20 Kasım 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

20 Kasım 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pabilecekseniz, hemen aşağı inip, Mec- lise durumu ve sebepleri anlatır, isti- famı veririm" dedi. Bu sözler üzerine iki liderdik önleri- ne bakıp susmakla iktifa ettiler. Bundan sonra, Ordu aleyhinde yapı- lan sözlü ve yazılı yayınlara ve sorumlu ların tecziyesi meselesine geçildi. 8u- nay mektubunda bunların isimlerinden bahsetmiyordu ama hemen herkes bir Ali Bozdoğanoğlunun, bir Kadri Ero ganın, bir Süleyman ünlünün veya bir Gökhan Evliyaoğlunun AP kongrele- rinde neler söylediklerinden ha- berdardı. o Toplantıda bunlar bir bir dile getirildiğinde AP Genel Başkan Vekili Saadettin Bilgiç söz ala- rak, elmalarla armutları birbirine ka- rıştıran bir konuşma yaptı. Bilgiç AP nin rejimin temeli ile ilgili meselelere çözüm yolu aranmasında diğer parti- lerle elele vererek çalışmaya hasar ol- duğunu; ancak, bu toplantıda bazı â- di polis vakalarının konuşulduğunu; zira devletin, her zaman için polisi, sav cısı ve hâkimi ile bu tip olayları hal- ledebileceğini, eğer bu yapılamıyorsa suçun hükümetin e aranma- sı gerektiğini söyledi ve N unlar rejimin temeli ile il gili ESER değildir" d AP Genel Başkan Vekilinin bu, her- şeyi hafife alan konuşması, salonda bulunanları son derece şaşırtmıştı. Bil- giç üstelik millet zaten AP li olduğu için kendilerinin tahrikat yapmaya muhtaç olmadıkları incisini yumurtla- dı. AP eğilimli bir gazetede "Kardeş kânına susamış uğursuz baykuşlar" diye manşet atılıyor, bir yüksek rütbe- li generalden "Anadolu Oo Beylerbeyi" denilerek bahsediliyor. Parlâmentoda yapılan AP toplantılarında, içinde bel- ki mikrofon vardır mülahazasıyla, ho parlörlere ceketler sarıldıktan sonra, oraklı kazmalı katliâmlardan söz edi- liyor ve bütün bunlar Bilgiç tarafın- dan, "rejimin temelini ilgilendirmeyen, âdi polis vakaları" olarak kabul edili- yordu! Hem kel, hem fodul Bilgiçin konuşması üzerine söz alan İnönü, AP Genel Başkan Vekiline gusoruyu sordu: “ ki, ya bu suçlar dokunulmaz- lığı olan milletvekili ve senatörler ta- rafından işleniyorsa, o zaman biz ne yapalım?" Saadettin Bilgiç, yeryüzündeki bü- tün küçük dağları kendisinin yaratmış olduğu inancı içinde, yukarıdan bir ce- vap verdi: "— Kongrelerde yapılmakta olan ko- nuşmaları özel olarak takip ettiriyo- rum. Suçları sabit olursa, kendilerini parti bünyesinde cezalandırırız." AKİS, 20 KASIM 1964 Kulağa Küpe Jşaret düdüğü Bizim, kendi akıllarına göre havayı uygun bulunca azan, azınca o hava değiştiği için hemen sinen meşhur kriptolardan biri- nin şimdi, azgınlık halindedir— ler- yazısının hüküm kısmı: u ge rçeği anlayıp (o -Batıda Amerikanın iyi niyet elçisi diye gönderdiği Bay Kırk Douglasa "Go Home!" çeken uyanık türk gençlerine teşekkür ederiz" gençler uyanık (o değil, Bay Kriptoya asil bizden, koca- vi man bir teşekkür! İşte bu cevapla Bilgiç, kendisinin yı- kım fermanım imzalamış oldu. Zira, söz konusu ettiği "parti bünyesinde tec ziye" nihayet bir disiplin meselesidir. Oysa bu disipline (Ouymıyan, Bilgiçin bizzat kendisidir. Nitekim Bilgiç, İnönünün: "— Sizin hakkınızda da 1962 yılında hazırlanmış bir dosya mevcut. Böyle İnönü ve Satır I ve 2 numaralar YURTTA OLUP BİTENLER olunca, kendi kendinizi mi özel olarak takip ettireceksiniz?" sorusuna vere- cek cevap a sadece: "— O zamandan beri bu dosya neden mi getirilmedi?” demekle iktifa Op Genel Başkan Vekilinin bu ce- vabı konuyu bir başka yöne çevirdi. Dosyaların zamanında Parlâmentoya gönderilmediği iddiasiyle başlıyan ya- kınmalar, giderek, Adalet Bakanlığının çatısı üzerinde çakan şimşekler halini aldı. Bilgiç, kongrelerde tutulan za- bıtların doğru almadığını ileri süre- rek:" "— Birkaç kişinin "imzası ile tutulan zabıtlar, bir milletvekilinin dokunul- mazlığının kaldırılması 'için yeter de- lil değildir" dedi. Bunun üzerine Ekrem Alican, Cum- raiıdan, kongrelerde yapılan konuşma- ların ne şekilde tesbit edildiğini, ban- da alınıp alınmadığım sordu. Adalet Bakanının: "— Ne yapayım? Bu konu için ayrı- lan tahsisat az, teyp (oalamıyorum." şeklinde verdiği ocevap ise, kendisine eğ şimşekleri büsbütün şiddet- lendir Ba Milli Koalisyon yandaşlarının a- rayıp da bulamadıkları bir ocevaptı. Çumralının beceriksizliği ile aralanan kapıdan. Hükümet müthiş bir yaylım tersizliklerinden söz çumralı- ya, bir fondan diğer fona aktarma ya- parak birkaç teyp. almanın pek Zor bir iş olmadığı hatırlatıldı. Artık Sunay'ın mektubu unutulmuş, toplantı, ikine, ko- alisyona takaddüm eden günlerde ya- pılan görüşmelere benzer bir havaya girmişti.. Herkes, kendine göre Hükü- meti tenkid edecek bir taraf buluyor- du. Uyan sunam uyan!. a7 bu havadan kurtaran çe. e Başbakan İnönü oldu. İnönü e- tini sert bir şekilde masaya vurarak: "— Lâtife edilmiyor arkadaşlar, dur rum vahimdir!" dedi Bundan sonra tekrar alınması ge- reken tedbirlere geçildi Kimisi kanun- ların bir an önce Parlâmentodan çık- ması gerektiğini ileri sürdü, kimisi. Si- yasi Partiler Kanunundan söz etti. ki- misi konuşmalarında suç unsuru olan politikacıların dokunulmazlıklarının derhal kaldırılması gerektiğinden bah setti. Böylece dakikalar birbirini kova- O gün öğleden sonra, Mecliste üze- rinde en çok konuşulan konu Sunayın mektubu ve sabahki toplantı oldu. AP koridoru Parlâmento binasının diğer 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: