January 15, 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

January 15, 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Haberler Konser Salonunda haftada üç sen- fonik konser verilmekle yine bir rekor kırıldı. Haftanın ikinci konseri, amerikalı - bir zamanların "hârika ço cuk" u - Julius Katchen'in katılma- sıyla Cuma akşamı verildi. Orkestra- yı, topluluğun emektar kemancıların- dan ve bir zamanların "Radyo Salon Orkestrası" şefi Sedat Ediz yönetiyor- du. Ediz orkestranın konçertmaysteri ve faal üyelerinden olmakla beraber, sanatına olan ilgisinin güdüsüyle 1958 yılında Almanyaya giderek Prof. Les- sing ve Einchorn'un yanında orkestra yöneticiliği dersleri de almıştır. o Ayrı- ca Karajan, Leinsdorf ve Matacic gibi yönetici otoriteler yanında da çalışan Ediz yurda döndüğündenberi ara sıra Ankara ve İstanbul orkestralarını yö- netmeye fırsat bulmuştur. Konserde Mendelssohn'un "Bir Yaz Gecesi Rü- yası" uvertürü, Beethoven'in Beşinci piyano konçertosu ile Brahms'ın İkin- ci senfonisi çalındı. Tam anlamıyla profesyonel ve pişkin bir piyanistle a- matör sayılabilecek okadar az yönet- miş, ama hevesli bir şefi aynı sahne- de karşılaştırmak herhalde Edizin le- hine olmadı. Brahms'ta sonuç ilk bö- lüme oranla daha iyi olmakla beraber, orkestra yönetmenin herşeyden önce bir mümarese ve istidat meselesi ol- duğu bir kere daha ortaya çıktı. Se- dat Ediz, gerçekten başarılı bir kon- çertmayster ve kaliteli bir kemancı olarak kalmayı tercih ederse odoğru yapmış olur. BEKLENEN KİTAP Dr. Hüseyin ATAY. İbrahim ATAY ve Mustafa ATAY'ın ha zırladıkları ARAPÇA-TÜRKÇE BÜYÜK LÜGAT çıktı. Fiyatı : 17,5 liradır. Adres: e in Hacı Bayram Cad. 13 KARA P.K. 7 Anafartalar (AKİS — 43) AKİS, 15 OCAK 1965 konser dinledim Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Yöneten: Prof. G. E. ,Lessing. Konseri verenler: Solocu: Suna Kan (keman). Konserin yeri: oAnkara Konser Salonu, 5 Ocak 1965 Salı, Saat 2030 da. Program: İzlenimci bir bestecinin çok tanınan bir küçük eseriyle çağ- daş bir bestecinin Türkiyede ilk defa çalınan bir konçertosu ve bir roman- tiğin, çalına çalına ezberlenen bir senfonisi yer alıyordu: 1) M. Ravel: "Al- borado del Gracioso", 2) B. Bartok: Keman konçertosu, 3) P.1. Çaykovski: Altıncı senfoni. Günü: Konserin Özellikleri: Genç kuşaktan ve memleketin en önde gelen sa- natçılarından birinin solocu olarak katılması bir yana, programda şimdi- yedek Türkiyede hiç çalınmamış iki besteyi programda görenler konsere karşı büyük bir ilgi duydular. Aslında Suna Kanı dinlemek öteki hârika çocukları dinlemek kadar zor değildir. Genç ve dinamik sanatçı, batı sanat müziğinin yurtta tanınması ve yayılması için gereken çabaya fazlasıyla katılmakta ve bunu sadece bir amaç bilerek yapmaktadır. İşte bu sayede meselâ yurdun en ücra köşelerinden Hakkâride veya Vanda onun kemanını dinlemiş olanlar çoktur. İzlenimci ekol den buyana yetişkin bestecilere eğilimi daha fazla olarak bilinen Suna Kan bu defa da Bartok'un konçertosunu dinleyicilere tanıttı. Böyle parçalar bir, zamanlar ancak plâktan dinlenebilirdi, çünkü devlet radyosunda bile plâğı bulunmaz, bulunsa da önem verilip çalınmazdı. Son yıllarda Cumhurbaş- kanlığı Orkestrasının o-şef Lessing'in de büyük payı bulunan- o kalkınma hamlesi artık bu gibi parçaların normal konser programlarına girip din- lenilmesine imkân sağladı. Bu, müzikseverler için büyük bir nimettir. Ger- çekten, ileri batı sanat merkezlerinde bile çağdaş bestecilerin eserleri- ne pek sık yer verilememektedir. Bu biraz da dinleyici kütlesinin yetişmesi- ne ve kulak alışkanlığına bağlı birşeydir. Beğendiklerim: Bartok'un keman konçertosu zor anlaşılan, çalınmasın da büyük bir tekniğe ihtiyaç gösteren ve yorumu adamakıllı güç olan bir beste! Bu handikaplara rağmen Suna Kan, teknik ve sanat yönünden ya- nilmesi gereken zorlukları aşmasını bildi. Bunun kolay olmadığını kabul et- mek gerek. Nitekim Suna Kan, hiçbir pasajı diğerine benzemeyen konçer- toyu ezberine alıp o yönde kendisini zorlamaktansa, teknik ve ifade yönü- ne önem vermeyi ve ortaya herşeyden önce "güzel bir müzik" çıkarmayı bil- mişti. Bartok, konçertosuna gayet özel bir eşlik partisi yazmış. Hemen he- men, solo çalmak kadar yorumu güç, virtüozite isteyen bir orkestra müziği! Zaman zaman romans karakteri gösteren ikinci bölüm ile birçok vurgulu sazların kaynaştığı üçüncü bölüm özellikle şeften çok şeyler istiyordu. Ma- mafih Lessing, konçertonun, en az Suna Kan kadar, hakkını vermesini bildi... Beğenmediğim: Çaykovskinin beşeri bütün hisleri sömürerek ün kazan- mayı başaran Altıncı. -Pathetigue- senfonisi Ankara konser programlarında sık sık yer alır, dinleyiciye şirin görünmek isteyen yöneticiler bundan fay- dalanırlar Ama bilmem, Lessing'in buna ihtiyacı var mıydı? Ravel'in Al- borado'su da Bartok ayarında bir başarı kazanmadı: vurgulu sazlarda be- raberlik yoktu, çalış da biraz sertti, akorlarda Ravel'e has renklilik sağla- namadı. Salonda yine olağanüstü günlere has bir kalabalık vardı. Ben ikiyüz kişi tahmin ettim ama, belki de fazlaydı. Bir meraklı grupu da ayakta din- ledi. Sonuç: Zengin ve sürükleyici bir konserdi. Her sınıf dinleyiciyi m Yöneten ve solocu için de büyük şeref sağlayan bir sanat şöleniy. Danival ERİÇ 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: