22 Nisan 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6

22 Nisan 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—6 — KURUN 22 NİSAN 195 Görüp işittiklerim Kadınlar kongresi nasıl nasıl çalışıyor ? KURUN yazıcısı, size, dirler. sarayı toplantısına $ ait hususi intibalarını ; “Erkekleşmiş a demek doğru değildir. Gerçi bugün, Yıldız konferans e toplanan bütün dünya dınlarının mümessilleri arasın. ii. saçları bir erkekten daha çok kesilmiş ve yürüyüşü, orta halli bir « aile obabasınınkinden çok da- ha emin ve gürültülü olan bayan- lar göze çarpıyorsa da bu bir şev ifade etmez. Kadın, bugün istemekt oldu. ğu haklardan kendini o kadar mahrum sayıyor ki, orada. onun pek alıştığımız mütedil, yumuşak, söz dinler halini (o görmezek de bir şey söyliyemeyiz Sesini daha kli Heyecanı bambaşka bır akis yapiyor. Evine olan bağlılığı meselesin! hal ve kabul ettikten sonra, geri kalan haklarını da ele geçirmek ü- zere büsbütün ayrı bir çalı tılganlıkla, gütmekte olduğu dava nın ardında haykırıyor. Su geçmez bir enerji... Kimbilir, belki de hakiki kadın budur! . » Yıldız konf. I geçen yılm Eylül ayında gene böyle bir. çok ulusların: ik bira- raya toplıyan bir yer olmi ıldızda “arsrulusal eri tolar konferansı, toplanmıştı. O defa tamamen erkeklerden çetoplanan konferansta misafir vaz* | Musır murahhaslarından Bayın Huriye İdris KURUNM'un edebi tefrikası: 34 Sİ Daha : Bu neşeli Alman dişisinin yaltaklanmaları hoşuma gidiyor - var, ne nazlılığı... İnsanı gıcıklar gibi sokuluyor, içini emer, sümü - rür gibi gözlerini kırpıyordu. ki de mânasız, fakat tam bir iskeleyi aydınlatan vapur pro- zektörleri gibi içime üç ayda almanca öğretmek için iddiaya girişmişti ki kocası anlatıyor AMY birkaç kadın da bulunu. 55 ye sefer gazeteciler ve bina. nın esaslı memurlarından başka, misafir vaziyetinde “birkaç erkek,, bulunuyor. vs Kadınların da koskoca kongre yi erkekler kadar iyi idars edecek lerinden hiç şüphe etmemek doğ- ru olacaktr. Nitekim daha birinci günden, bu, temiz halılar döşenmiş, cam ları ve marokenleri pırıl pırıl ya. nan; postası, kambiyosu, tslefon o- daları; Türk — Ecnebi yetleri reisleri için ayrı ayrı daire. leri, her şeyi bulunan müsemmel binanın içerisinde bir saat gibi iş- lemeğe başladılar. * * ıldız salonunda kadınlar, dinleyiciler arasında bulunan bir. kaç erkeği de göze alarak her söze| başladıkça “Bayanlar ve bu arada baylar!,, gibi hitaplarda bulundukları gibi, bazai mn: ; Baylar, bayanlari; diye : bir misafir il- tifatı gösterdikleri de oluyardu.. O kadar ki, Cenevreden gelen bir erkek murahhas, bir müna- sbetle kürsüye çıktığı zaman adetâ| bir nazarlık gibi göze çarptı. » * » Otobüsler, sizi birçok m haslarla birlikte Perapalas önle - rinden, dolambaçlı yokuşlar çıka - rak Yıldız kapısı önüne getirdi mi, halı serilmiş merdivenlerin hepsi- ni çıkınca, karşınızda ( bir taki genç Türk bayanları bulursunuz... İngilizce biliyorsa “ingilizce, diye yazar. Fransızca biliyorsa, e o Gayet pratik bir usul... Erkeklerin konferansta — bel- ki de muhtaç olmadıkları için — böyle bir şey ir Faki bu genç lar, eğer bi size yerinizi Şilili! eni çeki mez, yanlışlığa uğramaz ve emni- yetle rahalmızı elde dht! ürsüde verilen bazı rutukla- n ve alınmış karar suretlerinin, apılan teklif ve itirazların derhat| çoğaltılmış olan kopyalarını da — Bürhan setli şoföre apartımanı işaret etti Ben bunun kolay (oolmadığını söylüyordum. İnmeğe hazırlanır - ken aramıza düşürdüğü çantasını almak için elini indirdi, sağ ta - rafım can yakacak kadar “ağıdı. Parmakları yine harekete geçmiş- i E , evet, dedim. Üç ayda, değil, il daha çok evvel öğ - mümkündür. ocası şoförün parasını verir - ken tasdik etti: Dü ge ğe her yanından rak ediyorl. peri kyerükiye görülüyor. Zenci, Jamayka müzakereler bir yandan devam e- dedursun — ayaklarının ucuna ba- sarak ve bir suyolu oynar gibi mu- rahaslara dağıtan onlardır... Konferans salonunda yüksek, kırmızı derili başi lardan iki yandakiler kendi bay- rağımızdır. Ortasında dünya ka- dınlar birliğin!» atlas üzerine sır- ma işlemeli bayrağı... Birliğin azası icap ettikçe bir nutku hemen başka dillere çevirir ve kendi dillerinde söylüyormuş gibi afacan bir cerbeze ile, dünya- nım dört bucağından gelmiş bütün kadmlara meselelerin ruhunu ye - niden anlatırlar. * # » Burada kadın hakkında tanı” ğımız bütün an'anelerin suya di tüğünü söylemiştim. Esasen, OLM ve aklı başın da birkaç kadının bir araya gel -| diği zaman gürültü e mer Ri kim iddia der ki.. dem İki gün üüce bir komis- yon top lartısında, bir kadın mu- mhhas, komisyon başkanına iti - raz etti, Ne dedi biliyor musunuz? “Kadınların sanayi sahasında çalışmasından, sıhhatlerine zarar- gelmiyor mu? Yahut ne derece za- rar görüyorlar? Bunları araştıra iongrede yardımları görülen s3uç Türk bayanları” sarayın ahçesinde atgısız bir nezaketle: “Bilâkis, bilâkis, diye taşı gediğine koydu.. Umumiyet itibariyle dışarda çalı. şan kadınlar, evin kapalı muhitin-| den açı e sl e sağ- iğ Tamıtaşmışlar Ve mesele isle Bu, “didişmeksizin anlaşamı - yan kadın, telâkkisine kökünden balta indiren bir hâdisedi: işte.. Yıldıza gelip Körumüz. dalde Honfepai salonunun mı da k r. Sağda, mili as fetiyle Hintli murahhas, ilde gene bir Hinili ve Romen adasından gelen murak has Bayan Marson'dur. illi kıydi .. Haiâ ben beş kul PRE) alnken yirmi be mu o kutu içerisinden ken ma bozdurdum ve yirmi kW ri aldım bile... iğ * * yaşlı bayanla birlikte en s0 Amma ben, onlara kolay! terdiğimi, müsameha eti dia ederek. müsavi haklar$! giden kadınım, bu hakları çi İ nasiyle almak üzere olduk! zamanda kendilerini yardı bilhassa muhtaçmış gibi mek istemem.. Kadın hareketine kat biri bile, kadını saymakt?! dini alamaz. * » Dünya kadınlar kon hal gene masalar başına lar. Bu dsfa dört saat'ç yanların, : pRaLE salon: der atı »ki mün: ozi da re bir kir Meke kadın » teşekkülleririn | en ba eli: AM. ve ayni zamanda 7 kitap ser kadını erkekle mo dereceye çı- 1 bükeli bir için tehlikeli teklifti — mecmua, risale v Komisyon başkanı hemen ce - vap vererek: “Hayir, hayır! dedi.. Şurada Şalışirsak bizim sıhhatimi- ze vey uygundur; burada ami yz gelmez gibi meseleler ortaya mayız., Bu gidişle, ev işinden bük bir şey yapamayız, neticesine varaca- ğımızdan korkarım. Her i z az çok zararlı olabilir... Biz yapacağız.,, Ardından hemen biri vetişerek — Tabii, tabii! Evlerine ilk defa geliyorum. “Süslü, şık bir apartıman, asan - r bizi üçüncü kata çıkardı. Bü- tün ecnebi kadınların meraki İr - ma'ya da , salonunu ala - turka dediği Ai eşyalarile dol- durmuş, kocası da sersem gibi: iraz rahatsız amma bu se - defli eşya.. İşte, İrma” alaturkayı çok ie için! nasebet, dedim. Bun - ların izinde alaturka bir şey yok. Hepsi Arap işi. İlk defa evine misafir geldiğim bir adamı pek kızdırmamak için — ilerisine gitmedim. Ona yal - Z şu hatıramı anlattım. “— Pariste (Mikadobar) diye büyük bir eğlence yeri vardır. Bir kaç salonu var. Bir de yer altmda iki yap- raklık basılı kâğıtlar halinde neş- riyatı ve birkaç TARI nutukları göze çarpıyor. Bunların her birinin, fiati, üze- rinde bir kâğıt parçasına yazılıdır. | Ve bir yanda bir kutu için le para. lar bulunuyor. aralar oradan'gelip kitap alanların bıraktığı ücretletdir. Kitap sergisinin başında se yoktur.. Kendi kendine görülen var, dediler. için de bir Gördüğüm alaturka saz kısmı Merak ettim. Orası fark (verip indim. manzara şu © du Dört tarafı sedirli bir salon. Kö- şede bir ocak. Yanında buradaki eski elçilik kavasları kıyafetine girmiş fesli, uzun püsküllü birkaç adam, ellerinde ut, kanun, kemen- çe var. Bir de şalvarlı, saçları dö. kük, göğsü göbeğinden sarkmış lâpa gibi bir kadm. Sedirlerin önüne sedefli sigara iskemleleri, tabureler koymuşlar,'| ortada altından elektrikle aydın - latrlan bir geniş yuvarlak kristal. Fraklı ve meraklı birkaç Ame- rikalı sedirlere uzanmışlar, akılla- rınca alaturka âlem yapıyorlar. rine türkçe sordum zularını da hemen bırak İse. Koridoriarda ciddi ci bell, erimli k ri yaşıyabilmeyi de hiç yer di başarabileceklerine deli w Hikmet — Siz nerelisiniz.? a Yüzü — m r Türke ğına sevinmiş p — lll, dedi... — Adınız? A — Aleko i Ve ötekileri tanıttı. ydi yet, kanuni Kirkor. ibu — Marika. İyi cifte ingrikeii göbek atışı gir Şiz iye bu 4 le mi geziyorsunuz? i Güldü; — Nasıl olur, takat, , Türk olduğumuzu başk? 5 | latamıyoruz ki! Cepkenli, fesli çalgıcılardan bi- |

Bu sayıdan diğer sayfalar: