KAPAK Bitmeyen kin,dinmeyen kan Sınırlarımızda 35. ayını dolduran İran-Irak savaşı, Türkiye'nin tarafsız kalma politikasını etkileyecek biçimde gelişiyor Gün batarken silahlar bir kena- ra fırlatılmış, göğüs göğüse, elle, tırnakla boğuşma başlamıştı. Son- ra kum tepelerinin arasından dalga dalga yayılan bir ölü sessizliği kap- ladı çölü.. Akbabalardan, leş kar- galarından gayrısı duyulmuyordu artık... Savaşçılar ölülerini bırakıp çekilmişlerdi. Yaşlı adam üzgün üz- gün başını salladı: **Bu savaş hiç mi bitmeyecek? ” B u sahne, 23 Eylül 1980'de Irak savaş uçaklarının Tahran'ı bombalayıp tanklarının da Hür- remşar üstünden İr_an sınırına aş- malarıyla başlayan İran-Irak sava- şından bir kesit değil, yedinci yüz- yılda, daha ortalarda İran ve Irak diye devletler yokken, Pers'lerle Arap'lar arasında “Şattülarap” yüzünden patlak veren ilk büyük savaştan bir bölümdü sanki... Aradan 13 yüzyıl geçti. ““Bitme- yen kavga”' yeniden başladı,Otuz- beş ayda yüz bin can alan, iki ül- kenin ekonomisini ayda birer mil- yar dolar zarara sokan, cepheye git- me sırasını çocuklara kadar uzatan bu savaş, daha öncekiler gibi, ““hiç mi bitmeyecek?”'' İran lideri Humeyni'ye göre, “Saddam Hüseyin mutlaka öldü- rülmeli... Savaş ancak o zaman bi- ter.” 4rak lideri Saddam Hüseyin'e gö- re, “Ayetullah Humeyni hayatta kaldıkça bu savaş bitmez.”” En gerçekçi bakış açısıysa, gali- ba, İran Meclis Başkanı Rafsanja- ni'nin.. “Bu savaşın kesin olarak sona ermesi daha 10 yıl alir.”” - “On yıl savaşı”” ve Türkiye. İki sınır komşusu arasında savaşın ilk patlak verdiği günlerde, tüm dün- yada olduğu gibi, Türkiye'de de, yaygın kanı, savaşın fazla uzun sür- meyeceği, “tatlıya'” bağlanacağı yönündeydi. Bu yüzden de, Türki- ve, O tarihlerde, geleneksel dış po- litikası doğrultusunda tarafsız kal- maya özen göstermiş arabuluculuk girişimlerinde bulunmuştu. İslam Konferansı bünyesinde oluşturulan Barış Komitesi'nin bir üyesi de Baş- bakan Bülend Ulusu'ydu. Ama, kâh durulan, kâh kızışan savaş da uzadıkça uzuyor, bunun Türkiye üzerindeki siyasal ve eko- nomik etkileri arttıkça artıyordu. ÜUç devletin oluşturduğu üçgenin bir ucu olarak Türkiye'nin, konumu- nu gözden geçirerek politikasını ye- ni baştan belirlemesi zorunluluğu doğmuştu artık... Türkiye'nin öncelikle ve ivedilik- le çözmek zorunda olduğu sorun, Güneydoğu Anadolu'nun sınır gü- venliğiydi. Irak'ın kuzeyinde topla- nan ayrılıkçı güçler ve bazı terörist gruplar eylem birliğine girmişler, sınırlarımızı aşarak köylere, askeri birliklere vur-kaç saldırıları başlat- mışlardı. Bir yandan bölgenin coğ- rafi konumu, öte yandan askeri bir- liklerin çok büyük bölümünün gü- neye, savaş bölgesine kaydırılması yüzünden, Irak hükümeti bu saldı- rıların önünü alamıyordu. Bütün bu olaylar ve gelişmeler basına yan- sımadığı için Dışişleri Bakanı İlter Türkmen'in Bağdat'a gidişi de, “Türkiye'nin önayak olduğu bir arabuluculuk girişimi”” olarak yo- rumlanmıştı. Ama, işlerin sanıldığı gibi olma- dığı, Irak sınırında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği sınır- l1 operasyonla anlaşıldı. 26-27 Ma- yıs tarihlerinde bir Türk komando birliği, Irak hükümetinin de ona- yıyla Türkiye-Irak sınırını aştı ve Dış politika yazarı Prof. Dr. Ha- lük — Ülman, İran-lrak savaşını Türkiye açısından değerlendirdi. Nokta: İran-Irak Savaşı Tür - -— kiye açısından neden önemli? Ülman: Savaş, Türkiye'nin iki sınır komşusu arasındaki bir sa- vaştır. Siyasal açıdan, bölgenin bugününü ve yarınını yeniden be- lirlemek eğilimini taşıdığı için önemlidir; Türkiye bu bölgenin değişikliklerine kayıtsız kalamaz. ÇA DA ON SADĞA SDT GAO MLKATLI ZLT F TÜT M TEAÇE AMAD ASA DAG S YNLK YDFT DA GAT BAA LÜĞ AA NAE SS SÜÜ ĞADAYAMAT AAA GARDARAR KA GS 20 “Savaş Türkiye için yaşamsaldır” Üstelik, bu değişiklikler bölgede- ki bugünkü dengeleri, yerleşmiş toprak düzenlerini bozmak tehli- kesini de taşıyor ki, bu, Türkiye'- nin güvenliği, toprak bütünlüğü açısından yaşamsaldır. Nokta: Ekonomik önemi var mı? Ülman: Elbette.. Türkiye'nin hem İran'la hem de Irak'la sıkı ti- cari ilişkileri var. Savaşın uzayıp gitmesi bu iki ülkenin ekonomisi- ne getireceği yıkıntıyla, bu ilişki- leri olumsuz yönde etkileyecek; özellikle Irak'ın dış ödeme güç- lükleri, daha bugünden, Türk ekonomisini de zorluyor. Bunun yanısıra, özellikle İran'ın kuzey-: batıdan açtığı yeni cepheyle birlik- te, Kerkük-Yumurtalık petrol bo- ru hattının geleceği de belirsizlik içine giriyor ki, bu da hem bu bo- ru hattından sağladığı akaryakıt, hem de aldığı geçiş ücretleri açı- sından Türkiye'yi yakından ilgi- lendirmektedir. Nokta: Bölgedeki dengelerden söz ettiniz. Bunlar nelerdir? Ülman: Bölgenin iç dengesi,