25 Şubat 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

25 Şubat 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— man parasının kıymetini İktısat Sütunu Yunanistanda İktısadi Ve Mali Buhran İki üç gün evvel Atinadan gelen bir dostumuz anlatıyordu: — Halimize şükredelim, Yuna- nistanın hali bizden beter. Para- sızlık o hale gelmiş ki, bütün iktısadi hayat durmuş gibidir. Filhakika, Cenevreye gitmek üzere yola çıkan Yunan Başvekili M. Venizeles bütün Avrupa ka- pılarını çalmış, para - istemişti. Fakat her tarafta kapıları kapalı buldu. İngiltereden biraz iltifat görür oldu, fakat onun da neti- gesi çıkmadı. O vakit dahilde sıkı tedbirler almıya mecbur ol- dular. Muayyen günlerde üzümlü ekmek yemek, haftada üç gün et satmak gibi bir takım ağır tedbirler aldılar. Yunanistanın sıkıntısı nereden geliyor? Buhranın derecesi nedir? Bu suallerin cevaplarımı bul- mak için aşağıdaki izahatı oku- Bu sene& Yunanistan ihracatı çok düştü. Bir taraftan da Ame- rikada — bulunan Yunanlılardan memlekete para gelmez oldu. Bu- mun üzerine tediye —muvazenesi bozuldu ve döviz farkı ziyade- leşti. Bu farkı izale için hükümet şiddetli mali tedbirler almıya mecbur oldu. Altın esası muha- faza edildi. Fakat drahmi kıy- metinden yüzde on kaybetti. Geçen senenin teşrinisani ayın- danberi döviz ihtiyacı arttı ve hökümet bu sene harice para göndermeği — sureti — kat'iyede mennetmiye mecbur oldu. Fakat bu tedbir de aksi tesir yaptı. İhracat yaptığı memleket- ler derhal krediyi kestiler. Meselâ Almabvya, Yunanistandan — tütün alır, buna mukabil mühim mik- tarda avans verirdi. Bu sene bunu vermedi. Eski taahkütlerden kalan borçları da Yunan parasile ödediler. Avusturya diğer bir çareye müracaat etti. Yunanis- tandan aldığı mallara — mukabil para göndereceğine, Avusturya malı göndermiştir. Bu — suretle aylardanberi — Yunanistana — hiç döviz girmemiş gibidir. Bu vazi- yet mali buhranı arttırmış, Yu- yüzde otuz nisbetinde düşürmüştür. M. Venizelos, bu gidişin Yu- Banistanı — illâsa — sürüklemekte olduğunu görmüş ve bir istikraz akti ile işi halle çalışmıştır. Fa- kat hiçbir. yerden esaslı surette para bulamadığı için, Yunanista- nn dahilde daha şiddetli tedbir- ler almasına intizar — edilebilir. Bu - tedbirlerin — birincisi altın esasını terketmek ve bütün dahili ve harici borçlara karşı birtakım tedbirler almaktır. İzmirde Yarın Heyecanlı Bir Fut- bol Müsabakası Var İzmir 25 (Hususi) — Cuma günü şilt maçlarına devam edi- lecek ve senenin en heyecanlı müsabakası yapılacaklır. Altınor- du ile Karşıyaka Spor takımları arasında yapılacaık olan bu mü- sabaka, spor meraklıları tarafın- dan heyecanla bekleniliyor. Bu müsabakanın galibi şildi kazan- — miş demektir. Alâkadarlar Altın- — ordunun galip geleceği ümidini — izhar ediyorlar. SON POSTA | MEMLEKET HABERLERİ Şarkta Maarif Varlığı Elâzizde Dokuz Mektepte İki Bin Beş Yüz Talebe Ders Görüyor Elâziz, (Hu- birer müessese susi) — Bu mek- olarak düşünül- tubumda — size meli ve çoğaltıl- Elâziz vilâyetinin malıdır. Maarif — hayatı. | Maarif Vekâ- hakkında esaslı leti — buradaki malümat — vere- mektepler — için ceğim: Şehirde hakikaten — iyi altı ilk, bir şehir m.uııllımlcî şeç- yatı, bir - orta miştir,Eski Diya- ve bir de mu- ribekir mmtaka- allim — mektebi sı Maarif Emini vardır. Bü mek- çııîlliııteıg? '::; teplerdeki tüle- N a ÇA S be mevcudu- iki ! olduğu gibi di- bin beş yüzdür. - ger muallimler de Avrupada tahsi- hep yüksek tah- lini — bitirdikten sil görmüş genç- sonra — vilâyeti- krdir. miz Maarif Mü- Elâziz Dördüncü ilkmektep tulebe ve muallimleri Bu gençler, dürlüğüne tayin hayatlarını, yarın- edilen Maarif Müdürü Zeki Bey Elâziz maarifinin feyizli neticeler vermesi için çok çalışmaktadır. Halk, maarife teşvik edi- diği gibi, — muallimlerin de mesleki sahada bilğilerini art- tırmak için her perşembe Mu- allimler — Birliğinde — toplantılar yapılmaktadır. Bu toplantılarda yeni terbiye ve tedris cereyanları etrafında münakaşalı konferans- lar verilmektedir. Sehirde Orta Mektep, Şehir Yatı Mektebi, Muallim Mektebi bu mmntaka için cidden faydalı olmuştur. Orta Mektep muhte- littir. Talebe mevcudu ( 300 ) ka- dardır, İzmirıİe — Bir Cinayet İzmir ( Hususi ) — Burada Mezarlıkbaşında bir kahvede ha- nendelik eden Ester isminde bir kız gece evine gitmekte iken sa- bıkalılardan Artivinli Hasan kız- cağzı bıçakla — arkasından ağır surette yaralamıştır. Mecruh te- davi için Memleket bastanesine yalırılmış, fakat biraz sonra ve- fat etmiştir. Katil tevkif edil- miştir. Rıhtiım Rüşveti Sabık Komi;;r Hakkında Resmi Takibat Başladı İzmir, (Hususi) — Nafia Ve- kâletinden şehrimiz Adliyesine Rıhtım Şirketi meselesi hakkında bir tezkere gelmişlir. Öğrenil- diğine göre vekâlet bu tezkere- de, sabık Rihtim Şirketi Komi- seri Emin Beyin (80) bin lira rüşvet aldığı sabit olduğunu, Adliyece resmen takibata başla- nılmasını bildirmiştir. İzmirde Şeker Derdi İzmir gazetelerinin yazdığına gere şeker ihtikârı orada da tesirini gösltermiş, — fiatlar 60 kuruşa çıkmıştır. Bunala beraber piyasaya yeni şeker çıkarıldığı için fiatların tabii hale düşmesi beklenebilir. | Fakat mektep ihtiyaca kifayet etmemektedir. Şebir Yatı mek- tebi ise on iki Vilâyetin babasız ve anasız yavrularını kucağına almış, onları bir ana şefkatile bağrına basmıştır. Burada tale- belere lüzumlu malümat verildiği gibi elişi derslerine de fevkalâde ehemmiyet verilmektedir. Tale- belerin yaptıkları elişlerini takdir etmemek imkânsızdır. Şu nok- taya bilhassa işaret etmek iste- rim: Umumi malümatla beraber talebelere — muhitin — ihtiyacna göre ameli bilğiler veren Şehir Yatı Mektepleri memleket - için büyük faydalar temin edecek ki mes'ut Türkiyeyi yaratmıya vakfetmişlerdir. Şark vilâyelleri- miz, fedakâr muallimlerin yorul- maksızın — çalışmalarile herhalde yakin bir atide maarif ve bilgi sahasında çok terakki edecek- lerdir. Bunu, bugünkü mesainin bana verdiği inlibaların bir neti- cesi olarak yazıyorum. Halk, mektebin ve maarifin ehemmiyetini ve muallimlerin ça- lışmalarımı çok takdir etmektedir. Şark vilâyetlerine gelecek olan muallimler sıcak bir aguş, çalış- malarını takdir edecek bir halk kütlesi bulacaklardır. SABRI Bahratı;ı Sı-ı- —Y—oîları Cenupta Halk Dilinde Yaşıyan Tarihi Bir Efsane Adana, (Hususi) — Trenimiz, Toprakkaleyi geçer geçmez se- rin bir rüzgâr saçlarımızla oy- namaya, — ruhlarımıza — feraklık vermiye başladı. Az sonra, tren kesik kesik soluyarak “Erzin,, istasyonunda durdu. Saatlardan- beri hasret çektiğimiz deniz, şimdi gözümüzün —önünde, İs- kenderün körfezine doğru ala- bildiğine uzanıyor.. Erzin istasyonunun yüz metre kadar ilcrisinde, cehresinden pek eski olduğu bir bakışta anlaşılan tarihi bir yapı var. Bugün, bir- çok yerleri yıkılmış, taşları sö- kölmüş, olan bu büyük tarihi eser; bitip tükenmiyen gözlerile Şimale ve Cenuba doğru uzayıp giden bir su köprüsüdür.. Ro- malılar zamanına — ait olduğu çok kuvvetle tahmin edilen bu su yolu; tamamen taştan ynr:— mıştır. Yüsekliği üç metre ka- dardır. Bu yapı hakkında bütün bu ciyar hılî:uıııı ağzında söy- lenen bir efsane vardır. Bu hususta memleketin birçok - ihti- arlarile görüşerek fikirlerini sor- âuın. Oulı:: ü::yle diyorlar: — Tarihi (Ayas) şehrinin çok eski zamanlarda hâkimi olan Bahrat'ın gayet güzel bir kızı varmış, Bu kızı iki zengin deli- kanlı almak istiyorlar'.. Hakim Bahrat, Anti Toros, Na N yani Gâvur dağlarının üzerinde bulunan gayet güzel bir suyu Ayas şehrginğ kig“:evvd getirir:e kızını ona vereceğini vadediyor .. Bunun üzerine delikanlılardan birisi; Gâvur dağlarının üzerinde- ki Zorkun yaylasının suyunu | ki bu suya şimdi de Bahrat'ın suyu diyorlar.) Dörtyol üzerinden deniz kenarına kadar künklerle ve kar- şı' taraftaki Ayasa da deniz için- den — tulumlarla getirmek — için uğraşıyor. Diğer bir delikanlı, ayni suyu Erzin üzerinden; dağdan künk- lerle ve ova kısınından da köp- rülerle getirmiye uğraşıyor.. Bu delikanlılar uğraşa dursun; Bah- ratm güzel kızına üçüncü bir genç talip oluyor. Ve bir koca- karıyı, diğer - delikanlıların -telef edilmesine memur ediyor. Kocakarı doğruca, deniz yo- “lile suyu gelirmiye uğraşan deli- kanlının yanma giderek şu uy- durma kara haberi veriyor: Hey bire oğlum, cmekle- rineyazık. Öbü_r delikanlı suyu Ayasa gelirdi. Üç gündür düğü- nü oluyor. Bu acı haberi işiden delikanlı, kendini denize atarak öldürüyor. Kocakarı oradan da beri taraftaki delikanlının yanına gelerek buna da: — Ne diye sun — delikanlı! zahmet - ediyor- Öbür arkadaşın L ARBD ı’ l Se ST G S T BC CON ŞA 4 Şubat 25 Kulağımıza Çalın: nlar Alış Veriş yolunda! Beyoğlu barları sinek avlıyor. Tek tük uğriyan ve birer şişe bira içip giden müşterilere kalsa, bu bârların hepsi kapı- larını kapayıp çıkarlar. Fakat, bereket, arada bir yağlı müşteri düşer: Yer, içer, eğlenir, hem okadar yer, içer, eğlenir ki, mücssesenin birkaç günlük elek- trik, hizmetkâr, şu, bu masra- finı da öder. Beyoğlunda bir bar da gün- lerdenberi — sinek — avluyormuş. Dört gözle beklenen yağ'ı müş- teri nihayet zuhür eder, bir lo- caya ihtişamla kurulur, yanına iki üç kadın çağrır, şam anyala- rı açtırırr. ve — sabaha kadar eğlenir. Fakat. sabahleyin garson he- sabı getirince, müşteri cebinden cüzdan yerine bir kalem çıkarır, pusulanın üstüne imzasını atar ve şöyle der: — Ben mühendisim, meteli- ğim yok, (...) otelinde oturuyo- rum, oraya adam gönderin, hesabı alın. Diyecek yok. Hemen o atele ertesi gün adam — koştururlar, mühendisi bulurlar, kâğıdı. gös- terirler : — Evet, der, — borcumdur, vereceğim. Fakat ne vakit, nerede, nasıl? Orası belli değil. Beş kuruşluk bir kâlemle yüz hiralık eğlenme usulü, Beyoğlunda epey taammüm etmiye başlamış. Para kasalarında, para yerine böyle imzalı pusulalar yığıldığını söylüyorlar. Alış veriş yolunda! Tiyatro Gişesi Önünde Bir tiyatro gişesi önünde şöy- le bir — muhavere ğımıza çalındı; — İçerden mi geliyorsun? vet. — Katabalık mı? — Ne gezer.. On kişi ya var, ya yok... Zavallılar yine ziyanda. — Kim o zavallılar? — Tiyatro heyeti. — Yok camm... İslık çalan- ların sayısı azaldı. Şükretsinler. Adanada Menenjit Adana (Hususi) — Bozanlıda iki, İncirli köyünde bir, şehir dahilinde Kasap Bekir mahalle- sinde bir, Hacı Beyram kuyusun- da bir hastada menenjit hasta- hğı görülerek tedavi a alıne mışlardır. suyu getirdi ve kızı aldı bile, diyor. Bu haberden çok fazla müteessir olan babayiğit, elin- deki demir külenği havaya atıp, altına duruyor, can veriyor. Rivayete bakılırsa bu, Suyolu küprüsünün tükendiği yerde ha- kikaten kan İekelerini — andıran siyahlıklar varmış!.. Bu suretle genç ve güzal kı- zin iki talibi öldüğünden kızı üçüncü delikanlı almak üzere düğünler başlıyor. Fakat ne ça« re ki düğünün son günü, üzüm sepetinden çıkan bir yılan - kını sokarak öldürüyor. Bu malümat — belki doğru, belki de dediğim gibi bir efsane- dir. Fakat efsane de olsa balk bu rivayeli hakika'laştırmış *ve kendine malcimiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: