Nokta 15 Ağustos 1983 sayfa 35 | Gaste Arşivi

15 Ağustos 1983 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 35

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sert tepkisi olumsuz etki yaratır J | liğini hoş karşılamıyorlar. Bebeğin annesinin karnına nasıl girdiğini merak eden kızları ““bu konulara” fazla düşkün olduğu için üzülüyor, iki yaşında pipisiyle oynayan oğul- ları, ilerde ““seks manyağı”” olacak diye kaygılanıyorlar... Amerikalı psikolog doktor Robert Chartham, büyükler kabul etseler de etmeseler de, cinselliğin çok erken yaşlarda başladığını ve bu alanda çocuğu eğitebilmek için ana babaların ön- ce kendi eğitimlerini gözden geçir- mek zorunda olduklarını söylüyor. Nasıl bir eğitim? Dr.Chartham, çocuğun cinsellikle ilgili sorularının mutlaka saygıyla, içtenlikle ve dü- rüst olarak yanıtlanması gerektiği- ni vurguluyor. Gerçekten merak et- tiği ve öğrenmekistediği için soru so- ran bir çocuğu kandırmamak ve baştan savmamak gerekiyor. Doyu- rucu bir yanıt alanıçocuk bu konu- da uzunca bir süre başka soru sor- muyor. Çocuk cinsel bir soru sor- duğu zaman fazla ayrıntıya da gir- memek gerekiyor. ““Baba, annenin içine çocuğu nasıl koyar?”” sorusuy- la karşılaşan bir annenin cinsel iliş- kinin bütün aşamalarını anlatması gereksiz; çünkü çocuk yalnızca sor- duğunun karşılığını istiyor. Fazla- sını ya merak etmiyor, ya da anla- yacak düzeyde olmadığı için sormu- Çocuğun cinsel eğiliminden, bedenini tanıma ihtiyacından korkmaya gerek yok yor. Psikologlar, çocuklara cinsel- likten söz ederken tıbbi deyimlere başvurulmaması gerektiğini vurgu- luyor, “cinsel birleşmede bulun- mak/”' yerine “sevişmek”' kelimesini kullanmak, çocuk tarafından daha rahat anlaşıldığı gibi, bunun cinsel ilişkiyle sevgi arasında bir bağlantı olduğunu da çağrıştırabileceği ileri sürülüyor. Döktorculuk, iğnecilik. Yaşamı- nın ilk üç ya da dört yılında kendi bedenini ayrıntılarıyla “keşfeden' çocuk, daha sonraki üç yıl içinde de çevresindekilerle karşılaştırmaya başlıyor. Sağlıklı gelişmiş her yetiş- kin, yaşamının ilk yıllarında “dok- torculuk/', “iğnecilik', “hastanecilik' adıyla oynanan “keşif” oyunların- dan geçmekte Dr. Chartham, anne- nin bu aşamaları sinirlenmeden, pa- niğe kapılmadan ve bir zamanlar kendisinin de aynı oyunları oyna- dığını ve bir zarar görmediğini, ter- sine zevk aldığını hatırlayarak izle- mesi gerektiğini söylüyor. Çocuk büyüdükçe onun giderek zorlaşan sorularını yanıtlamak da gene anne- babanın görevleri arasında... Anne- nin, soruların çok beklenmedik za- manlarda geleceğini tahmin etme- si, bunun içinde hazırlıklı olması gerekiyor. Yoksa, bezelye ayıklar- ken küçük kızının, ““anne, abimin önündeki o şeyden bende neden yok?”' gibi bir soruyla dehşete düş- mesi işten bile değil... “Seni biz yaptık”” Cinsel ilişkinin ne olduğunu, çocuğun nasıl oluştu- ğunu ve dünyaya geldiğiniçocuğuna rahat bir biçimde, çocuğu rahat- sız etmeden ve kendi de fazla rahat- sız olmadan anlatan bir anne ya da baba ile çocuk arasında bir yakın- lık doğuyor. Bu yakınlaşma, çocu- ğun aileye güvenini sağladığı gibi, ilerde çıkabilecek sorunlarda da ço- cuğun ana ya da babaya karşı da- ha açık olmasına yardımcı oluyor. Bu yolda atılacak ilk adım şu cüm- leden geçmekte: ““Evlâdım, seni leylek meylek getirmedi. Baban ve ben, bütün evli çiftlerin ve birbiri- ni seven öteki kadın ve erkeklerin yaptığı gibi seviştik. O günden son- ra sen, benim içimde, rahim adını verdiğimiz özel bir bölmede büyü- dün ve dışarıda yaşayabilecek du- ruma geldiğin zaman doğdun...” Anne ve baba için bu “basit' ger- çeği çocuğa açıklamak, sanıldığı ikadar kolay değil kuşkusuz. Ama televizyonda ateşli bir öpüşme sah- nesinden sonra soyunan ve yatağa giren çifti izleyen günümüz çocuğu- na “leyleğin hangi aşamada devre- ye girdiğini”” açıklamak da kolay değil.© 35

Bu sayıdan diğer sayfalar: