Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Gözleri mavidir, saçıaı: sarı, Teninden ak değil dağların karı, Yanya ipeğinden yeşil şalvarı, Pembe cepken giyer belden yukarı, Sevdası: Gözde yaş, gönülde sızı; İşte böyle olur Arnavut kizil.. * Davar gütmex için kıra çıkıyor! Dere kenarında çevre yıkıyor! Debre dağlarında martin sıkıyor! Gönül bu hasretten artık bıkiyor; Sevdası: Gözde yaş, gönülde sızı, İşte böyle olur Arnavut kızıl... * Onu ben Yanyada gördüm nasılsa: O gündenberidir kapıldım yasar Dedim ki: “Derdinle ederim - tasa, “Mori! Bana inan, aşkına besal!...,, Sevdası: Gözde yaş, gönülde sızı; İşte böyle olur Arnavut kızı!... NE BUYURULUR? Erkek — Beni seviyor mu- sunuz? Kadın — Siz kendinizi pır- lanta yüzük, yahut kürklü man- to mu sandınız? Tatlı Rüyalar Epeydir biribirlerini — görmi- yen iki arkadaş kahvede buluş- tular. : Biri anlattı: — Dün gece rüyamda kay- panamı gördüm, seyahate çık- mişti. Öteki hayret içinde yerinden sıçradı: — Hayrola, birader, evlendin mi sen? Kaynanan mı var? — Hayır, evlenmedim, kayna- nam da yok ama rüya hoşuma gitti! Kurban Bayramı Tatili Feridun, dairede müdürün ya- nına çıktı: — Efendim, dedi, yakında evleniyorum, bana dört gün tatil verir inisiniz? Müdür düşündü: — Yakında Kırban bayramı tatili var, oudan islifade etsenize? — Efendim, kurban bayramı tatilini fena geçirmek istemiyo- rumda ondan! Çayla Beraber Faik meteliksizdi. İki günden- beri de ağzına bir lokma birşey koymamıştı. Bir ahbabına rastla- mak için sokak sokak dolaşıyor- du. Henüz akşam yemeği vakti de gelmemişti. Beyoğlunda eski bir mektep arkadaşile karşılaştı ve sordu: — Nereye? — Şurada, bu birahanede filân oturmak istiyorum. Faik bir daha sordu: — Kafayı çekecek misin? — Hayır, çay içeceğimi. Sen- de gel istersen. Bir lokantaya girdiler. Faikin arkadaşı garsona emir verdi: — İki çay. Garsona — Faikin sordu: — Çayın yanında birşey ister- misiniz ? — Eh, bir gevrek getir. Garson Faika da sordu: — Siz ? — Eh, dedi, bir hindi olması getir ! Kırılan Tabak Hâkim sordu: Zevcenizin başında büyük bir kayık tabağı — kırmışsınız, ne dersiniz? — Efendim, hiç istemerdim, kaza oldu. Çünki o tabak antika idi, çok severdim. Bilârdo * Başında Salih Bey kahvede bilârdo oynuyordu. Kendinden okadar geçmişti ki, saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Hemen doğruldu ve bağırdı: — Saat kaç, garson? — Ön ikiyi beş geçiyor efen- dim. | — Ne diyorsun yahu? Gece yarısı olmuş ha?.. Beni karım arkadaşına 1 öğle yemeğine bekliyor! '! ıı FENA DEĞİL — Karımın bütün siyah elbi- selerini bozuyorum, kendi üstüme yaptırıyorum. — Daha neler! — Tabii... Ben avukatım: | Mahkemede giymek için! 'Beyefendi , Hasta Yeni evliler, başbaşa verdiler, sevişmiye, biribirlerine aşk ilân etmiye başladılar. O sırada hizmetçi içeri girdi: — Beyefendi, doktor geldi, dedi. Beyefendi kızdi: — Eh... Dedi, insanı hiç ra- hat bırakmazlar, doktorun da şimdi sırası mı? Ve öfke ile emir verdi: — Git söyle, beyefendi hasta kimseyi kabul etmiyor. Bilseniz ne sevinir on * Onu bir kere takımak * * T eleon Numarası Biri telefon ediyordu: — Allo... Matmazel... İki do- kuz altı ilâhara.. Numaranm hepsi aklım da değil, siz bulu- verin | BU DA BİR MANTIK | | Erkek — Nedir bu, hergüıı jimnastik... Ecdadımız spor yapı- yorlar mıydı? Kadın — Onun için hiçbiri hayatta değil yal Bu altından halkayı parmağına takınca! Bir kadın evli midir, değil midir anlarız, İlk defa görüşürken, ellerine bakıncal Dümdüzdür dış tarafı, içi de kazılıdır; İzdivaç edenlerin isimleri ne ise, Tarihile beraber, orada yazılıdır! Balayından sonra da olursa güzel günler, Parmağında hem erkek, hem kadın tutar onul Karakedi geçerse aralarından eğer, İkisi de çıkarıp, hiddetle atar onu! Daima kalıyorlar delikanlılar bekâr, Daima eksiliyor düğünler aydan aya! Kuyumcular bu yüzden ediyorlar fazla - kâr: Nişan balkalarını veriyorlar kirayal!... ekuinde bir kız, arzu olur herkese, Mumaileyh DELİLER EVLENMİYECEKLER? — Sizin için çıldırıyorum. — Evet, — evlenmemek için yemekten Sonra Banyo Hizmetçi, hanımefendiye de- di ki: — Aman, hanımefendiciğim, yemek üstüne banyoya girilmez. — Sus, sen karışma, yemekte yalnız balık yedim, suya girmekte zarar yok. e Beş Lira Ödünç Önüne gelenden, tanıdığı ve tanımadığı herkesten para istiyen bir serseri vardı. Kılığı kıyafeti yerinde, zarif bir insan olan bu delikanlı, bir gün zenginlerimiz- den birinin yolunu kesti: — AÂzizim, dedi, beş liran varsa bana verir misin? İki üç gün sonra sana iade ederim. — Maalmemnuniye, fakat ne- reye iade edeceksiniz? Adresimi biliyor musunuz? — Hayır, fakat telefon kata- loğunda bulurum. — Peki amma, ismimi biliyor musunuz? Serseri şaşırdı. Borç istediği adamın ismini de bilmiyordu. Zengin dedi ki: — Sizi zahmete sokmak iste- mem, Bu parayı aldıktan sonra bana iade etmek için yorulaca!t:- sınız, ismimi ve adresimi araya- caksmız, uzun iş... Ve metelik vermeden savuştu. Â