8 Ağustos 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 43

8 Ağustos 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 43
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1722—37 Üs | 0 WA VAN eg İ N A) 2d ZAN X W OX 75 > — Bir tane daha.. Bir yudum daha.. bir koktey daha... Renk renk ışıklar.. Sıra sıra, pırıl pımil ışıklar... Serpantinler.. Uzıyan, yayılan, genişliyen ve çift- leri birbirine bağlıyan serpantinler... Uzakta, tokuşan kadehlerin akisleri gibi, kahka- halar !. Ve dudaklarında bir yudum içki; Dudaklarımda aynı şey: Koktey !.. Rugan iskarpinlerin cilâlı tahta üstünde akar gibi kayışı.. Diz kapaklarında mafsalların açılıp kapanışı. Göğsün göğsümde, iki ipekli kumaş arasındaki billâr top gibi kayıyor. Birbirimize bir kaba dökü- lür gibi dökülüyoruz.Döndükçe doluyoruz,kıvrandıkça boşalıyoruz, boşalıyoruz, tekrar doluyoruz; tıpkı iki koktey kadehi gibi... Dekordaki dansöz hiç durmuyor. Şu oturan genç kızla delikanlıda dansediyor. Duvarlar yerinden oynuyor, ve tavan, tepesine takılı yıldırımlarla fırıl fal dönmekte... Artık yoruldunsa oturalım. Öyle uzak durma, gel istersen, dizlerime otur, ne sıcak, ne yumuşak, ne kokulu bir temas bu... Zannediyorum ki, kürklü mahlükların en nadiri, en tüylüsü, en ipeklisi şimdi benim kucağımdadır. Saçlarından bir tutamını ponpon gibi yüzümde gez- diriyorum. Parmaklarımı omuzbaşlarına değdirirken, bir ipek yumağına dokunmuş gibi oluyorum. Lâkin görüyorum ki, sen ne bir şekilde, nede bir renkte duruyorsun. Şimdi oyumyumuşakken, göğsünde bir el gezinmesile, şimdi bir kabartma mer- merin sertliğini alıyorsun. UYANIŞ 599 Güneşin yedi rengi de sende midir, bilmiyorum. Fakat şimdi yeşilken şimdi mor, şimdi sarıyken şim- di kızıl kesiliyorsun. Sonra renkler birer birer top- lanarak vücudunda birleşince, gün gibi göz kamaş- tırarak pırıl pırıl yanıyorsun !.. z Şimdi bir yumak ipek, dokununca kabartma bir mermer, şimdi al, mor, sarı, kızıl, yeşil, ve sonra, gün ışığı gibi parlarken, şimdi de bir nefes rayiha- dan ibaret kaliyorsun. Ver ellerini bana.. Seni atlastan miniminiğbir elin yumuk avucuna damlatılan kokular gibi koklıyayım!, Ne güzel bir koku bu... Burun deliklerimi aça aça, göğsümü şişire şişire, seni içime çekiyorum. En ağır ve keskin kokularda ciğerlere böyle dolarlar, damarlara böyle dağılırlar, ve insana lık verirler.. böyle baygın- — Ne olur, bir tane daha, bir koktey daha... Kollarımı beline doluyorum. ..Dudaklarında bir yudum içki : Dudaklarımda aynı şey: Koktey 1. Gece yarısını çoktan geçti. Dışarda yarasaların kanatları gibi serin ve ıslak bir karanlık var, Limozindeyiz. Uçar gibi gidiyoruz. Bekir Sıtkı". ri

Bu sayıdan diğer sayfalar: