YURTTA OLUP BİTENLER eğilmeye başladığı 27 Mayıstan bu yana görülmemiş bir hızla artmış- tır. Bütün bunların Türkiyede bir "sol hava" yarattığı doğrudur. Tıp- kı As Klübün, bütün gece klüpleri- nin en kalitelisi olması gibi Çetin Ak- tanın da gayet usta bir yazar vasıf- larını taşıması, demagoji ve pole- mikteki mehareti, sol fikirlerin bi- zatihi dinamik bulunması sol hava- ya amplifikatör vazifesi görmekte- dir. Bu takımın, heyeti umumiye si itibariyle, dincilik satan takımdan a geçimi ikömünizm satışı olan bilinen kalemlerden çok daha kaliteli bulunması onun ağırlığını arttırmaktadır. Böylece, sahiden ve- ya maksatlı, bu takıma bakıp "Ey- vah, komünizm azıttı!" diye feryat edenler toplumun çeşitli çevrelerin- den çıkmaktadır. 1966 Türkiyesinde AP İktidarı -lideri, amerikan Morrison firması- nın eski temsilcisi ve dualı bayram mesajlarının yeni yazıcısı Süleyman Demireldir- "komünizmle mücadele" adı altında, gerçek mahiyeti bu o- lan amplifikatöre çeçen hafta gös- terişli bir şekilde el , Amplifikatöre sesi riya sol fikirleri memleketin, modası yapan asıl gerçekleri hiç kaale almaksızın ve muhtemelen, asıl komünist f- aliyetin de yanından geçerek... Haa, AP İktidarı birde, 15 yaşın- da bir "hınzır komünist") ele ge- çirmeye muvaffak oldu Sübyan Koğuşunda siyasi suçlu Sübyan koğuşuna o sabah getirilen uzun boylu, sakin tavırlı, kendi halinde çocuğun etrafında kısa bir süre sonra bir ilgi halesi teşekkül etti. Bu temiz kıyafetli çocuk pek, kendilerine benzemiyordu. Birisi sordu: — Adın ne?" " > Gürbüz Şimşek.." Gazete okumadıkları için, bu İsim koğuştakiler üzerinde herhangi bir etki yaratmadı. '— Suçun ne?" "— Atatürkle Lenini kıyasla- mak!" "— Lenin- dediğin kim?" Gürbüz, Leninin kim olduğunu oradakilere anlatmağa çalıştı. Tabii bu izahat onların Gürbüzün suçu- nu anlamalarına yetmedi. Bu defa Gürbüz bir takım sorular sormağa başladı. Koğuş sakinlerinden biri, tarla yüzünden iki adam boğmuş o- lan onyedi yaşlarında bir çocuktu. Dokuz yaşındaki bir kıza tecavüz eden ve kuyuya atarak boğan, 24 yı- 10 Gürbüz Şimşek "Hınzır komünist” işte bu! la mahküm onüç yaşındaki bir baş- ka çocuk, Gürbüze, bu işi nasıl be- cerdiğini etraflıca anlattı. Bir başka çocuk mahküm ise ciddiyetle Gür- büzün ellerini inceledi ve hükmünü bildirdi Tarih Öğretmeni N. Özsan ehli! Mesleğinin AKİS "— Senin parmakların uzun, yankesiciliğe müsaitsin!" Bu çocuk, yankesicilikten mah- kümdu. Sohbet daha da ısındı. 150 kişilik koğuşun tek siyasi suçlusu ile etrafındaki hırsızlar, yankesici- ler, tırnakçılar ve katiller başları- na gelen belâlardan artakalan ço- cukluklarım yaşamağa koyuldular. Bu tanışma töreni, geçen hafta- nın başında, Merkez Ceza- evinde geçti. Gürbüz « Şimşek, Sübyan Koğuşuna siyasi suçtan sanık ola- rak girmeden önce Demir tepedeki Namık Kemal Ortaokulunun ikinci sınıf öğrencisiydi. Önümüzdeki Tem- muzda yağına m Li uzun -1. ir boyu ve ka- lın bir sesi vardı. Sakin ve uysaldı. Kısa bir süre önce Tom Miks ve Pe- kos Bil gibi resimli mecmuaları bı- rakmış, James Bond ve Mayk Ham- mer okumağa başlamıştı. Güreşi severdi. Mahallede futbol oynadığı zaman bek dururdu, ama futbolu pek sevmezdi. Yabancı artistlerden Kirk Douglas, yerlilerden ise Öz* türk Serengil, Sadri Alışık ve Meh- met Ali Akpınarı beğenirdi. Kimya mühendisi olan babasının görevi do- layısiyle hayatı Ankarada geçmişti. Bir süredenberi siyasetle ilgilen- mekteydi! Seçimler sırasında Yeni- şehirdeki mitingleri izlemiş, Kıbrıs nümayişlerine katılmış, radyo ko- nuşmalarını da biraz biraz dinlemiş- ti. Gazeteleri de karıştırdığı olurdu. Mahalle ve sınıf arkadaşları arasın- da siyasetten söz açıldığında TİP'li olduğunu söyler ve onları şaşırt- maktan zevk alırdı. Mahalle arka- daşlarından Mustafa CHP'li, Reha ise AP'liydi! Arkadaşları, Gürbüze sen TİP'lisin, öyleyse komünistsin" derler, o da aksini, dili döndüğü ka- dar izaha uğraşırdı. mona canları sıkılır, ya bir sinemaya, lan- gırt salonuna yollanırlardı. Gürbüz bu yıl dersleri "sermiş"ti. Birinci karnede 9 kırığı vardı. Devamsızlık- tan kalmak üzereydi. Şu suçu lütfen işleyin! Gürbüz, bu yıl derslerdeki duru- mu bakımından öğretmenlerinin "problem'"i idi. Ayna zamanda Gür- büzün sınıf öğretmeni olan Tarih öğretmeni Nihal Özsan bu öğrenci- nin durumunu izliyordu. Devamsız- lığının sebebini öğrenmek için arka- daşlarına Gürbüz hakkında soru sorduğunda bir hususu öğrendi: Bu çocuk siyasetten bahsediyor ve TİP" li olduğunu söylüyordu. Çocukların Gürbüz hakkındaki "kanaat'ieri, o 19 Mart 1966