11 Eylül 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

11 Eylül 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Başlayan Huzursuzluk Belirtileri Henüz A.P. iktidara tam geçmiş değildir. . Gerçi bu- günkü koalisyonun hakim partisi A.P.'dir ama De- mirel ve arkadaşlarının iki freni vardır. Bunların birin- cisi ihtiyatlı ve basiretli Suat Hayri Ürgüplüdür. Ürgüp- lü partisizliğinin yarattığı handikapı olgunluğuyla kapat - masını bilmiştir ve bazı tehlikeli temayülleri başarıyla önlemiş, bazı faydalı davranışları da cesaretle göze al- ıştır AP'li iktidarın ikinci freni, Bölükbaşının M.P.'sidir. Gerçi M.P'nin frenliği bir mantığın icabı değil, bir mantıksızlığın neticesidir. M.P. radyolar kendi ida- resine verilmedi, Bölükbaşı T.R.T.'ye duman attıramadı, kendisine karsı cihad ilân edilen Genel Müdürün değiş- tirilmesine müsaade edilmedi diye pasif bir mukavemetin içindedir. Ama bu tavrı, A.P'nin partizan bir takım hareketlerini önlediği için toplumun huzuruna faydalı olmaktadır. Bütün bunlara rağmen, bugün göze çarpan bir çok huzursuzluk belirtisi, yarın. A.P. bir iktidarın sahibi olursa veya uysal bir iktidarın başına geçerse memleke- tin içine düşeceği hal konusunda bir fikir vermektedir. Türkiyede her şeyden çok huzur isteyenler, sokaklarda tekrar yalın ayakla adamlar gösterisinin veya Bakanların sulta durdukları Genel Müdürlerle Komutanlar zincirinin boy göstermesinin tehlikesini bir an hatırlarından çıkar- mamak mecburiyetindedirler. A.P.'nin tehlikesi zihniye - tindedir. Bu. D.P.'nin de zihniyeti olmuştur ve bu zihni- yet D.P.'yi felâkete sürüklemiştir. Tıpkı A.P. gibi D.P. de sanmaktadır ki bir seçim kazanılıp iktidara gelindi mi seçimleri kazanmış olanlar ne isterlerse yapacaklardır ve herkes karşıda boyun eğecektir. Celâl Bayarın, zaman za- man, "Siz isterseniz Hilâfeti bile geri getirebilirsiniz" diye D.P. Grupunu pohpohlayan, çeşitli şiddet hareketle- rine girişen, kendi Genel Kurmay Başkanlarından "Adam mıdır, c?" diye bahseden -sahiden adam olsalardı kendi- lerinden böyle bahsettirmezlerdi ya..- Adnan Menderesi bile "fazla çekingen", "korkak" bulduğu unutulmamalıdır. Her şeyin kaba kuvvetle yapılacağına kani olanlar ve bunu politikalarına temel edenler en sonda bu kaba kuvvetin ta kendisiyle üç saat içinde alaşağı edilmişlerdir. Daha iktidarının başında, bugünkü Koalisyon bir ölüm tehlikesinden kendisini güç kurtarmıştır. Partili Bakanların emriyle işçiye açılan ateş ortalığı fazla bu- landırmadıysa bunun sebebi Türk-İşin ve onun idareci takımının gösterdikleri sükunet ve soğukkanlılıktır. Bu. gün, aynı teşekkülün başkanı "Gerekirse ve itilirsek, ka- nunsuz hareketlerden çekinmeyeceğiz" diyecek hale geti- rilmiştir. Bu beyana karşı A.P.'nin organları meydan oku- maktadırlar. Ama bu, hamamda şarkı söylemektir. Mem- leket idaresi ikide bir kuvvet denemelerine girişmek değil, aklı başında teşekküllerin aklı hasında idarecilerini bile zıvanadan çıkartacak davranışlarda bulunmamaktadır. A.P.'nin sosyal adalet anlayışı yarın bir A.P, iktidarını iş- 11 Eylül 1965 , İsmet İnönü halefine sakin bir ' Basiretli politikanın yerini basiretsiz politika aldı mı, MetinTOKER çilerle boğaz boğaza getirirse buna kimse şaşmamalıdır. P. ve onun işçi politikasının temsilcisi olan Bülent Ecevit bugün bir çok sermaye çevresinde ve büyük iş âle- minde I numaralı hedeflerdir; Onların işçiye fazla hak tanıdıkları ileri sürülmektedir. . Ama başkenti, sokakla- rında yalın ayaklı aç işçilerin gösteri yaptıkları bir şehir olarak devralınan Türkiyede işçilerle ilgili bütün mese- leler kansız, şiddet tedbirine ihtiyaç kalmaksızın, hattâ grevsiz, toplu sözleşmelerle halledilebilmiştir, A.P. bunu yapmak şöyle dursun, bunu devam bile ettiremeyecektir ve memleket türlü karışıklıkların içine yuvarlanacaktır. Tıpkı giden D.P. gibi, gelmek isteyen A.P. de iki kuwet kaynağını hiç oanlamamaktadır. Bunların biri Gençlik, diğeri Silâhlı Kuvvetlerdir. Onları sulta altında tutamamayı giden D.P. de, gelmek isteyen A.P. de milli iradeye karşı bir direniş saymaktadırlar. Bu, bütün zih- niyetilerin en iptidaisidir. D.P. kendine göre bir Gençlik, kendine göre bir Ordu yapmak hevesine kapılmıştır. D.P. organları, kaba kuvvete sahip olduğunu sanmanın ver- diği cüretle bunlara durmadan tecavüz etmiştir. Bugün, bir takım A.P.'lilerin orada ve burada halkı kazma ve sopa başına çağırdıklarını işittikçe (o görüşlerde hiç bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır. Her an feveran et. meye hazır bir Gençlik ile kaynayan bir Ordu devralan Gençlik ve itidalli bir Ordu devretmiştir. Bu, bir basiretli politikanın sonucudur. her şeyin "al baştan" hale gelmesi eşyanın tabiatı icabıdır. Kırk paralık aklı olan bir hükümet bugünkü şartlar içinde ve memlekette esen hava bu iken madenlerden sorumlu bir dairenin genel omüdürünü ve petrolle ilgili bir başka dairenin başını yerlerinden almaya kalkışır mı? Eğer Ürgüplü Hükümeti bu akılsızlığı yapmadıysa, şerefi A.P. kanadının değildir. Aksine. A.P. yarın memleketi böyle idare edeceğinin delilini vermiştir. Petrol Kanunun- da değiştirlecek hiç bir şeyin bulunmadığını, yabancı petrol şirketleriyle müzakere etmek görevini taşıyan bir Bakan, bir yabancı petrol şirketi avukatı ağızıyla söyler ve bu Bakan mevkiinde tutulursa onun artık yapmaya- cağı hata yoktur. Memleketi idaresine terkedeceğimiz iktidarı seçmek üzere bir seçime giderken A.P.'li bir koalisyonun,çeşitli frenlerle de olsa bir süre iş başına gelmiş bulunması seç- men için fırsattır. Türk seçmeni etrafına bakarsa, bir A.P. iktidarı gerçekleştiği takdirde bugün tomurcukları görünen hangi huzursuzlukların memleketi bir anda sa- racağım kolaylıkla farkedecektir. A.P. bu huzursuzlukları yenemeyecektir. Tanı aksine, ihtiyatsızlığı ve basiretsiz- liğiyle bnların hiç yoktanlarından bile birer koca mesele yapacaktır. Seçmen için etrafına bakmak! Herkes için etrafına bakmak! Ama, şimdi. Zira sonra pek geç olacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: