Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— -— * ——— Bdi —— FİSKOSLARI Muharriri: İ. Galip — Monolog — (Nazlı bir eda ile) Hu... AF lo.. boncur hanım kızlarım.. bon- cur bey oğullarım.. (birdenbire) Ne gülüyorsunuz?. Artık ben de alafranga oldum işte. heş bu okadar güç bir şey değil ki... Alafrangaların dört beş tane ya- kırdısı var.. hiç ağızlarından dü- şürmezler.. onları ezberledin mi, olur, biter.. “boncur, bonsvar, oravar,, Ha.. bir de (pardon..) var. Bu baş yakırdılarıdır. Dilleriniun peresengi, her şeye mi, her şeye bastırırlar pardonu. Aman bu (pardon) ne can kurtaran yakır- dıdır. Geçen gün, pordreli, kâ- küllü züppenin biri trambayda (hırt...) diye ayağıma bastı.. acı- sını ta... canevimde — duydum.. içim sızladı.. gözlerim karardı.. yere çömeliverdim.. herife dön- düm de: — Kör müsün hayvan.. nasırı- mı ezdin.. ilâhi boyun, bosun devrilsin! dedim. Şapkasının ucu- nu yukarı kaldırdı da düdük gi- bir sesle: — Pardon! dedi.. atladı, gitti.. Ben, oracıkta oğunuyor, kuş gibi haykırıyordum.. oradakiler, dişili erkepli hep birden; ğiz..? diye ho- ladılar. İçlerin- maskarası gibi yüzü gözü bo- yalı bir karı ayağa kalktı.. — Susunuz efendim, artık.. pardon dedi yal dedi, Tepem attı: — Vay dedim.. Pardon diyince mesele kalıyor mu? — Alafranga terbiyede özür dilemek böyledir! dedi.. Hiçbiri de akıl edip bana yerini vermi- yordu amma... Allahtan olacak, tam o sırada trambayı yürüten batman mı diyorlar, ne karın ağ- rısı.. hani en önde ayakta kahve degirmeni çeviren, hani canım elektriğin yularını elinde tutan adam birdenbire trambayı zınk diye durdurmaz mır.. İlâhi ya- rabbi, görmeliydiniz. orası atide allak bullak oldu. Herkes biribiri- pin kucağına oturdu.. içiçe gir- di.. ben kendimi biraz evvel ba- na çıkışan şafi köpeğinin kuca- ğında bulmayım mı? Oh.. yaylı sandaliyeye oturmuş gibi yayılı- verdim.. Karı bana: — Ne yapıyorsun hanım.. ra- hat yeri buldun galiba? dedi. Elbettel — dedim... — Şimdilik rahatım.. sonra iki elile beni dürtüşleye dürtüşleye kaldırmıya çalışarak: — Kalksan a... Dizlerim bitti ayol.. sen ne biçim insansın? dedi.. Döndüm hbiç kımıldamadan: — (PFardon) dedim. Karı be- ni kaldıramıyor — oradakiler kıs kıs gülüyorlardı.. derken oradan birisi inecekmiş, hemen kalktım oraya olurmak için yürüdüm.. — Ayyy.. seni mi dinliyece- | murdanmıya baş- den apukorya NGALIİK! ALAFRA şişman bir herif benim ilerledi- ğimi — görünce durduğu yerden fırlayınca yağ fı- çısı gibi, kendisi- ni oraya atıver- mesin mi? Eğil- meden — herifin kaba etine bir çimdik - attım.. herifin — gözleri evinden fırladı.. can havlilelaman) diye — kalkınca hemen bendimi onun yerine at- atım.. Sonra çar- cunu boyatır, bo- yacıya para ve- rirsin.. mersider.. .| Bizim zamanımız — da her şeyin bir usulü, erkânı var- dı.. mahallemize yeni bir komşu taşınsa, hemen /| haftasına kalmaz - İlgüle güle oturun)a : giderdik.. Eğer bir yabancı olursa akşamı tabla do- “lusu yemek gön- derirdik.. komşu- nun kimi kimse- si taşraya mı gi- ti?(Allah kavuş- tursu ) a, yahut çabuk alafranga bir (pardon!), arkasından bir de ( Mersi) ) dedim.. Herif çimdik attığım yeri kaşıya kaşıya yü- züme baka kaldı.. görenler de gülmekten İtırıldılar.. İşte böyle hanım kızlarım.. (Pardon ) u, (Mersi)yi öğren- dikten sonra hem alafıranga ola- cağım, hem de galiba rahat edeceğim... Şimdikiler alafırangalık diye Beyoğlu ser- berlerine gidip avuç dolusu para veriyor- saçlarını " kıvırtıyorlar. Aptallar,, yarım teneke su ısıt, eğ başını üç sabun sürü ver.. Sonra sıcak bir havlu ile iyice kurula, saçların kendiliğin- den kabarır, kabarır da hep böyle Elektrikle lar... kivir — kivir. olur.. Sonra dünyanın parasını verip tırnak- larını boyatacağına, on — kuü- ruşluk kına alırsın.. Hamam tası- nın içine koyar, , iyice kararsın.. akşamdan on parmağına yüksük kına, istersen avucunun içine de divane kına koyar, tülbentlerle bağlar, yatarsın.. Sabah olunca bezlerini çözer, yıkarsın. Al sana (mankör).. Hem on kuruşla altı ay masraf etmezsin.. Bizim vak- timizde gelinlere bütün kına ko- nurdu.. Hem de bir parça nışadır- la karıştırırsan simsiyah — olur. Şimdikiler alafrangalık diye hep böyle fuzuli masraf ediyorlar 7a- ten nerede bizim vaktimizdeki olur, kendi âdetler.. Nerede eski terbiye?. Selâm vermek için: — Merhaba... Sabah şerifiniz | hayırlar olsun, demek dururken: — Boncur, bonsvar diyorlar.. Merhabanın suyu mu çıktı ayol. A yrılırken de: — Allaha ısmarladık, durur- ken, oruvar, orovarl.. diyorlar. İki arşın basma alıpta parasını verirsin, herif, mersil der. Pabu- sandığımızdan çıkarır, ( uğurlu kademli olsun, gözünüz aydın ! ) diye verirdik. Birisi yeni giydi.. (güle güle gey.. başınızda yahut ayağınızda paralansın! ) derdik. Birisi iltifat etse (A... Estağfurullah... O - sizin nezaketiniz ) derdik.. Birisi bir : birinin oğlu, ya- hut kızı taşradan mı geldi? (Gö- zün aydın) a giderdik.. Evlere şenlik birinin ölüsü mü var? (Ba- şın sağ olsun) a giderdik.. ma- hallemizde lohusa mı var, hemen bir Mahmudiye altınımı olur, bir çift gümüş kupa mı, sedefli nalın mı, basma mı, oyalı yemeni mi götürür iş yaparken — Üstüne gitsek.. (kulay gelsin), birini yemek yer- ken görsek (bereketli olsun, bo- gazola). Biri rüyasınmı anlatsa (bayırdır inşaallah) derdik.. kula- ğımız çınlasa (Selâmün kavlen minrabbilrahim) derdik. Biri ya- nımızda aksırsa (sıhhatler olsun) öksürse (geçmiş olsun) derdik. Bir küçüğümüz elimizi öpse (çok yaşa el öpenlerin çok olsun), Yaya Yürüyenle- rin Emniyette Ol- madıkları Şehir Nevyork — Taymis - gazetesi, idarehanesine müracaat ederek bir sigorta kumpanyasında uğra- dığı muameleden dolayı şikâyet eden bir kariin başından geçen şu bâdiseyi anlatıyar: Kari, iddiasına göre, hayat sigortası yaptırmak üzere sigorta kumpanyasına —müracaat ettiği zaman şirket memurile arasında şu muhavere cereyan etmiştir: — Bisiklete biner misiz? — Hayır! — Motosiklete? — Hayır! — Otomobile? — Hayır! Öyle ise sizi sigorta etmekte mazuruz. Çünki yaya yürüyenler şehrimizde her saniye tehlikeye maruzdur. Amerikada Bir Cereyan Şimal Amerikasının cenuptaki Florida — sahilleri, Avrupanın Nis'i mesabesindedir. Zengin ve eğlence düşkünleri Florida'nın, Miyai şehrine akın eder ve orada, — cennetasâ — bir dekor içinde aklın alabileceği — veya alamıyacağı her türlü zevk ve eğlence dünyasına dalarlar. Gör- | düğünüz resim, Miyami'nin bir eğlence müessesesine aittir. Ör- Banyosu tadaki bir havuzdur. Bu havuz ağzına kadar portakal suyu ile doldurulmuştur. Eğlence ve zevk düşkünü kadınlar işte bu por- takal suyu ile doldurulan havu- zun içinde yüzüp eğlenmekte ve keyif çatmaktadırlar. Portakal suyunda banyo yap- mak, son zamanın — pek revaç gören bir modası imiş/... esvap mi | Habibe Molla Radyoda kandilde, bayramda ziyaretlere | gider; (Allah nice senelere yetiş- tirsin) derdik.. kibar kimselernen konuşurken bendeniz, zatialiniz, demeden yakırdıya başlamazdık.. — ağızımızdan inşaallah, maşaallah —— düşmezdi,.. i İnsan hali desturun fena bir şeyden bahsetsek (yüzünüze gül- ler) derdik.. bir teftih gelse de kalabalık bir yerde (Bööö) etsek arkasından (Estağfurullah) 1 bas- sek (yakırdınızı balnan kestim) | derdik.. Sonra... Hangi iş olursa olsun (Bismillâh) demeden işe başlamazdık.. Şimdikiler neuzubillâh her işe besmelesiz başlıyorlar.. İşte onun için birçok işlerimiz ters gidiyor ya.. Canlarım, — ciğerlerim.. — işte nihayet ben de alafıranga oldum.. hani kendini bilmiyen bazı züp- belerin bir sözü vardır: — Alaturkalık kabalıktır amma rahatlıktır! Derler.. Vallahi, bil- lâhi yalan.. asıl kabalığı — on-. ların alafıran- galik — dedik- — leri münase- bet sizlik ler de arasınlar,. İşte ben de bundan sonra her fındığı kıracağım.. her haltı yiyeceğim arkasından bir ( Pardon ) karbu- nata gibi her şeyi hazmettirir.. Başınızı ağrıttımsa topunuza kos kocaman bir ( Pardon )... Bir İhtilâf İran Hükümeti İngiltereye Bir Nota Verdi Tahran (Hususi) — İngiltere hükümeti son zamanlarda İran denizi — sahillerindeki — müstakil Arap kabilelerini birleştirmek için fevkalâle bir mesai sarfet- mektedir. İran hükümeti bu itti- fakı kendi aleyhine hazırlanmış bir hareket olarak telâkki ettiği için İran Hariciye veziri İngilte- renin Tahran sefirine bir ültima- tom — vermiştir. Sefir ihtilâfın Londrada halli için İran hükü- metinin murahhaslar gönderme- sini istemiştir. Yakında Londraya gidecek olan bir İran heyeti bu ihtilâfı halledecektir. eee — Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Vasfi Raşit Bu kıymettar eserin ikinci cildi çıkmıştır. Bu cilt te birinci cilt gibi yirmi formadan mü- rekkeptir ve fiati daha ucuz- dur; Fser ince kâğıda basıldı- ğından haecmi de küçülmüşlür. Fiati (| 10 ) kuruştur. E :