19 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

19 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Hükümet Etme Sanatı Yeni Hükümetin karşısına bir mesele çıktı. Bu me- selenin, zamanında tedbir alınırsa, büyütülecek bir tarafı yoktur. Zonguldakta kanunsuz bir grev teşeb- büsüne girişildi. Memlekette son üçbuçuk yıllık İnö- nü Hükümetleri zamanında grev hakkı, işçi ve işve- ren münasebetleri belirti ri içine sokulmuştur. İdarenin otoritesi de mevcuttur ve Ürgüplü Hükü- meti anarşi içinde bir memleket değil, aksine, oturmuş bir devlet devralmıştır. Bu devlette, bir takım kimseler ne söylerlerse söylesinler, hükümet kuvvetleri istisnasız her hareketi, gerektiği gibi bastırmak kudretine sahiptirler. Buna rağmen. Zonguldakta hükümet etme sanatı iti- bariyle IV. Koalisyonun aldığı not bir sıfırdan ibarettir. Bu ilk imtihanda, hem de pek basit imtihanda yapılabile- cek en kötü şey yapılmış, birbirinin zıddı bulunan panik ile umursamazlık sırayla Hükümete hakim olmuş ve sonda askerle işçi karşı karşıya bırakılmıştır. o Askerle işçinin karşı karcıya bırakılmasının orada ve burada nasıl neti- celer verdiği hatırlanacak olursa istenilmeksizin girişilen maceranın bütün tehlikesi süratle sözler önünde belirir. İnönü Hükümetleri fiilen askeri iki defa kullanmışlardır: 22 Şubat ve 21 Mayıs akşamları. Banlar, hükümet darbesi teşebbüsü akşamlarıdır. Asker, serinkanlı idarelerde an- cak böyle ahvallerde kullanılır. Yoksa, gösteri yapan öğ- renciler üzerine asker sevkedildiği zaman ne netice ver- diği bundan beş yıl önce ortaya çıkmıştır, işçi üzerine as- ker göndermenin büyük tehlikesi ise herkesin malümudur. Askeri kuvvetler her zaman oynanılmadı caiz bir oyuncak değildir. Halbuki bu memleket, şu son üçbuçuk yıl ilginde çe- şitli hadiseyle karşıkarşıya kalmıştır. Bilhassa 1961 seçim- lerinden sonra, Parlamento kurulup Hükümet millet işle- rine el koyduğunda bir takım kuvvetler harekete geçmiş- lerdir. Ankarada yalınayak işçilerin koşar adım yaptıkla- rı bir yürüyüş bu satırların yazıldığı odanın pencereleri altından başlamıştır. Bu yalınayak işçiler sefaletlerinin ve ıstıraplarının tablosunu bütün Atatürk Bulvarı boyun- ca Başkentiilerin gözleri önüne sermişlerdir. Çeşitli öğ- renciler, bilhassa Üniversitelere giremeyenler Başbakan- lığın önünde, gösteriler tertiplemişlerdir. Başka işçiler Mec lisin önüne kadar gitmişlerdir. e Taksi şoförlerinin klâk- sonlu ve dolmuş şoförleriyle kavgalı sokak hareketi An- karada hadiseler yaratmıştır. Düşünmek lâzımdır: Bunlar hep Başkentte olmuştur. Grev hakkı verildiklen sonra bir kaç kanunsuz greve hükümet müdahaleci gerekmiştir. Meş hur Kavel bunlardan bir tanesidir. Nihayet sokak nüma- yişleri, karışıklıklar bazen askeri kuvvetlerin vasiyet al- asını gerektirmiştir. Galeyana (gelen kütlelere karşı bir takım binaları askeri kuvvetlerle savunmak lüzumu hasıl olmuştur. Ama bunların hiç birinde bu kuvvetleri kullanmaya kadar iş götürülmemiştir ve zaten bunların ortaya çıkarıldığı zamanlar da pek nadir olmuştur. Daha ziyade polis emniyet tedbirleriyle yetinmiş bir taşmaya karşı hazırlıklı bulunmuştur. Her halde, 22 Şubat ve 21 Mayıs m haricinde askere hiç kime ateş emri vermemişti Yan sayfalarda, hadiselerin patlak verdiği gün Zon- AKİS, 19 MART 1965 Metin TOKER guldağa gönderdiğimiz arkadaşımızın anlattığı hikayeyi bulacaksınız. Tamamile objektif bir görüşte nakledilen bu hikâyenin ortaya serdiği birinci gerçek boşuboşuna kan dökülmüş bulunduğudur. Bu, hükümet etme sanatının bir başka marifet olduğunun ve sorumsuz meddahların sözcü kesildikleri bir sistemin Hükümet düşürmeye yetse de memleket idareetmeye yetmediğinin delilini teşkil etmiştir- Türkiye bugün daha başka ve çok daha karışık meselelerle karşı karşıyadır. Bunların içinde harp ve barışın bahis konusu bulunduğu milletlerarası hadiseler de vardır. Mem leketin dahilinde öyle kuvvetler teşekkül etmiştir ki bun- ların birbirleriyle münasebetlerinin tanzimi dahi büyük meharete, tecrübeye, inceliğe ihtiyaç o hissettirmektedir. Bütün bunların üstünde, bâr otorite de şarttır. Bir otorite ki ellerine tedbir alma yetkisi verilen kimseleri kontrol etmeye yetsin. Zira bu kimseler belirli kir görev yapmak- la mükelleftirler. Bu görevin sınırı idareciler ve sorumlu devlet adamları tarafından çizilecektir. Hükümetin ilk karşılaştığı basit Zonguldak Ha- disesi, daha İktidarın kuruluşu günlerinde beliren ve bu sütunlarda ifade edilen endişeleri dağıtmamıştır. Onları kuvvetlendirmiştir. Şimdi, bu o beceriksizliğin kimler tarafından ne şekilde istismar edildiği (görülüyor. Türkiye, şu veya bu heves neticesi tecrübe tah- tası yapılacak bir memleket değildir. Tuzu kuru olan beldeler kendilerini böyle bir lükse elverişli sayabilirler. Türkiyenin tuzu henüz kurumamıştır. Aksi- ne, demokratik sistem, huzur, sükünet hep devamlı dik- na neticesi kansız, hattâ kavgasız ve dırıltısız atlatmıştır. Bugün varılan haşin netice çayı geçip derede boğulmanın eşidir. Hükümet etme bundan dolayı dünyanın her tarafın- da bir sanat addedilmektedir. Eğer hükümet etme hiç bir zorluğu bulunmayan, ilk defa devlet oadamlığı payesini yüklenen kimselerce dahi kolaylıkla başarılacak bir iş ol- saydı her mahallede milyoner yetiştirir gibi devlet ada- mı da yetiştirilirdi. Ama gerçek bu değildir. Tecrübesiz, dağarcığı fazla dolu bulunmayan kimseler için ilk mese- le, böyle, ateşten bir gömlek haline gelivermektedir. Bi- raz basiret, biraz soğukkanlılık, biraz ileriyi görme kabi- liyeti ve en önemlisi biraz devlet bilgisi Zonguldak Hadi- sesi gibi bir hadiseyi doğurmazdı bile.. Hükümet etme in- sanların eline, öyle yetkiler verir ki bunların kuıllanılma- sında düşülecek hata son derece vahim neticeler doğu- rabilir. Nitekim doğurmuştur da.. Zonguldak Hadiseleri- ne bitmiş kapanmış, rafa kaldırılmış bir mesele gibi bak- mak kabil değildir. Bunun istismarı uzun süre devam edecektir. Umumi efkarda o belirmiş olan güvensizlik ve endişe hemen dağıtmayacaktır. Kan kolay unutulmaz, ama kan çeşitli tahrikler için kolay kullanılır. Mesele bunun ne zaman akıtılacağının ne zaman akıtılmaması gerektiğinin iyi tayinidir Hükümet etme sanatı budur ve önümüzde bulunan buhranlı devrede bunu bilen bir idarenin elinde memle- ket ve millet mukadderatını görmenin saymakla bitmeye- cek faydaları vardır

Bu sayıdan diğer sayfalar: