11 Eylül 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

11 Eylül 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL HAYAT Eğitim Okul hazırlığı Yakında okullar açılıyor, Okullar a- çılırken yapılacak olan bir 'takım nazarlıklar, çocukların başarılı, bir yıl geçirmeleri üzerinde (gerçekten etkili olacaktır. Bu hazırlık, yalnızca siyah önlüklerin veya lâcivert üniformaların dikilmesi, kitapların alınması ile ilgi- li bir hazırlık değildir. £ Evdeki hava, çocukarı sevinerek okula gitmeye ha- zırlamalı, onlara çalışma zevkini vere- bilmelidir. Çocuğun okuldaki başarısı, herşeyden önce okulu sevmesine, oku- la isteyerek gitmesine bağlıdır. Yar- dımcı faktörlerle bunu sağlamak pekâ- lâ mümkündür. Memleketimizde sınıflar çok fazla kalabalık, bu yüzden randıman düşük- ür. Yeteri kadar öğretmen olmadığı için, özellikle özel okullarda öğretmen kadroları sıkışık ve birçok yönlerden a 11 Eylül 1965 yetersizdir. Çocuğun, hangi sınıfta O- lursa olsun, evde bir gretmene, bir yöneticiye ilatiyası vardır. Bu kimse, çocuğa dersleri ezberletecek veya o- nun ev ödevlerini yapacak bir kimse olmıyacaktır. Aksine, çocuğu kendi ba- şına çalışır hale getirmek, kendi ken- dine araştırma yapmasını sağlamak lâzımdır. Evdeki öğretmenin, anne, ba- ba veya kardeşin yapacağı şey, çocu- gun ders durumunu yakından izlemek, hangi dersleri (o sevdiğini, hangilerini sevmediğini, neden böyle olduğunu a- Bm Ders programlarının ev- e çocuğun çalıştığı masanın üstünde azl durması, çocuğun ders durumu- nu, izlemekle görevli kimsenin, bu prog- ramın çocuk tarafından izlenip izlen- mediğini bilmesi şarttır. Bu kimse ay- nı zamanda çocuğun (o öğretmenleriyle de temas edecek, aradaki irtibatı ku- racak, öğretmenin şu veya bu konuda çocuğu tanıyıp yardımcı olmasını sağ- lıyacaktır. Meselâ bir çocuk, eğer bir dersten nefret ediyorsa, veli ile öğret- men, bunun sebebini beraber araştırma lıdırlar. Belki çocuk birkaç özel ders. le takviyeye ihtiyaç gösterecek veya öğretmenin özel ilgisiyle derse ısına- caktır. Meselâ birçok çocuklar mate- matiğe karşı kendilerini istidatsız bu- lurlar, matematiği oyapamıyacaklarını zannederler. Bu, yalnızca temeli iyi kavrayamamış olmalarından ileri gel- mektedir. Bu temel takviye edilirse, çocuklar birden cesaretleniverirler, ma- tematiğe ısınırlar. Bilgileri kitapların kuru yaprakları içinden çıkarıp, tar- tışılır, yaşanılır hale getirmek, günde- lik hayata sokmak omümkündür. Ev- deki öğretmen işte bunu o sağlamaya çalışacaktır. OAnne veya baba. tarih dersini sevmiyen bir çocuğu kütüpha- neye götürüp, tarihle ilgili çekici ki- taplar alırlarsa, evde bu , konuları il- giyle aralarında konuşurlarsa veya ço- cuğa coğrafya sevgisini gezi sevgisiyle beraber aşılarlarsa, çocuğun bu dersle- re karşı ilgisini uyandırmak mümkün olabilir. | Çocuğun bir matbaayı, bir çiftliği yerinde görüp izlemesi,, naza- riyattan kurtulması da şarttır. Zaten çocukların odersleri (osevmemelerinin başlıca sebebi, bu derslerin, kendileri- ne çekici bir şekilde sunulmamasından ileri gelmektedir. Değilse, çocuklar, ço- gunlukla oOöğrenmek, yeni şeyler bil- mek isterler. Çok küçükken sordukla- rı sorulara iyi cevaplar alamıyan ço- cuklar ise, zamanla bu ilgilerini kay- bederler. Meselenin hareket noktası, bu zevki uyandırmak olmalıdır. Çocuğun ihtiyaçları Aile çok zengin olmıyabilir, ama her çocuğun kendisine ait bir çalışma köşesi olmalıdır. e Ufak bir masa, bir kitaplık, masayı iyi bir şeklide aydın- latan ışık tertibatı, yardımcı kitaplar, bir dünya, çocuğu şevke getirecek mal- zemeler şarttır. Çocuklar birkaç tane ise, her birisi için ayrı bir köşe hazır- lamak o zorunluğunu da unutmamak gerekir. Üzerine örtü örtülmüş rast- gele bir masa, duvara yapılmış bir ki- taplıkla çok lükse kaçmadan da çocu- ga bu aradığı köşeyi verebilir. Çocuğu emek masasında, yatakta, salonun bir köşesinde çalışmaya mecbur etmek iyi sonuç vermez. Birçok eylerde çok şık "L" biçimi salonlar, şık misafir takımları bulunduğu halde, çocukla- rn kendilerine has çalışma (köşeleri yoktur. Bunun önlenmesi şarttır. Çocuklar okula giderken, her za- man şık ve derlitoplu, güzel olmaya teşvik edilmelidirler. Güzel olmaktan maksat elbette ki. o yakışıksız şekilde süslenmek değildir. Ama çocuk,, moda olan bir çorabı, aykırı kaçmayan şık bir ayakkabıyı, öğretmenlerin hidde- tini çekmeden giyebilmelidir. Bazı öğ- retmenler ve okul idarecileri, çocukları bir kalıptan çıkmış gibi giyinmiş gör- 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: