31 Temmuz 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

31 Temmuz 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS Zoraki plaj Su aralık birçok büyük elçi İstanbul- da tatil yapıyor. Bunlardan biri de Bülent, Uşaklıgil. Uşaklıgil, Paris dö- nüşü Dışişleri Bakanlığından istifa e- dince Yeniköye yerleşti, Süreyya Yi- ğitin yalısında oturuyor, zarif eşi ve güzel kızıyla yürüyüşler yapıyor, bazı günler de Babiâliye tırmanıyor Stokholm Elçisi Tadat Benler de tatilini İstanbu'lda geçirdi. Bebek ko- yunun en esmer erkeği Talât Benler- di. Bir kaç gün önce Stokholma döndü. Bir söylentiye göre, Talât Benler va- zife icabı bu kadar yanmış. Hani, is- veçlilere İstanbulun denizi ve güneşi hakkında bir fikir vermek istiyormuş da!... Bölgesel kalkınma şerefine Türkiye - İran - Pakistan arasındaki bölgesel plânlama ve kalkınma ça- lışmaları geçirdiğimiz hafta da devam etti. Hafta boyunca erkekler masa başında çalışırlarken, kadınlar da ye- meklerde, kokteyllerde giyecekleri * el- biseleri (o plânladılar. (o Pakistanlı ve iranlı misafirler şerefine Başbakan Ürgüplü ve eşi de bir akşam yemeği verdiler. Gölbaşında, Mogan Klübün- de verilen yemeğin türk misafirleri göle bakarak deniz hasretini dindirme- ge çalıştılar. Ürgüplünün yemeğinde Başbakan Yardımcısı Süleyman De- mirci ve eşi, bazı Bakanlar, Cento'- cular ve Dışişleri (Bakanlığı ileri ge- lenleri bulundular. Dışişleri Bakanlığı biraz göç havasında görünüyordu, er- tesi saban herkes bir tarafa yollanma- ğa hazırlanıyordu Meselâ Hasan Işık Brüksele, Protokol Umum Müdürü Halük Kura ile İkinci Daire Umum Müdürü Özdemir Benler Tuzlaya, Sa- -n Erem de İzmire gidecekti. Proto- kol işlerini bundan böyle Necdet OÖz- men yürütecek, şimdiye kadar "Refa- katte Umum Müdür!* diye taşıdığı sı- fat da bir ay içsin değişecek, "Refa- kataiz Umum Müdür” olacak. Sinyor Orasio Devlet Operası sanatçılarından bir kısmı yaz aylarını İstanbulda geçi- riyor, fırsat buldukça biraraya geliyor, Açıkhava Tiyatrosundaki Aida opera- sını seyrediyor ve bol bol opera de- dikodusu yapıyorlar. Aida operasında söylemek üzere beklenen soprano Ley- lâ Gencerin gelmemesi bu çevrelerde türlü yorumlara yol açtı. Orhan Gü- nekin çok kasa kalmasına da hayıf- landılar. Orhan Günek türk operası- 31 Temmuz 1965 TÜLİDEN HABERLER HALEF ve SELEF — Türkiyede dört yıl Alman Kütüphanesi Müdü - rü olarak bulunan Dr. Günter Baer, Şiliye atanmıştır. Ankarada çalıştığı süre içinde atman kültür faaliyetlerinin yanısıra türk kültürüne de çeşitli yönlerde hizmet eden Dr. Baer, geleneksel türk - alman dostluğunu daha da pekiştirip geliştirmişidir. Dr. Günter Baer'in yerine ise Kalkütadan Dr. Hans Meinel gelmiştir. O da Dr. Baer gibi bir türk dostudur. Resimde Dr. Baer ile eşi görülmektedir. nın büyük yıldızlarından biridir. Uzun zamandır İtalyada çalışıyor. İtalyan- lar yabancı sanatçılara büyük allerji duyduklarından, Orhan Günek adını da değiştirmiş, kendisini Orhan yeri- ne Orasio diye tanıyorlar. Orasio'nun asıl hasreti Türkiyede söylemek, yeni- den Devlet Operasına girmekmiş, fa- kat bu hasretin gerçekleşmesi bazı şartlara bağlıyamş... Ağustos başında, Açıkhava Tiyatrosunda Şen Dul baş- lıyor. Tabii. Azra Gün oynayacak. Oy- sa Azra Gün bu yaz "şen dul" değil, "mutlu anne" rolünde. Erdoğan Çap- lıdan olan oğlu Amerikadan geldi. Azra Günün küçük bir çocuk olarak bıraktığı oğlu koskoca delikanlı ol- muş, annesini bile şaşırttı. Kızıltop- raktaki evinde anne - oğul çok mesut bir yaz geçiriyorlar. Sopranolardan bahsederken, Fer- han Onatın fazla kilolarını erittiğini de haber verelim. Geçen yaz başlayan açlık savaşı devam ediyor, Kartaldaki yalının mutfağında artık hiç bir şey pişmiyor. Perihan Onat, mankenlere, benzemeğe karar vermiş, inşallah sesi de zayıflamaz;.. Yeni naylonlar İstanbul sosyetesinin meşhur "Nay- lon grupu" dağıldı. Grupun son çifti Suat Nemli ve eşi de ayrı ayrı hayat- larını yaşamağa başladılar. Ama sos- yete çok verimli, yeni yeni naylon gruplar türüyor. Söylentiye göre, grup- ların bir kolu Yeniköyde, bir kolu da, Büyükadadaymış. Çikita ile Değirmen plajının yanındaki diskotekte birbiri- ne paralel hikâyeler (o yaşanıyormuş. Haydi hayırlısı, sonbahara varmaz bir patlak verir, değil mi? 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: