Şükran size, Bay Demirel! "Dundan bir hafta önce bu dergide, Haftanın İçinden sütununda bir dert dile getiriliyordu. "Eğer" denili- yordu, "bu millet de bu A.P.'ye oy ve- rirse.." Bu A.P. ki. seçim kampanya- sının başından itibaren bir tek ciddi fikir söylememekte sağılacak bir inat göstermiş ve hep yuvarlak lafları ter- cih etmiştir. Bu A.P. ki bu milletli, böyle söylemekle -yahut hiç bir şey söylememekle- kandırılacak bir sevi- yede görmektedir. 1961'de bir tepkiden faydalanmak kabil sayılabilirdi. Bir ihtilâlden he- nüz çıkmıştık ve bir geniş kütle ken- disini tutacak bir birliğe, dayanışma- ya ihtiyaç hissedebilirdi. o "Gözüme bak" edebiyatı, bu yüzden verimli ol- muştur. Ama 1965'in sloganı ancak "Fikrime bak", "Görüşüme bak”, '"Prensiplerime bak", "İktisat anla- yışıma bak", "Sosyal tarafıma bak", "Dış politika niyetlerime bak" ola- bilir. Halbuki A.P. bunun fersah fersah ogerisindedir ve bütün A.P, sözcülerinin yaptıkları lâf ebeliğin- den başka şey değildir. AKİS geçen hafta bunu belirtmiş- ti. A.P.'nin Genel Başkanı Demirel geçen haftanın sonunda "Evet, biz öyleyi" demek suretiyle bizim teş- hisimisdeki isabeti doğruladı. Demirel bunu, büyük Hürriyet gazetesinde, ko- caman ve kendisine sempatik başlık- lar altında söyledi. Ama bütün gayret- lere rağmen, tabii hiç de bir tepki yapmayan bu demeciyle Demirelin nan bir faaliyet olarak kabul eder' seklindeki mücerret cümleden ibaret- tir. MP'liler bununla, kendileri dışın- daki bütün partileri ve özellikle CKMP yi siyasi ahlâksızlıkla ve MP'ye karşı birleşmekle suçlamak amacını gütmüş- lerdir. Nitekim, bu tutum hâlâ devam ettirilmektedir. Geçen ayın ortaların- da MP tarafından Başbakana verilen muhtırada şu satırlar yer almıştır: "Millet. Partisini kötülemek için siyahı beyaz göstermeye hazır kötü ni- yetli çevrelere beyanatınızla malzeme verdiniz ve böylece onlara mutadınız üzere destek oldunuz.. MP'liler, kendilerinden başka her- kesin ahlâksız olduğuna ve kendileri- ne karşı bir cephe kurduklarına belki de gerçekten inanmaktadırlar. Fakat bu tutumun, aktedron müptelâsı Bö- lükbaşının, bu ilâcı kullananlara mah- sus tipik vehimlerinden ileri gelmesi 12 verdiği intiba "Ağızı kalabalık (bir adam" intibaından başka bir şey ol- madı. Belki de büyük Hürriyete ve- rilip bu kadar itinalı gösterilen hiç bir beyanat bu kadar az akis uyan- dırmış değildir. Ama, suya tirit ye- meğin lezzeti ne olur ki? Demirel sa- dece, bu millet de bu A.P'ye oy verir- se gerçekten ayıp edeceğini ortaya yetkiyle koymuştur. "Bizini iktidarımız. 30 milyonun, bu benim hükümetim diyebileceği bir iktidar olacaktır!" Ne lâf, değil mi? Ne incelik.. Ne deha.. Bunu bulan bir devlet ada- Süleyman Demirel daha kuvvetli bir ihtimaldir. Bölük- başı, birkaç hafta evvel, büyük ve taraf sız bir İstanbul gazetesi genel yayın * müdürünün mülakat isteğine, "Gitsin, Paşası ile konuşsun!" diye cevap ver- miştir. Atılamayan ve satılamayan MP mahalli seçimlere AP'nin ihbarı üze- rine girememesi; 1965 Martında ise, AP ile birlikte koalisyon ortağı olma- sıdır. IV. Koalisyona büyük tereddüt- lerle zorunluk yüzünden- alınan bu minik parti daha sonra İnönüyü ken- disinin devirdiğini iddiaya kalkışmış- tır. MP'lilere göre, MP'nin cesaret ve teşebbüsü olmasaydı, İnönüsüz bir ko- alisyonun kurulması imkânsızdı. Ana- doluya dağıtılan propaganda broşür- lerinde bu iddia şöyle ifade edilmekte- dir: mını bir millet kaç asırda bir çıka- rır ki? Türkiyemiz çok mutlu ki yelken açmış bulunmaktadır Lâfa gel, lâfa.. Artık kim, bu yel- kenin rüzgârı olmak istemez? "Bizim siyasi felsefemiz ve anla- yışımız şudur: Şayet türk milletinin teveccühünü kazanır da iktidara ge- lirsek, başta siyâsi muarızlarımız ol- mak üzere, her vatandaşın kanunlar- la yedili hakları teminat altında olacaktır Ah, AP. nin siyâsi felsefesi olma- dığını, Demirelin siyaset (e felsefesin- den anlamadığını söyleyenlerin göz- lerine, dizlerine dursun. Siyasi felse- fenin daha başkası nasıl olur ki?. Siyasi felsefe, bu,. le sefenin aksini söylemiş midir ki? ' Ağız kalabalıklığlı lâf ebeliği, yu- varlak sözler ve açık fikirsizlik, açık e açık temelsizlik.. Bü- n A.P. sözcülerinin şu anda Tür- a her tarafında yaptıkları bu- dur' ve bunlar 1965 Türkayesinde ikti- dara taliptirler.. Sadece bu, insana hüzün vermiyor mu? Seçmen bu ayıbı o ayıbın sahip- lerinin yüzüne vurmalı ve gevezeleri, nerede rastlarsa orada, memleketin gerçek meselelerine ait sorular yağmu- runa tutmalıdır. Bu, demokratik rejimin kurtuluş yoludur. Bilhassa aydınlar bunu unut- mamalıdırlar. "İnönü Hükümetinin işbaşından u- zaklaştırılmasında ve Dördüncü Koa- lisyon Hükümetinin kurulmasında Mil- let Partisinin yaptığı büyük ve tarihi hizmet, inkarcı tezvir ve tahriklerle örtülemiyecek kadar açıktır. MP koalisyona girerken, sahibi ve politikayı o izleyen "Bölükbaşı girerse, bu hükümet infi- lâk eder" fikrinde birleşmiştir. Nite. kim, öyle de olmuştur. Koalisyonun ku- rulduğu ilk günlerde, Anadolu Ajan. sına hükümete dahil partiler tarafın dan aday gösterilecek idare meclisi üyeleri belli (oolduğunda, (Bölükbaşı, kendisinin teklif ettiği Aydın Köke- rin ismini listede göremeyince deliye dönmüş ve MP bundan böyle hiç bir tayin kararnamesini imzalamamak ka- rarını vermiştir. Bu karar bugüne ka- dar itina ile uygulanmıştır. Böylece MP bilmeyerek, AP'nin hangi niyetle- 11 Eylül 1965