1 Ocak 1938 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 46

1 Ocak 1938 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 46
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

48 Her Ay Cervantes yarattığı mahlüka güldü mü ağladı mı bilmi- yoruz. Bizi gülmekle ağlamak arasında mütereddit bırakı- yor; böylece Cervantes iki zıt reaksiyonu birbirine karıştır- mış ve ilk defa olarak hisleri hayattaki karışık, müphem ve bulanık mahiyeti ile sanat eserine koymuş oluyor. O bize hiçbir zaman Don Kişot haksızdır, veyahut Sancho Pansa haklıdır demiyor; hiçbirinin tarafını iltizam etmiyor; yal- nız idealist bir delinin acıklı macerasını içten gelen bir ne- şe ve sevgi ile anlatıyor. Don Kişot'un deliliği ile Orlando- nun deliliği arasında hiçbir münasebet yoktur. Gerçe Orlan- do şövalye romanlarının İtalyadaki son nümunesi olmak iti- barile Don Kişot'un bir eşi sayılabilir. Fakat Orlando'nun deliliği Arioste'un seve seve tasvir ettiği aşk ihtirasının ta- bii bir neticesidir. İtalya rönesansının şairi bütün dünya ni- metleri gibi aşkın da iyi taraflarını görüyor; hattâ çılgın aşk- ları bile kabul ediyor. Halbuki Don Kişot cinsi aşkı kabul etmez; zaten onun deliliği normal olan hiçbir şeyi okabul etmemesindedir. Arioste aşkı deliliğe götürdüğü zaman bi- le seviyor; halbuki Cervantes deliliği aşktan uzaklaştırdığı zaman sever gibi görünüyor. Don Kişot'un fikri sahadaki sergüzeştlerinde diğer şövalyelerin dünyevi sahada yaptık- ları harikalardan fazla cür'et vardır. 18 inci asırda bir Fransız, Montesguicu, akıl asrına mahsus olan tarihi bilgi noksanlıği ile der ki: “İspanyanın yarattığı yegâne eser bütün diğerlerini unutturmuştur!,, Ay- ni fikri Fransızların yaptığı film güzel bir sembolle gösteri- yordu. Bu filmde Cervantes'in şaheseri Don Kişot'un yakılan kütüphanesinin alevleri arasında, küller içinden çıkan bir Phenix gibi yükseliyor. Don Kişot basit görüşlü bazı münekkitlerin sandığı gi- bi şövalye romanlarının bir parodisi değil, bilâkis tam mâ- nasile bir sergüzeşt romanı, hattâ sergüzeşt romanlarının en büyüğüdür. Don Kişot bütün hıristiyanlığın sergüzeştile- rine atılmış, hayatını yüksek prensipler uğruna tehlikeye koymuştur. Fakat bu sergüzeştin manası pek sarih değil- dir. Çünkü işe biraz da tehlike zevki, tehlikeyi tehlike oldu- ğu için sevmek temayülü karışıyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: