18 Eylül 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

18 Eylül 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

belirli seviyeye gelmeden Hükümete alınmışlardır ve - varsa - değerlerini ancak Bakan olduktan sonra göster- mek fırsatını ele geçirmişlerdir. . Bu yüzden bunlar, ilk baştan itibaren istihfaf uyandırmışlardır ve bu han- dikapları devam etmektedir. "Kasa. ba avukatından Bakan olur muymuş!", "Daha dünkü çocuk", "Ne bilir, o?", "Herkes kendisine gülüyor" tarzında- ki tenkitler bugün C.H.P. Grupu için de - bazen haklı olarak - en f kullanılan tenkitlerdir. Grupta kendi lehlerinde hava peşinde olanlar oda bu hisleri istismar etmekte ve Hükü- met aleyhtarı bir cereyan yaratmak. tadırlar Revizyon bunun ilâcı olacak- tır, Zira şikâyetler her zaman haksız değildir. Bazı müşkiller "Kabinede revizyon" günlerde CHP 'liler arasında en çok konuşulan konudur. Ancak bunun gerçekleşmiyeceğini, Başbakan İnönü nün istese bile Kabine olarak istifa etmeden böyle bir tashihat yapamı- yacağını iddia edenler ve bunun sebe- bini bir espri ile : rader diğerlerini bilmem ama, Alpiskendere istenildiği kadar istifa et denilsin. Böyle bir şeye imkân yoktur. Bu bakımdan bu işzoriş!.." diye anlatanlar da vardır. Ancak kabinede revizyon mesele- sinin epeyi olgunlaştığı, Grup Baş. kan vekillerinden birinin, AKİS mu- habirinin bu konu ile ilgili (osorusuna verdiği şu cevaptan iyice anlaşılmak- tadır : meselesi son "— Böyle meselelerde vaktinden evvel açıklama yapmak doğru değildir. Meselâ bir vali, emrindeki bir emniyet müdürünü bir hareketinden dolayı iş- ten el çektirmeye karar verse, bunu tatbik sahasına koyuncaya kadar hiç bir kimseye bir şey söylememelidir. Aksi halde komplikasyon doğar Ondan dolayıdır ki Başbakan İnö nü bugünlerde bu konuda hiç kimseye hiç bir şey söylememektedir. A.P. .kuyunuzu kazarım İsviçrede, Lozan yakınlarında güzel bir göl kıyısında, Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil namında, kırmızı yüz lü bir ihtiyar, günlerini yazı masası ile şarap şişesi arasında gidip gele- rek geçirmektedir. Bu zat, son gün. lerde daha çok yazı masası başında zaman harcamaya ve yarım (asırlık arkadaşı şarabı biraz İhmâl Oetmeğe başlamıştır. o Odasına (kapanmakta. saatler saati yazmakta, düşünmekte Kulağına Küpe Hemen başladılar! AP organında bir yazı "Yassıada mahkümları, çı kıyorlarmış- Puf! Adamların ne siyasi hakları var, ne seçebili- yarlar, ne seçilebiliyorlar-. Bu- nun adı da af! Af mı, bu* Sa- dece gösteriş,” Peki ama üsttad, bu memle- kette 27 Mayıs 1960 günü bir hadise olmuştu- Onun adı ney- di? Tevekkeli o değil, piri Celâl Bayar da kendisine atyet (o gösterilir o gösterilmez Cumhurbaşkanı o makamına o- bunların ULMUŞTU. v endisimi Kayseri hapisharlişindi bulmuş ve tekrar yazmaktadır. İsviçrenin bu şiirli köşesinde belirlenen bir (o başka değişiklik te, buradaki opostahaneden Türkiyeye yola çıkarılan mektup sayı sının son günlerde hayli artmasıdır. Ali Fuat Başgil müstesna, İsviç- Saadettin Bilgiç Post kavgası YURTTA OLUP BİTENLER redekiler rahat ve sakin hayatlarını sürdüredursunlar, bu memleketten ge- len bir mektup geçen haftanın sonun da Türkiyede bir hâdise olarak ka- bul edildi. Başgil, bu Oo mektubunda, “umumi arzu üzerine" AP Genel Baş- kanlığına adaylığını koyduğunu açık. lıyor, bir kahraman üslübu ile, 1961 yı unda, Sıkı Yönetim tarafından tev- kif edildiği için partinin son kuruluş çalışmalarına katılamadığını anlatı- ve partinin ihtiyacı" nı Başgil daha önce gösteriyordu, 6, Cumhurbaşkanlığına ayni sebeplerle adaylığını koymuştu Bu mektup İstanbulun gotik baş. ga- zetesinde aşk ve şevk ile yayınlandı. Aynı gazete daha sonraki günler, Baş- gilin adaylığını elden geldiği (okadar desteklemeye koyuldu. Türkiyenin sağında yer alan bir grup da aynı şekilde bir bayram havasına girdi. Bir hafta ev- vel, çaresizlik yüzünden, Bulvar Pa- adaylığını metinde gayretlerini devam ettirmek- ten de vazgeçmeyen Gökhan Evliya- oğlu, Tahsin Demiray, Hami Tezkan. Fethi Tevetoğlu, Hüsnü Dikeçligil ve Şadi Pehlivanoğlu derhal çark ettiler ve bir Başgil destanıdır tutturdular. Son günlerde "İhtilâlci Sosyalizm" tür küsüne sarılmış olan bu Atatürk ve devrim düşmanı adamın liderliğin- de hayallerine en kısa yoldan ulaşa, caklarını tahayyül ettikçe - ihtimâl - ağızlan sulanıyordu. k bu grubun iyice teşhis ede- mediği ve hataya düştüğü nokta, a- daylarının sözlerinde ve £ fikirlerinde pek ısrar etmeyen bir kimse oluşudur. Başgil bir çizgi üzerinde yürümeyi o derecede lüzumsuz bulmaktadır ki, bir yazısında rönesans hareketini dahi fazla materyalist bulup tasvip etme. diğini ifade ederken, bir kaç hafta ev- vel kaleme aldığı bir başka yazıda tâ- viz kabul etmez bir ihtilâlci ve sosyal adaletçi kesilmekte, "Biri yer O biri bakar, kıyamet bundan kopar" demek tedir. 27 Mayıs 1960 ertesinde Cumhuri- yet Gazetesinde ihtilâli över, DP 'yi yerin dibine batırırken, bir kaç yıl sonra İsviçrede yazdığı bir kitapta ta- mamen tersine dönmekte, 27 Mayısı kötüleyerek DP 'yi göklere çıkartmak, ta, üstelik bunu yaparken gerçekleri AKİS/15

Bu sayıdan diğer sayfalar: