20 Haziran 1937 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 142

20 Haziran 1937 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 142
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gd i— 25İ, Edebiyat ve Sanat 143 «Rahmetli Mes'udi (Mürucüzzeheb) adlı kitabında diyor ki: Allah, Âdem Yalvaça, Cennetten inmesi hakkındaki buyru- gunu tebliğ ettireceği zaman, Meleklerini, karşısına (Türk) su- retinde göndermişti. Yine, sözüne güvenilen bazı kimselerden işittiğine göre, (Şeyhuniye) hânkahı şeyhi Bedreddin-il-kudsi de bu hikâyeyi aynen nakletmiştir. Yalnız onun hikâyesinde şöyle bir ilâve de vardır: (Melekler, hazreti Âdemin yanına geldikleri zaman, onun- la türkçe konuşmuşlar ve kendisine «Turçuk» demişlerdir). Türk âlimi Doğan, bu hikâyeyi böylece anlattıktan sonra ilâve ediyor: «Âdem Yalvaçın meleklerle türkçe konuşması hikâyesinde aklı selim sahipleri için çok büyük ve yüksek bir hikmet var- dır. Allah, yalnız hakkı ve hakikati söyler, İnsanları doğru yola yönelten ancak odur...» Şimdi, 788 sene evvel yazılan Kâşgarlı Mahmudun (Divanı Lüğat-üt-Türk) ünü açıyorum... Birinci cildin üçüncü sahifesin- den aynen şunları tercüme ediyorum: «Sözlerine güvenilen, dediklerine inanılan Buhâra ve Ni- sabur imamlarından işittim. Bunların ikisi de Peygamber Mur- hemmede isnat ederek, bana, şunları söylediler: Yalvaç Haz- reti Muhammed, kıyamet alâmetlerini, âhır zaman fitnelerini ve Oğuz Türklerinin çıkacağını anlattıktan sonra dediler ki: (Teallemu lisanettürk feinne lehüm mülken tuvala — Türk di- lini her halde öğreniniz. Çünkü Türklerin yurdu çok uzun ve geniştir). Dil âlimimiz Mahmut, bunu yazdıktan sonra diyor ki: «Vebali, günahı anlatanların boynuna olsun, eğer Peygamberin bu hadisi doğru ise, herkesin türkçe öğrenmeleri vâciptir. Eğer bu söz; hadisi sahih değilse bile, sağlam bir düşünce ve mantık insana, mutlaka Türk dilini öğrenmeyi emreder». Yine Divanın birinci cildinin (293) üncü sahifesinden aynen şunları tercüme ediyorum: <Türk, bu millete, Allahın koyduğu bir addır. Bana, (İbni- Garki) den işittiğine göre, Kâşgarlı imam şeyh Halef zade Hü- seyin haber verdi. O da, Ebu Bekir Müfid-ül-Cercerai'den işit-

Bu sayıdan diğer sayfalar: