26 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

26 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Amerika Gaflet Yolunda Kıbrıs Meselesi, bir defa daha, hatalı bir teşhis dolayı - ıyla alevlenmiş bulunuyor. Türkiyedeki iktidar de- Bişikliği karşı tarafa, artık Ankarada Amerikanın arzu- larına ve işaretlerine daha fazla uyacak bir Hükümetin bulun nduğu inancını ı vermiştir. Amerikanın ise patırtısız konjonktür içinde rumların yeni bir zorlama teşebbüsü- ne geçmiş olmalarının yadırganacak hiç bir tarafı yok- tur. Kaldı ki Rumlar Ankaradaki yeni İktidarın, eski İk- tidar tarafından sağlanmış ve kendi oyunlarını altüst etmiş "Moskova kozu"nu gereği gibi kullanamayacağın- a emin olarak yola çıkmışlardır ki İktidarın yeni İktidara Kıbrıs İşini son derece elverişli şartlar içinde bıraktığını oOinkâr etmek imkânı yoktur. Nitekim bunu Başbakan Suat Hayrı Ürgüplü en açık şekilde belirtmiştir. Ürgüplü, Kıbrıs İşinin sarpa sar- maya başladığı bir sırada vukua gelmiş olan Zonguldak Hadiseleri dolayısıyla işçiyi teskin etmek isterken Kıbrıs Meselesinin vehametinden bahsetmiş, böyle bir anda me- sele çıkarmanın vatanpeıverlikle güç bağdaşacağını bil- dirmiştir. Hiç bir söz yeni İktidarın Kıbrıs İşini eski İkti- dardan iyi durumda devraldığını bundan güzel gözler önü- ne seremez. Elbette ki bir Zonguldak Hadisesi güç durum - da bir Kıbrıs Meselesini vatanperverlikle bağdaştıramazsa güç durumda bir Kıbrıs Meselesi bir hükümet düşürme işi- ni vatanperverlikte hiç bağdaştıramaz. Zaten Koalisyon ortaklarına ve onların ağa babalarına memleketin İsmet Paşasız da idare edilebileceğinin gösterilmesi zamanının geldiği fikrini biraz da Kıbrıs Meselesinin aldığı müsbet yön telkin etmiştir. Ancak,başka bir gerçek, bu müsbet yönün meharetli bir dengeyle muhafaza edilebileceğidir. Sovyetlerle dost- luk, bir çok kimsenin sandığı gibi Amerikaya karşı vazi- yet almak değildir." Amerikayla dostluk da, Sovyetlerle tutuşmak mânasına gelmez. Türkiye için milli menfaat, iki kuwvetli- devletin arasında haysiyetli, dostane, imkân- ları bazen o zen bu yan tarafından sağlanan bir Nâsır tarzı bir şantaj politikasına iltifat etmemiştir. Am Türkiyeyi, üzerinde kolaylıkla baskı yapılabilecek destek siz ve tek kartlı bir memleket zannetmek de basiret değil dir. 1940'ların Rusyası bunun tecrübesini yapmıştır. 1964 lerin Amerikası aynı denemeden geçmiştir. Türkiyenin ikinci Dünya Harbi gibi bir felâketin içinden de burnu kanamadan geçmiş olması böyle meharet'i bir tutumun neticesi olmuştur. Ankaradaki yeni İktidarın dışarıya karşı bu tarz bir meharet intibaı verememiş olması Kıbrıs İşinin bugünkü buhranlı duruma girmesine oyardım etmiştir. Ama bu. Türkiyede hic bir hükümetin ve hiç bir başbakanın Ame- rikanın aklında olan hal çaresini kabul etmesine imkân kendisine prensip olarak İnönü Hükümetinin prensibin- AKİS, 26 MART 1965 Metin TOKER den zerrece farkı bulunmayan bir görüş seçmiştir. Meha- ret noksanı yeni Türk Hükümetini eski Türk Hükümeti- nin bazı kozlarından mahrum bırakmıştır. Ama Türkiye- nin kabul edeceği ve Türkiyenin kabul etmeyeceği şekil üzerinde, bir değişiklik olmamıştır. Amerika Yunanistana, Kıbrıs işinin bir Türk Yu- nan Venie olduğunu, onun için, eğer lâf anlamazsa Tur- kiyeyle karşı karşıya kalacağını açık açık hiç bir yanlış anlamaya mahal kalmadan söylemezse ne dâva halledi- lebilecektir, ne de Amerikanın prestiji dünyanın bu böl- gesinde kırk paralık artacaktır. Ucundan, bucağından bir takını teşebbüsler, şımartma dozunun fazla kaçırıldığı- na inanıldığında tesir arama ve frenleme gayretleri her halde Türkiyede hiç kimseyi aldatmamaktadır. Dünya- nın dört bir tarafındaki hadiseler türklere her gün ame- rikalıların feci bir "blok lideri" olduklarını göstermekte- dir. Amerikanın Kıbrıs Meselesindeki tutumu ise ameri- kalıların iyi dost dahi olmadıklarını ispat etmektedir. Kıb rısta ağır rus silâhları varmış! Lâf.. Rusya diyor iki: "Ben Kıbrısa böyle sülâh vermedim!" Var mı, yok mu, kimse elini ateşe sokamaz. Ama Kıbrıs rumları amerikan silâh- larıyla mücehhezdir ve Adada tiirkler rus silâhlarından çok amerikan silâhlarıyla öldürülmektedir. Yunanistanın herkesin gözü önünde ve mevcudiyeti bize hatırlatılmak gafletinde bulunulan meşhur 6. Filonun burnunun dibin- den geçirerek Kıbnsa gönderdiği o onbinin üstünde yu- nan askeri hangi silâhları kullanmaktadır? O tanklar, o toplar, o tüfekler amerikan malı değil midir?Adanın bir yunan askeri üssü haline getirilmesine Amerika sesini mi çıkarmıştır? Gizlice sokulan bir takım rus silâhının yanında, açıktan sokulan tümenle amerikan silâhı! Onun için, Amerika silâh işinden hiç bahsetmeğe çok daha iyi eder. Türkiyede (Başbakanın adı ne olursa olsun hiç bir Türk Hükümeti Amerikanın aklında bulunan ve İkinci Acheson Plânında ortaya çıkan çözüm şeklini kabul et- mek kudretine sahip değildir. Amerika bunu kendi unut- malıdır ki rumlar akıllarından "bir ucundan Enosis"i çı- karsınlar. Bu onların akıllarında kaldıkça ve Amerikanın türklerin elini tutacağı fikri Lefkoşeye de, Atinâya da hâkim bulundukça rumlara hiç kimse mantığın yolunu gösteremeyecektir. Makarios ve hattâ Papandreu geride kalan yazın ortasında "Türkler bize hiç bir şey yapamaz- lar. Ruslar onların canına okurlar.." diye bağırıyorlardı. Nerede kaldı o sayhalar? Makarios ve Panandreu Ameri- kaya "Karışmayız sonra komünist, oluruz.." diye şantaj yapıyorlardı. Nerede kaldı o tehditler? Meharetli. bir po- litika o silâhları rumların elinden alıvermiştir. imdi, Ankarada bir başka ekip var diye yeniden kıpırdanma başlamıştır. Eğer Amerika hayale kapılmaz- ca, eğer Amerika İnönüye yaptırtamadığını Demirele yaptırtabileceğini sanmazsa bir patlama olmaz. Makarios ve Papandreu gözlerini Moskovadan ayırmışlardır.Ama gözleri hâlâ Washington'dadır Bu, Washington için basiret gösterme saatidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: