9 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

9 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yurda duyurulan basın toplantıları. İnsan bunları her halde, hayatında bir tek defa yaşar. Bu satırları yazarken içimden ge- len bir duayı da söylemek isterim. İnşallah bun- lar, bu memlekette benim tarafımdan veya ben- den sonra tekrar ve tekrar yaşanmaz. İsmet Paşayla Bursaya, Ocak ayının ba- şında gittik. İktidar gene azgın bir haldeydi. Bir ay ka- dar önce Amerika Cumhurbaşkanı Fisenho- wer'in Ankaraya yaptığı kısa bir ziyaret D.P. Büyüklerinin cüretini arttırmıştı. O ziyaretinde Eisenhower bir takt hatası yaptı. Türkiyede bir Muhalefetin bulunduğunu hatırlamadı. Şüp- hesiz ki bunda, onun Ankaradaki “uzun ah- mak” diye anılan elçisinin yanlış telkinleri ve tavsiyeleri rol oynamıştır. İktidar, Türkiyeye bir yabancı misafir geldi mi, o memleketin tem- sileisini Dışişleri Bakanlığına celbediyor ve ona, üstü çok az kapalı şe-âde “Muhalefetle te- masın iyi gözle görülmeyeceği"ni bildiriyordu. Ama Eisenhower'den sonra Nehru Ankarayı ziyaret ettiğinde onun temsilcisi İsmet Paşayı bü ihtara rağmen davetine çağıracak, Nehru- yu onunla, İktidarın şimşeklerini üzerine çek- mek pahasına görüştürecektir. Amerika Cum- hurbaşkanı bunu yapmadı. Yapsaydı, o tarihte hareket haline k Epemiş bulunan sağlam kuvvet- lerin kalbini, bir daha sarsılmaz şekilde kaza- nacaktı, Bunun yerine o çevrelerden yükselen, memnunsuzluk ve şikâyet oldu. Eisenhower'in gelişinin arefesinde İsmet Paşa nasıl davranması gerektiği hakkında ken- di kendine bir karar aldı. Bir görüşme fırsatı çı- karsa, Ike tarafından bir davet vuku bulursa şüphesiz icabet edecekti, Fakat bir talepte bu- lunması, elbette bahis konusu değildi. mukabil, Amerika Cumhurbaşkanının Türkiye- yi ziyaretinden Muhalefetin de memnuh bulun- duğunu haysiyetli bir dille söylemekte fayda vardı. İsmet Paşa bir demeç vererek bunu yaptı. O demeç üzerinde İsmet Paşanın çok çaliş- tığını hatırlarım, Kısa bir demeçti. Fakat ismet Paşa bütün kelimeleri dikkatle seçti, Doğrusu ya, amerikalıların onu aynı itinayla okudukla- rwve inceliğini anladıklarından şüphe ederim, Söylemiştim, dış politikada iktidarla Mu- halefet arasındaki ayrılık Muhalefetin, dünya- da beliren yeni barış cereyanlarını destekleme- si, buna mukabil İktidarın hâlâ “John Foster Dulles devri”ni yaşadığıydı. İktidar bu ayrılık- tan, Muhalefetin amerikan ittifakını destekle- mediği p ropagandasını çıkarıyor, kendisinin bir sadık müttefik olduğu inancını Ame ve- riyor, bazı amerikan" çevrelerini de buna inan dırıyordu. Zaten bu amerikan çevreleri Türki - yenin haysiyetli bir politika gütmek arzusunu hiç anlayamayacaklar ve ancak kendi istedik- leri politikayı takip edenlerin Türkiyede tama- mile itibarsız. kaldıklarını gördüklerinde vazi- yetlerini değiştireceklerdir ya.. İsmet Paşa, A- merikayla münasebetler konusunda İktidarla kendi arasındaki farkı belirtmek için demecini şöyle bitiriyordu: “Taahhütlerimize sadık ve fedakâr bir müt- tefik olarak dünya sulhü tesisi gayretlerine yardımcı olâcak bir anlayış sahibi bulunuyo- ruz, Pek muhterem Başkan Eisenhower'e uzun seyahatinde yürekten başarılar dilerim.” İktidar ise, Ike'ın ziyareti esnasında söyle- nen bütün nutuklarda Rusyaya karşı sert ve Haşin bir tavır takınıyor, “barış içinde beraber yaşama” gayretleri Konusunda şüphe, hatta endişe izhar ediyordu. Halbuki Eisenhower'in Ankaradan geçişinin hemen akabinde -Amerika Cumhurbaşkanı Amerikanın müttefiki oniki memleketi dolaşıyordu, Türkiyeye ondan uğ- ramıştı- bizim dış politikamızda şaşırtıcı bir hadise oldu. Menderes Sağlık Bakanı Dr. Lütfi Kırdarı, kalabalık bir doktorlar heyetinin ba- şında, Sovyetler Birliği Sağlık Bakanının da- vetlisi olarak Rusyaya gönderdi! i i ; ; mma A A e

Bu sayıdan diğer sayfalar: