15 Ocak 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

15 Ocak 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Batılılar Hareketten bereket doğar Sovyet. Başbakanı oKesiginin son'un davetini kabul ederek ii ilkbaharında Londraya gideceği açık- lanır açıklanmaz, bütün dünyanın dik kati bir kere dara Batı - Doğu ilişki- lerine çevrildi. Acaba sovyet ve ingiliz başbakanları arasında yapılacak gö- rüşme bu ilişkilerde bir iyileşmeye yol açabilecek miydi? Bu haftanın başın- da, dış politika yorumcularının çoğu bu sorunun cevabını araştırdı. Hepsi- nin birleştiği nokta, Wilson'un bir Ba- tı-Doğu yakınlaşmasını sağlayacak en yeterli devlet adamı olduğuydu. Eğer Kosigin de Wilson kadar anlayış ve iyiniyetle davranırsa, o milletlerarası alanda bir ferahlama beklemek yanlış sayılamazdı. Yorumcuların hepsi başka bir nok ta üzerinde daha birleşiyordu: Eğer Wilson bu görüşmeden önce bütün ba- tılı devletlerin nabzını yoklar, onlarla iyi - kötü bir görüş birliğine varabilir- se, elbette Kosiginin karşısına daha kuvvetli çıkardı. Fakat bu görüş birli- gine varmak kolay mıydı? Buna "evet" diyebilecek bir tek yorumcu bile çık- madı. Gerçekten, İngiliz Başbakanı Wil- son'u önümüzdeki günlerde bekleyen en önemli mesele, batılılar arasında bir ahenk sağlayabilmektir. Yeni yılın İlk üç ayı, batılı başkentler arasında hararetli bir gidiş - gelişle geçecektir. Bu gidiş-gelişlerin hepsinde tartışı- lacak önemli konuların başında, ku- rulması düşünülen ortak vurucu kuv- vet gelmektedir. Onun peşinde de Al- manyanm birleştirilmesi omeselesi ve silahsızlanma konuları vardır. İhtiyar kurtla şişko Batılı devlet adamları arasındaki bu- luşmaların birincisi, bu ayın üçüncü haftasında (Pariste (yapılacak Er- hard-De Gaulle görüşmesi olacaktır. Bu görüşmede en çok üzerinde duru- lacak konu, fransız - alman ilişkileri- dir. Batı Almanya idarecileri hem Birleşik Amerikanın izinde gidip, hem de Fransa ile yakın bağlar kurmanın mümkün olmadığını artık anlamış ol- salar gerektir. Nitekim Erhard, Or- tak Pazar içindeki tahıl fiyatları ko- nusundaki uzlaşıcı tutumuyla ve çok taraflı vurucu kuvvet projesinde olay- AKİS, 15 OCAK 1965 ları zorlamaktan kaçınmasıyla, De Gaulle'e yeniden yaklaşmak istediğini göstermiş bulunuyor. Fakat buna kar- şılık da De Gaulle'den Almanyanın birleştirilmesi konusunda yardım bek lemektedir. Bilindiği gibi, bu yıl Batı oAlmanyada seçim o yapıla- caktır ve El-hard, seçmenlere bu konuda birşeyler yapar görünmek Zo- rundadır. Aksi halde, zaman Sosyal Demokratların lehine işleyecektir. Fakat De Gaulle, hiç değilse şim- dilik, Almanyanın birleştirilmesi me- selesini kurcalamak niyetinde görün- memektedir. Fransız Devlet Başkanı, birleşmiş bir Almanyanın Fransaya bağlı kalmayacağını anlayacak kadar akıllı bir ihtiyardır, öteyandan, Şan- sölye Erhard'ın Parlsten döner dön- mez Bonn'da ağırlayacağı İngiliz Baş- bakanı Harold Wilson da alman ida- recilerine bu konuda fazla yardımcı o- lamıyacaktır. Wilson Almanyanın ta- rafsız ve silâhsız bir devlet çerçevesi içinde birleştirilmesine taraftardır. Bu isteğin Bonn'da hiç rağbet görmeyece- ğini söylemek için falcı olmağa lüzum yoktur. Genel silâhsızlanmaya doğru Bonn, Başbakan Wilson için uzun bir yolculuğun ilk durağı olacaktır. İn- giliz Başbakanı Şubatta Washington'a gidip Başkan Johnson'la görüşecek, Martta Roma ve Paris| ziyaret edecek Kosigin Ne diyecek? tir. Nisan sonu veya Mayıs başında Kosigini Londrada ağırlayacak olan Wilson'un ondan sonra da Moskovaya gitmesi beklenmektedir. Başbakan Wilson'un yapacağı bü- tün görüşmelerde Batı-Doğu ilişkile- riyle silâhsızlanma meselesinin büyü bir yer tutacağı anlaşılıyor. Gerçekten Wilson, daha muhalefette bulunduğu yıllarda bile, Doğu Avrupa ülkeleriyle, özellikle Sovyetler Birliğiyle iyi bağın- tılar kurmak taraflısıydı. Macmillan 1959 yılmda Moskovaya giderek Do- ğu ile Batı arasındaki buzların çözül- mesine büyük bir yardımda bulunmuş- tu. Wilson, Macmillan tarafından açı- lan yolda daha hızlı yürümek isteğin- dedir. Wilsona göre Doğu ile Batı arasın- daki buzların çözülmesi için herşeyden önce genel ve kesin silâhsızlanmanın sağlanması gereklidir. Bunun için bir- de plân hazırlamıştır. İyi haber alan kaynaklara bakılırsa, bu plân üç önem li noktaya göre hazırlanmıştır. Birin- ci nokta, 1958 Moskova andlaşmast- nın, yeni bilimsel gelişmelerin ışığın- da, içine yeraltı denemelerini de ala- cak biçimde genişletilmesidir. Bilindiği gibi, yıllarca süren görüşmelere rağ- men Sovyetler Birliği ve ilgili batılı ül kelerin gizli yeraltı patlamalarını önle mek için yerinde kurulacak denetleme postalarının sayısında anlaşamamaları, Moskovada içine bütün denemeleri a- lan genel bir anlaşmanın yapılmasını önlemişti. Oysa şimdi, bu patlamaları böyle bir denetleme olmaksızın uzak- tan tespit edecek bilimsel yollar ge- liştirilmiştir. Wilson'un silâhsızlanma ( plânının ikinci noktası, nükleer silâhların ya- yılmasını durduracak bir anlaşmanın imzalanmasıdır. Bu konuda çıkacak en büyük güçlük, Komünist Çinin du- rumudur. Gerçi şimdi Birleşik Ameri- kada da Komünist Çinle bu konuda; bir anlaşma masası başına oturmak eğilimi belirmeye (o başlamıştır oama Johnson idaresinden, hiç değilse şim- dilik, böyle birşeye oyanaşması bek- lenmemektedir. Washington'daki ida- reciler, bunun Komünist Çinin varlı- gını tanımak anlamına gelmesinden korkmaktadırlar. Wilson planındaki oüçüncü nokta da, genel ve kesin silâhsızlanmaya gi- decek üç safhada geliştirilecek (genel ve kesin bir silâhsızlanmadır. Bunun için de, zaman kaybetmeden, silahsız- 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: