19 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

19 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bit edildikten sonra bu yeni tez bir demagoji veya çimlenme gayretin- den başka bir nitelik taşımamaktadır. Anayasanın 82. maddesinin ikinci fıkrasında bir zam sözü mevcutsa da, bundan, ancak kararı" takibeden genel seçimlerle Parlâmentoya girecek mil- letvekili ve senatörlerin faydalanabile- ceği belirtilmektedir. Her türlü tartış- ma bir yana, bu hüküm dahi 40'ar bin- lik balonları gürültüyle patlatmak için yeterdir. Ama işin ucunda 40 adet mor banknot olunca her türlü Anayasa, ka- nun, nizam endişesinin üzerine bir sün ger çekilmiş ve karar geçen hafta Se- natoda kabul edilmiştir. Yan cebime Tabii, gerek Anayasanın ve gerekse | Numaralı Kanunun acık hükümleri karşısında hiç kimse açıkça "bu parayı istiyorum" diyememektedir. . Ama he- men hemen bütün parlamenterlerin gönlünde birer 40 bin liralık, tatlı ha- yat sıcak sıcak yatmaktadır. Bu husus ta, âdeta pârtilerarası kurulmuş bulu- nan bir "milli koalisyon" bütün hara- ------- devam etmektedir. Nitekim, Di lekçe Komisyonu kararının Senatodan, fazlaca bir muhalefet görmeden geçişi de bunun en belirgin delilidir. Zam- lara karşı muhtelif tarihlerde daima menfi tavır takınmış olan CHP de bile mutlak bir direniş görülmemektedir. li Fethi Çelikbaş şöyle cevap verdi: "— Her çeşit eğilim mevcut. Kimi- si, durumu bilmediğini söylüyor: ki- misi, hukukçular incelemiş, doğrudur. diyor; kimisi de, böyle şey olmaz, di- yor.." Aynı gün Emin Paksüt ise Çelik- bâşın dermecinden habersiz, söyle ko- nuştu: " iç kimse, cebine girecek para- ya hayır. istemem demez. Ama bunun çeşitili yolları vardır. Kimisi, "vallahi hukukçular incelemişler, haklı görünü yorlar, alabiliriz herhalde der. Kimisi, ben inceledim, doğrudur, alacağım' der. Kimisi de ben anlamam bu kanunlar- dan, hukuktan, birader. Ne karar alı- nırsa uyacağım' der." Aslında Emin Paksüt, Parlâmentoda bu karara muhalif olan, iki elin par- makları ile sayılabilecek kadar az po- litikacılardan biridir. Onunla birlikte yi rara şiddetle karşıdırlar. Bu grupa ek- lenen bir altıncı isim de bağımsızlar- dan, gırtlağına kadar borçlu Halük Nurbâkidir. Tabii bu arada Ferit Me- len ve birçok CHP'li ile Tabii Senatör ler hattâ diğer partilerden parlamen- terler de zamcılara karşıdırlar ama, 16 Kuvvetli Başbakan Olsaydı Cemal Gürsel Sayın Cumhurbaşkanı bir gazeteye demeç vermiş bulunuyor. Sayın Gürsel bu demecinde kendisine makamının sağladığı dokunulmazlığın ve so- rumsuzluğun hudutlarını aşmıştır. Aksine, söylediği bir takım sözler şahsı- nı içime alacak tartışmalar doğuracak niteliktedir. Sayın Cumhurbaşkanı şöyle demiştir: — Komünizm Türkiyeyi kurtarmaz, mahveder. Bu cümleden olmak üzere bir çok müessesenin çi vletleştirilmesinin elzem olduğu yolunda iddia- lar vardır. Kanaatim şudur: Liberal bir demokrasi daha güçlü ve daha ya- ratıcıdır. Büyük devletleştirme hevesleri zannedildiği kadar faydalı olmaz..' Bu fikirleri beyan etmek Cumhurbaşkanlığı için Anayasanın ve kanun- ların tanıdığı haklarla bağdaşmaz. Liberal mi, yoksa devletçi bir ekono- minin mi daha iyi olduğunu söylemek Türkiye Cumhuriyetinde Cumhur- başkanına düşmez. Hele, demeçteki "bu cümleden olrak üzere" tâbiri tam bir talihsizliktir. Bir takım müesseseleri devletleştirmek istemek "komünizm cümlesinden" değildir. Bugün dış ticareti dahi devletleştirmek tavsiyesinde bulunanlar vardır ve bunun komünistlikle bir ilgisi yoktur. Sayın Cum- hurbaşkanı, bu dil sürçmesinin haricinde de, böyle tartışmaların üzerinde kalmakla mükelleftir. Zira sayın Cumhurbaşkanını muhatap alıp tartış- malara girişmek mümkün değildir. Bu mümkün olmayınca sayın Gürselin tek kişilik bir maça vesile vermemesi gerekir. Sayın Cumhurbaşkanının Kıbrıs konusunda bir vaziyet söylemesinin de hakları ve yetkileriyle bağdaşır bir tarafı yoktur. Türkiye Cumhuriyetinde siyaset sorumlu hükümetler tarafından tâyin ve takip edilmektedir. Sayın Gürselin bunlara karışması kuvvetler ayrılığına aykırıdır. Sayın Cumhur- başkanı bu noktalara dikkat etmesi gereken başlıca şahsiyettir. Sayın Gürsel demecinin bir yerinde kendisinin zayıf bir Hükümet Baş- kanı aradığı ve bu yüzden İnönüyü düşürme tertiplerine Çankayanın ka- rıştığı yolundaki bir iddiayı da yalanlamıştır. "Zayıf bir Hükümet Başkanı bulup işlere karışmak arzusunda olduğumu belirtmek istiyorlar. Bunun he- veslisi değilim" demiştir. Bugün zayıf olmayan bir Hükümet Başkanına düşen görev, sayın Cum- hurbaşkanına durumunun hususiyetlerini saygıyla hatırlatmaktır. AKİS, 10 MART 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: