18 Eylül 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

18 Eylül 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

türk.yunan düşmanlığının yeniden a- levlenmesi; sömürmeye hazır bazı ya- pımcıları bu tür konuları işlemeye it. miştir. 1964-65 sinema mevsiminde, ko nusunu sözde Kurtuluş Savaşımızdan alan, fakat bunu ya resimli roman kah ramanı "Lone Ranger-Maskeli Süvari", a da "Zorro" ya benzeterek ulusal bir hareket olmaktan uzaklaştıran yarı western havasına sokan filimler bu yı- lın filmleri arasında yeni bir tür ola, rak kendilerini göstereceklerdir. Asıl' büyük çoğunluk, kötü kopya ve uyarlamalarla türk sinemasında bu yıl da hakimiyetini sürdürecektir. Bun ların senâryoculuklarını Bülent Oran,. İlhan Engin ve Süavi Sualp; rejisör- lüklerini de Hulki Saner, Ülkü Eraka - lın, Nejat Saydam ve Yavuz Yalınkı- lıç yapmaktadır. Bir ikinci grupta da eski yılların melodramları ile vodville- rini günümüze göre adapte edenler ve böylece günlerini gün edenler vardır. Bunların içinde en belirgini doktor Ar. şavir Alyanaktır. Geridekiler, orta kuşak ile yeni kuşak rejisörleridir. Bugün türk sine- masını hâlâ orta kuşak rejisörleri tem- sil etmektedirler. Bunun gerçek sebebi de, orta kuşak rejisörlerinin hemen hep sinin yapımcılığa da girişmiş (Oolma- larıdır. Orta kuşağı takip den gençler ise, i önce gelmişlerin yolunu takip etmekte ve yavaş yavaş onlar da emekçilikten patronluğa, ya- ni yapımcılığa doğru, kaymaktadır- lar. Orta kuşak içinde en ilgi çekici olanları Metin Erksan, Memduh Ün, Atıf Yılmaz ve Osman P. Seden dört- lüğüdür. Bu dört rejisörden, Metin Erk san da dahil, dördü de yapımcıdır. İçlerinde en başarılı sinema teknikeri" pımcısı olan Seden, yılda 10 a yakın film çevirmekte ve bunların hiç biri elle tutulur bir kalite başarısına ula. şamamaktadır. Yalnız, yine (o hemen hepsi ticari başarıya erişmekte ve bir çoğu yılın hasılat rekoru kıranları a- rasında yer almaktadır. Seden kadar'sağlam bir sinema teknikeri olmamakla beraber, ondan da zaman zaman aşağı kalmayan Mem duh Ün, kendi yapım şirketi adına Sedenden çok daha az tavizci davran- maktadır. Geçen sinema mevsiminde Memduh Ün, bir "Susuz Yaz" dan çok daha başarılı "Ağaçlar Ayakta Ölür" ü, ayakları çok sağlam basan bir polsiye "Bire On Vardı" yi meydana getirmiş tir. Yalnız, aradaki tek fark, bu film- lerin teknik yapıda sağlam, fakat ken. di gerçeklerimize uyarlık bakımından ise havada kalmışlıklarıdır. Bu tutarsızlık, Ünü, bu yıl rejisör- lükten çok yapımcılığa yöneltti. o Atıf Yılmazın eski Atıf.Yılmazlığını ortaya koyacak bir nitelik taşıyan "Erkek Ali" si, bir Memduh Ün yapımıdır. Suder- n'ın bir uzun hikâyesinden bize u- yarlanan "Erkek Ali" yi iki kişi ayak- ta tutacaktır: Erkek Aliyi oynayan Eşref y ve filimin rejişörü Atıf Yılmaz. Ayni Atıf Yılmaz, yine Memduh Ün yapımcılığına bu defa da adı dil. lere destan bir müzikli oyunu, "Ke- şanlı oOAli Destani"nı oaktaracak- tr, Bu aktarışta ne dereceye ka- dar başarıya varacaktır, orasını zaman gösterecektir. Bu yıl yıldızı en çok parlayan orta kuşaktan Metin Erksan, kendi adı çevresinde bir "toplumsal"lık kozası örerek, "Suçlular Aramızda" sını bitir- miştir. Bu filminin ardından yine ayni kozayı bu defa Zeki Mürenli bir İpek böceğinin yardımıyla "İstanbul Kaldı. rımları" nda örecek ve kendi kişiliği- ni sazlı-sözlü bir filmde üçüncü defa deneyecektir! . ve yeniler Yeniler, geçen yıla karşılık pek büyük azanç o sağlayamamışlardır. Mehmet Dinler, sadece iki filmle -"Dağların Aslanı" ve "Cilâlı İbo Kırk Haramilere Karşı"-; Nuri Ergün, biri "Arabacının Kızı Dünyaşka" dan u. yarlanan "Hancının Kızı" ve üç ayrı komedi; rejisörlüğü ve sinema kişiliği konusunda bir fikir vermeyen Oo Zafer ler varsa onlarla seyirci mışlardır. karşısına çık Arada yeni gelişler, İlhan Engin ve Feyzi Tuna iledir. Biri, beklenmedik sinema dilini, özentili de olsa, başarıy la kullanmıştır. Diğeri ise, sadece hi- kâyeye dayanmakta ve dayanağını hi- kâyede aramaya kalkışmıştır. Bu yüz- den, ikisi de seyirciden pek de büyük bir yakınlık görmemişlerdir. iyi teknikerliği ve eğilimi (o bakı- mından orta kuşağa daha çok bağlı olan Ertem geçen de geçen yılda ba. şarısızlığa ouğramışlardandır. "Ayşecik Fakir Prenses" kötü, kötü olduğu kadar da Göreci harcayan bir Mark Twain ak tarmasıdır. Ayni yorgunluk ve akın- tıya küreklik, "Ayrılan Yollar" da da görülmektedir. Göreçin Göksel Arsoy- la yaptığı "Cici Can'ı ise, on üzerin SİNEMA den mi dengesizlik örneğidir. nculara gelince, türk sinema, sında eğil yılın "kral" ye "sultan" la rı yavaş yavaş taht değiştirmeye hâ zırlanmaktadırlar. Ayhan Işık, yine es ki Ayhan Işıktır. Ama bir Orhan Gün giray ,bir Göksel Arsoy ve bir Eşref Kolçak, artık yoktur! Yerlerine sürat le yenileri çıkarılmıştır. Bir süre, e ge sağlamağa çalışılmış ve bu, sonu da başarılmıştır. Erkeklerden Gürsu, üneyt Arkın, Tamer Yiğit: kadınlardan ise Semra Sar, Ajda Pek- kan, Sevda Ferdağ, Fatma Girik, yıl- dizi iyiden iyiye parlamışlardandırlar Bu yeni ve eskilerin yanı sıra, eski lerden de yeniden yıldızı oparlayanlar yok değildir. Son olarak Tarık Dur- sunun "Cehennem Arkadaşları" fil minde yepyeni ve değişik bir tipi can 2 oyuncusu Leylâ Sayar, mızda" ile Belgin Dor Ekrem Bora, "Vurun Kahpeye" ile Ahmet Mekin, "Aşk ve Kin" ile Turgut Öza tay, yıldızlarını yeniden o parlatanla' rın başında gelmektedirler. .(İlâncılık — 2137) — 1194) AKİS/33

Bu sayıdan diğer sayfalar: