11 Eylül 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

11 Eylül 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şükran size, Bay Demirel! "Dundan bir hafta önce bu dergide, Haftanın İçinden sütununda bir dert dile getiriliyordu. "Eğer" denili- yordu, "bu millet de bu A.P.'ye oy ve- rirse.." Bu A.P. ki. seçim kampanya- sının başından itibaren bir tek ciddi fikir söylememekte sağılacak bir inat göstermiş ve hep yuvarlak lafları ter- cih etmiştir. Bu A.P. ki bu milletli, böyle söylemekle -yahut hiç bir şey söylememekle- kandırılacak bir sevi- yede görmektedir. 1961'de bir tepkiden faydalanmak kabil sayılabilirdi. Bir ihtilâlden he- nüz çıkmıştık ve bir geniş kütle ken- disini tutacak bir birliğe, dayanışma- ya ihtiyaç hissedebilirdi. o "Gözüme bak" edebiyatı, bu yüzden verimli ol- muştur. Ama 1965'in sloganı ancak "Fikrime bak", "Görüşüme bak”, '"Prensiplerime bak", "İktisat anla- yışıma bak", "Sosyal tarafıma bak", "Dış politika niyetlerime bak" ola- bilir. Halbuki A.P. bunun fersah fersah ogerisindedir ve bütün A.P, sözcülerinin yaptıkları lâf ebeliğin- den başka şey değildir. AKİS geçen hafta bunu belirtmiş- ti. A.P.'nin Genel Başkanı Demirel geçen haftanın sonunda "Evet, biz öyleyi" demek suretiyle bizim teş- hisimisdeki isabeti doğruladı. Demirel bunu, büyük Hürriyet gazetesinde, ko- caman ve kendisine sempatik başlık- lar altında söyledi. Ama bütün gayret- lere rağmen, tabii hiç de bir tepki yapmayan bu demeciyle Demirelin nan bir faaliyet olarak kabul eder' seklindeki mücerret cümleden ibaret- tir. MP'liler bununla, kendileri dışın- daki bütün partileri ve özellikle CKMP yi siyasi ahlâksızlıkla ve MP'ye karşı birleşmekle suçlamak amacını gütmüş- lerdir. Nitekim, bu tutum hâlâ devam ettirilmektedir. Geçen ayın ortaların- da MP tarafından Başbakana verilen muhtırada şu satırlar yer almıştır: "Millet. Partisini kötülemek için siyahı beyaz göstermeye hazır kötü ni- yetli çevrelere beyanatınızla malzeme verdiniz ve böylece onlara mutadınız üzere destek oldunuz.. MP'liler, kendilerinden başka her- kesin ahlâksız olduğuna ve kendileri- ne karşı bir cephe kurduklarına belki de gerçekten inanmaktadırlar. Fakat bu tutumun, aktedron müptelâsı Bö- lükbaşının, bu ilâcı kullananlara mah- sus tipik vehimlerinden ileri gelmesi 12 verdiği intiba "Ağızı kalabalık (bir adam" intibaından başka bir şey ol- madı. Belki de büyük Hürriyete ve- rilip bu kadar itinalı gösterilen hiç bir beyanat bu kadar az akis uyan- dırmış değildir. Ama, suya tirit ye- meğin lezzeti ne olur ki? Demirel sa- dece, bu millet de bu A.P'ye oy verir- se gerçekten ayıp edeceğini ortaya yetkiyle koymuştur. "Bizini iktidarımız. 30 milyonun, bu benim hükümetim diyebileceği bir iktidar olacaktır!" Ne lâf, değil mi? Ne incelik.. Ne deha.. Bunu bulan bir devlet ada- Süleyman Demirel daha kuvvetli bir ihtimaldir. Bölük- başı, birkaç hafta evvel, büyük ve taraf sız bir İstanbul gazetesi genel yayın * müdürünün mülakat isteğine, "Gitsin, Paşası ile konuşsun!" diye cevap ver- miştir. Atılamayan ve satılamayan MP mahalli seçimlere AP'nin ihbarı üze- rine girememesi; 1965 Martında ise, AP ile birlikte koalisyon ortağı olma- sıdır. IV. Koalisyona büyük tereddüt- lerle zorunluk yüzünden- alınan bu minik parti daha sonra İnönüyü ken- disinin devirdiğini iddiaya kalkışmış- tır. MP'lilere göre, MP'nin cesaret ve teşebbüsü olmasaydı, İnönüsüz bir ko- alisyonun kurulması imkânsızdı. Ana- doluya dağıtılan propaganda broşür- lerinde bu iddia şöyle ifade edilmekte- dir: mını bir millet kaç asırda bir çıka- rır ki? Türkiyemiz çok mutlu ki yelken açmış bulunmaktadır Lâfa gel, lâfa.. Artık kim, bu yel- kenin rüzgârı olmak istemez? "Bizim siyasi felsefemiz ve anla- yışımız şudur: Şayet türk milletinin teveccühünü kazanır da iktidara ge- lirsek, başta siyâsi muarızlarımız ol- mak üzere, her vatandaşın kanunlar- la yedili hakları teminat altında olacaktır Ah, AP. nin siyâsi felsefesi olma- dığını, Demirelin siyaset (e felsefesin- den anlamadığını söyleyenlerin göz- lerine, dizlerine dursun. Siyasi felse- fenin daha başkası nasıl olur ki?. Siyasi felsefe, bu,. le sefenin aksini söylemiş midir ki? ' Ağız kalabalıklığlı lâf ebeliği, yu- varlak sözler ve açık fikirsizlik, açık e açık temelsizlik.. Bü- n A.P. sözcülerinin şu anda Tür- a her tarafında yaptıkları bu- dur' ve bunlar 1965 Türkayesinde ikti- dara taliptirler.. Sadece bu, insana hüzün vermiyor mu? Seçmen bu ayıbı o ayıbın sahip- lerinin yüzüne vurmalı ve gevezeleri, nerede rastlarsa orada, memleketin gerçek meselelerine ait sorular yağmu- runa tutmalıdır. Bu, demokratik rejimin kurtuluş yoludur. Bilhassa aydınlar bunu unut- mamalıdırlar. "İnönü Hükümetinin işbaşından u- zaklaştırılmasında ve Dördüncü Koa- lisyon Hükümetinin kurulmasında Mil- let Partisinin yaptığı büyük ve tarihi hizmet, inkarcı tezvir ve tahriklerle örtülemiyecek kadar açıktır. MP koalisyona girerken, sahibi ve politikayı o izleyen "Bölükbaşı girerse, bu hükümet infi- lâk eder" fikrinde birleşmiştir. Nite. kim, öyle de olmuştur. Koalisyonun ku- rulduğu ilk günlerde, Anadolu Ajan. sına hükümete dahil partiler tarafın dan aday gösterilecek idare meclisi üyeleri belli (oolduğunda, (Bölükbaşı, kendisinin teklif ettiği Aydın Köke- rin ismini listede göremeyince deliye dönmüş ve MP bundan böyle hiç bir tayin kararnamesini imzalamamak ka- rarını vermiştir. Bu karar bugüne ka- dar itina ile uygulanmıştır. Böylece MP bilmeyerek, AP'nin hangi niyetle- 11 Eylül 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: