26 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

26 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RA D I.R.I. Yurt dışı yayınlar Türkiye (ORadyolarının bugüne ka- dar en çok ihmal edilmiş olan ta- rafı, yurt dışı yayınlarıdır. Yurt dışı yayınları memleketin içinden izlene- mediği için gerek eski Radyo teşkilâ- tının, gerekse yeni TRT'nin önem ver mediği bir servis haline gelmiştir. Ankaradan yapılan, yurt dışı radyo yayınlarının amacı şöyle özetlenebilir: Türkiyenin siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda kaydettiği gelişme- leri, dış siyasetimizin ana hatlarını yurt dışındaki dinleyicilere 16 dilden Y O anlatmak ve onların ilgisini çekecek programlar hazırlamak... Bu sebepten Türkiye Radyolarının yurt dışı yayın- larının herşeyden önce güvenilir bir- haber kaynağı görevini yerine getir- mesi gerekir. Nitekim İkinci oDünya Savaşı sırasında BBC'den sonra An- kara Radyosunun kısa dalgadan yurt dışına verliği haberler oAvrupada il- giyle izlenmiştir. Doğru ve güvenilir haber yaymaktan başka, bu yayınlann bir görevi de, Türkiyenin milli siya- seti hakkında çıkabilecek yalan yan- lış haberleri hükümsüz kılmak ve milli siyasetimizi inandırıcı bir şekilde a- çıklamaktir. Ayrıca ekonomik, ticari, kültürel ve özellikle son yıllarda tu- ristik ilişkilerimizi sağlam Oo temeller üzerine kurmak için yabancı memle- ketlere bu konularda bol bilgi ve haber dağıtmak da Türkiye (o Radyolarının yurt. dışı yayınlarının başlıca görev- leri arasında bulunmaktadır. Yukarda açıklanan bu görev liste- sine yine son yıllarda bir yenisi daha eklenmiştir. | Yurt dışında (o bulunan türk vatandaşlara kendi dillerinde ya- pılan yayınlarla onların memleketle- riyle olan ilişkilerinin devamını sağ- lamak ve anavatandan onları ilgilen- diren haberler vermek, yurt dışı ya- yınlarının zaten bir başka görevidir. Fakat geçen yıllar içinde türk işçiler rinin Avrupada çeşitli memleketlerde görev almaları, yurt dışı yayınlarının önemini ve bu son görevinin ağırlığını İster istemez verdiğim cevabıma, ister istemez verdiği- niz cevabınızı "Radyoları radyoculuk bakımından eleştirmeğe devam edeceğim" diye bitiriyorsunuz. Teşek- kür ederiz. Çünki ciddi, seviyeli ,aydınlatıcı ve komp- lekssiz tenkitlere muhtacız, hasretiz ve bekliyoruz. o Bu cümlenizden bir önceki cümlenizde ise "Hiç de hoş ol- mayan bir polemik havasına ogirmeğe niyetli değilim" demişsiniz. Nihayet bunu da anlamış ve bir karara bağ- lamış olmanıza sahiden memnun oldum. Size yakışmı- yordu o karanlık, mesnetsiz tenkitler, ithamlar, isnatlar.. Şimdi gelelim son yazınıza. Diyorsunuz ki: "T. Ö, nün tekzibinde -tekzib değildi cevaptı ya, neyse- her iki yazımda da belirttiğim noktaları çürütmesi veya hiç ol- mazsa onlara cevab vermesi gerekmez miydi?" "İşi baş- ka yönlere çevirecek yerde isnat itham ve iftiraları her şeyden önce (cevaplandırması ogerekmez miydi?" Affe- dersiniz ama bu ne biçim mantıktır? Bakınız B. Öngö- ren, kanunen de ahlaken de iddiasını isbata mecbur olan müddeidir. Türkçesi sizsiniz. Nitekim sizi geçen ceva- bımda "itham. isnat ve iftiralarınızı" o isbata davet et- mistim. Hatta teşvik için "sizi böyle bir hesaplanmadan kaçmıyacak kadar yürekli addettiğimi de” belirtmiştim. Siz hiçbir iddianızı isbata yanaşmamışsınız. Yeni ve yan- lış hikâyeler anlatıyorsunuz. Kem söz. kalp para sahi- binindir deyip geçmiyeceğim. Kaçak görüşmenize imkân vermiyeceğim: Oo Mindere buyrun! o Sizi bir kere daha 19 Şubat 1965 tarihli Akis'te çıkan yazınızdaki oObütün itham, isnat ve iftiralarınızı isbata davet ediyorum. Önemli sıfatını kendiniz için değil de benim için kullandığınızı ileri, sürüp sonra da şu şaheser cümleyi 30 B.M.T.O.'e ortaya atıyorsunuz: "Demek ki karşı tarafta (yani ben- de) beni (yani sizi) önemli görme korkusu ve endişesi bu kadar derin!" Bu söze. tabiri obağışlayın, kargalar bile güler. Psikiatride buna lapsus derler. Sizi önemse- mek neden korku ve endişe uyandırsın? Üstelik sizi önemsememek için de fazla bir sebeb yok. İşte bakın, bunca işim arasında yazılarınızı (ookuyup cevaplıyorum. Sizi önemsiyorum kısacası, korkmayın ve sükünet bulun. Dediğiniz gibi merkeziyetçiliğe itiraz eden ve şimdi, de bir TRT elemanı olarak uygulayanlardan biri de be- nim. Merkeziyetçilik anlayışının eskiden de karşısınday- dım, şimdi de. Rüzgâr horozu gibi esen yele ve değişen durumlara töre çark etmiş değilim. Ama ben devlet me- muruyum B. Öngören, sorumsuz bir turist, kronik bir eleştirmeci değilim ki. Çalıştığım kurum ne benim oyun alanım, ne de oyuncak dolabım. Mevzuatın emrettiği sistemi-ki bir deneme süresi içindeyiz- uygulamakla gö- revliyim. Yetkili organlar bu sistemi o gerekli görürlerse değiştirirler, geliştirirler. Bunun nasıl yapılacağını tar- tışacağım kimse de her halde siz değilsiniz. Yönetmeliğe ve Yönettin Kurulu kararlarına göre düzenlenmiş olan program plânının sorumluluğunu, sırf siz öyle istiyor- sunuz diye, tek başıma yüklenmem ucuz bir kahraman- ık ve kendimi çok önemsemek olur. Size de halisane tavsiye ederim, mat etmiş görünmek veya ağır sorum- luluklar takıyormuş intibaıı vermek gayretiyle, basit ve aşikâr gerçekleri yozlaştırmayınız. Nitekim merkezi- yetçiliği savunan siz, TRT'den ayrılır ayrılmaz bu sis- temin aleyhinde yazmaya başladınız. Son yazınızda te- vile kaçıyorsunuz. Bu da bir gelişmedir. AKİS, 26 MART 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: