı, bu meşru sebeple, raflarda unutulmuş olan diğer binlerce dilekçeye göre özel bir işleme tâbi tutulmuş ve derhal ilgi- li Komisyona, yani Hesapları İnceleme Komisyonuna havale edilmiştir! Dilek çe burada, bütün partilerin -evet. bü- tün partilerini mutlak desteğiyle en kısa zamanda müspet karara bağlan- mıştır. Dilekçe Komisyonunun diğer ko misyonlara göre önemli bir özelliği, Millet Meclisi gibi karar alma yetkisi- ne sahip olmasıdır. e Üzerinden otuz gün geçer ve hiçbir itiraz vâki olmaz- sa, karar kesinleşmekte ve uygulan- maktadır. Bundan amaç. Genel Kuru- lun, çok defa basit meşaleler için kale me alınmış bulunan binlerce dilekçe ile boş yere meşgul edilmemesidir.İş te bu özellikten faydalanarak Bulakın dilekçesi de, nasıl olsa bir itiraz vuku- bulmaz düşüncesiyle, oldu bittiye ge- tirilmek istenmiştir. Kararın Senatoya gelmesi ve burada görüşülmesi, ise bir sürpriz çıkışın sonucudur. Parlâmen- tonun "cin adam'"ı Afyon milletvekili Halük Nurbâki, oynanmak istenilen o- yunu sezmiş ve karara, Anayasaya ay- kırı olduğu gerekçesiyle itiraz etmiştir Gerçekten, bu konuda Anayasanın 82. maddesi açıktır ve şöyle demektedir: "Ödeneğin aylık tutarı birinci de- recedeki devlet memurunun aylığını, yolluk da ödeneğin yarısını geçemez" Anayasada söz konusu edilen "bi- rinci derecede devlet memuru aylıgı" nın miktarı gerek bu madde konulur- ken Kurucu- Mecliste ve gerekse mil- letvekili ve senatörlerin (o ödeneklerini düzenliyen I Numaralı Kanun görüşü- lürken 1961 sonlarında Millet Meclisin- de açıkça belirtilmiştir. Bu miktar 2 bin ve zamla birlikte 2 bin 400 liradır. Ama Bulak ve diğer zamçılar bu kesin hükümlere rağmen "aylık" kelimesi ü- zerinde durmakta ve bu kelime ile hem maaş ve hem de ek ödeneklerin mürad edildiğini ileri sürmektedirler. o Tabii keşin rakkam 2 bin 400 lira olarak tes

Bu sayıdan diğer sayfalar: