21 Mayıs 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

21 Mayıs 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SPOR ei filimde, Profesyonel (o Futbolcular Sendikasının ay- larca önce basına ve spor idarecilerine gönderdiği da, ne Teşkilâtta ve ne de spor adamlarında en ufak bir yankı uyandırdı. Türk spor basınının sadece ak tüaliteyi yansıtan olumsuz bir yola girmesi bedbin- liğimi artırıyor. Yazıdan cümleler veriyorum: “70 spor otoritesi- ne, eski Federasyonculara, Anirznörler Cemiyetine başvuruyoruz; “haklısınız, sizinle beraberiz, teknik kuruluşuz, siyasetle uğraşamayız' diyorlar. (..) Fut- bolcunun eline normal olarak ayda lira geçer. Bir futbolcunun günde 3800 kalori alması lâzımdır. Bunun piyasadaki değeri ise 600 lirayı aşmakta- dır. (..) Ankarada 49 futbolcu arasında yapılan an- kette 23 kişinin parasız, geriye kalanların da 10.000 liradan az parası vardır, senede dönen transfer be- delleri 2 Milyon liranm üstündedir, (...) Ankarada 2000 futbolcu 2 tane, toz toprak, çamur içindeki antren- man sahasında gençliklerini tüketmektedir. (...) Pro- fesyonel futbolcunun Türkiyede vasati spor hayatı 10 nedir, ne emekliliği, ne sosyal sigortası, ne de bi- riktirebileceği bir tek kuruşu yoktur. (..) Spor sağ- lık kontrolü, spor ârızalarının tedavisi bir yana, — soğuk, kışın sıcak bir duş yapabilen büyük şe lerdeki futbolcu sayısının miktarı , Ümitsizlik bize inançlarımızı yedirecek diyoruz, hak- sızsınız diyorlar, bunları gazetelere başlık yapıyor- lar,” Profesyonel sporcuların istikbalini emniyet altı- na lara hayatlarını nizama , haklarını ko- rumak, bu suretle futbolun gelişmesini sağiamak gi- bi iyiniyetlerle kurulan Sendikaya, Teşkilât, elini uza- tacağına, kötü gözle bakmaktadır. Çünkü Türkiyede gençliğin dâvaları, genç neslin spor ihtiyacı, sporun çocuklarımızın yetişmesindeki büyük önemi anlaşıl- mamıştır. Bu dâvaya inançla eğilen, yüreği ezilip üzüntü duyan gerçek spor adamlarına iş yapma im kânı verilmemektedir. Spor teşkilâtı iş bulma, mevki kapma, seyahat etme, ona buna hulüs çakma mües- sesesi haline gelmiştir. Büyük bir stad yapmanın, lig maçı, milli maç ka- zanmanın bizdeki anlamı “spor yap muvaffak oluyorum"”dur. İstanbulda 25 Milyona 50 bin kişilik Ali Sami Yen Stadı yapıldı. Yolu yok- tur, oto parkı yoktur, en önemlisi, gençleri oraya çı- karacak bir tek antrenman sahası yoktur. Ankarada, üç aylık yaz ia N milyona DEME Ne yazık ki, i yoktur. Türkiyede yapılan bütün —— seslerine duru- mu budur veya benzeridir. Şehirlerde profesyonel futbol takımları kurula- rak, futbolun gelişeceği tahmin edilmektedir. Bir an için bunu böyle kabul edelim, fakat kaybettiklerimi- ze bakın: 1) Şehrin dört ünlü klübü birleşerek profesyo- nel takım kurulmakta, bu klüplerin amatör futbol faaliyetleri yok olmakta, diğer amatör futbol faali- Yok, yok. yok ptırıyorum, spor» , yetleri şehirde tamamen varlıklarını kaybetmekte-' e Böylece, — klüplerin İk ve faaliyetle- ri sönmekte, futbo e kaynaklar ak- ta, e sporu e sirk sporuna birakmaktadır. 2) Gençlik profesyonel spora teşvik edildiği için, amatör, temiz spor ruhu ölmektedir. 3) Profesyonel futbolcu olan gençlerin yüzde 80'i tahsilini yarım bırakmaktadır 4) Profesyonel futbolcu bir iş sahibi olamamak:$ tadır. Çünkü, haftada ik-üç antrenman, bir maç, kamp, iki haftada bir üç-beş gün süren deplâsman$ seyahati, bir insanın iş tutmasına, hele tahsilini bitir- mesine 5) Klüpler borç içindedir. Sporcunun aldığı para maliduttur, daima klüpten alacaklıdır ve çoğu zaman da alamaz. Basında çıkan 50 binlik, 100 binlik trans- fer ücretleri gençlerimizin aklını çelmekie, onları genç yaşta kolay para kazanmaya ve şöhrete ulaşma hayallerine zorlamaktadır, Futbolcu daima, bir Me- tin, bir Can, bir Turgay olma hevesi içinde pro fesyonel olma yoluna düşer. Bunların binde biri bu seviyeye yükselir, diğerleri aldıkları az miktardaki? transfer ücretlerini küçük aylıklarına ekler, gençlik- lerinden ve sporcu muhitten gelen hovardalıkla yer bitirirler, 10 sene içinde 5-10 resim, 3-5 yazı... İşte, yıl dız olamamış bir futbolcuya kalan budur!, Bizdeki profesyonel futbolculuk ve sonu, bu hikâyenin için- dedir, Türkiyede lisansiye 160 bin sporcunun 130 bini futbolcu, 1400 klübün meşgul olduğu spor branşı da futboldur. İşte buna Türkiyede “gençlere spor yap- tırıyoruz” diyoruz! Anadoluda klüplerimizin, gençlerimizin hali ise yü. rekler acısıdır, Klüplerin çoğunlukla lokali yoktur. Bunlar kahve köşelerine sığınmışlardır veya bir ta- raftarın tuttuğu bir odaya başlarını sokmuşlardır. Bavul içinde taşınan klüpler vardır. Bunların, spor disiplin ve eğitimi verecek bir idarecileri yoktur; sağ- lık kuralları içinde, doğru dürüst futbol öğretecek? antrenörleri yoktur. Sporcular, sıhhi kontrol ve ba- kımdan hiçbir zaman nasiplerini alamazlar. Toprak sahalarda yazın toz ve yara-bere içinde, kışın çamur, su deryası ortasında, çoğunlukla bir duş alma imkâ- nı dahi bulamadan gençliklerini bitirirler, Denetimden uzak bulundukları için kumar, içki, sefahat ve külhanbeylik gibi yollara sürüklenen genç- — gez m korkunçtur. Sapık insanların, para kuv- gençlere musallat oluşlarının hikâye- harun eli sehirde d uyabilirsiniz. Profesyonel Futbolcu Sendikasına bağlı gençle- rimiz işte bunları haykırıyor, heryere başvuruyor, fa- kat ses alamıyorlar. Beden Terbivesi Genel Müdür- lüğünün en yetkililerinden birinin makamına çıkıp, bilgi almak dert anlatmak istiyorlar, fakat bu so- rumlu ve yetkili zat suratını asıp, kâğıt açacağı İle tırnaklarını temizliyor. Ben de soruyorum: — Değerli spor yazarları, değerli spor idarecile-! ri, Tol sorumluları, Hükümet sorumluları, bun. ları biliyor musunuz?" Muhterem ÖZYURT 21 Mayıs 196R

Bu sayıdan diğer sayfalar: