18 Eylül 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

18 Eylül 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RADYO Yayınlar Bizi dinler misiniz?" Haftanın başındaki (Pazar sabahı 10.45'de, Ankara Radyosu dinleyi cilerinin büyük çoğunluğu (o hayretler içinde kaldı. "Bizi dinler misiniz?" adlı, dinleyicilerle sohbet programın- la konuşan Radyo sözcüsü, bir önce- li AKİS'te çıkan ve Ankara Radyo- nun haberlerini ağır şekilde tenkit cüsü "dergi yazarının genellikle hak- kı, hattâ çok haklı olduğunu" belirtti ve kendisine teşekkür etti, "Bizi dinler misiniz?" adlı prog. ram, son birkaç haltadır çok ilginç almağa başlamıştır. İki hatta önce de Meclis Başkanının o Mecliste yaptığı yersiz konuşmaya Radyo sözcüsü nâ- zik, ama çok kesin bir dille cevap vermiş işin aslını açıklamıştır Bu programda bir-iki iin yn hataları, ama genellikte küçük ve Ö- nemsiz hatalar açıklanmakta, yici mektuplarına cevap verilmektey- di Radyo İdaresi ilk defadır ki muh- tar bir idare olduğunu belirtiyor, me- selâ Meclis Başkanına karşı bir tavır takınmaktan çekinmiyor * bağımsızlı- ğını apaçık savunuyor, ilân .ediyordu. Radyo İdaresi ilk defadır ki 10 milyo- nu aşan dinleyicisine, Radyoyu ağır şekilde tenkit eden bir yazıyı duyuru- yordu. Sözcü, "Gerçi çeşitli imkân- sızlıklardan söz açılabilir, mazeretler ileri sürülebilir ama, radyo dinleyici.. (AKİS — 1200) BBC, ATF ve Bizim TRT. Turgut ÖZAKMAN BBC'de 17 bin, RTF'de 12 bin kişi çalınmaktadır. Türkiye Radyoların. da çalışanların sayısı ise bugün bini aşmamakladır. Mısırda 25, Yu- goslavyada 29, Cezayirde 16, Finlandiyada 66 radyo istasyonu vardır. Tür- kiyede ise 11. Türkiye tâkat (kw) bakımından dünya memleketleri arasında 36. sırayı işgal edebilmektedir. Bir minyatür devlet olan Mo. nako radyolarının takatli bile Türkiye Radyolarının takati toplamından çok aşağıda değildir. 359 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Ka- nununun Türkiye Radyolarını bir hamlede BBC veya RTF'nin imkân- larına kavuşturacağım sanmak hayâl olur. Ama işin garibi kanun, TRT'- ye, BBC'nin, RTF'nin görevlerimden daha ağır ve çetin görevler, so- rumluluklar yüklemiştir. Fakat bunları gerçekleştirebilmek için gerek, li yeterli imkânları sağlamış değildir. Kadrolar Maliye Bakanlığından, Devlet Personel Dairesinden, Turizm ve Tanıtma Bakanlığından geçer ve ancak ilgili memurların aklı yatarsa rk yoksa geri çevrilir, İl- gili memurların bir kısmının radyoyu r gazino sandıklarını ve böyle değerlendirdiklerini söylemek, ne yazık Ki, haksızlık olmıyacaktır. Bugün yurdumuzun her tarafından dinlenebilir bir t ürk radyosuna sahip değiliz, 2 kw. tâkatindeki il radyoları ancak, kâğıt üzerinde sayıyı kabartan bir unsur, bir tesellidir. Gerçekte, az sayıdaki (dinleyicilerle sayısı pek az U radyocularım oyalayan, oyuncak radyolardır. Ankara , Radyosu, bu yüzden bütün memleketin haber, kültür ve vakit geçirme İhtiyacını karşılamak zorunda kalmaktadır. Programları da tabii, üslüp birliğinden, ortak bir karakter ve etkili bir muhtevadan yoksun olmak- tadır. Türkiyede yeni ve yüksek takatli radyolar kurmak bir lüks değil, kaçınılamaz bir görevdir. Yabancı radyoların yayınları ile boy ölçüşmek bir çeşit milli savunma hizmeti haline gelmiştir. İlgililerin, Türkiyeyi hedef almış radyo savaşını incelemeleri vakti geldi de geçti bile!.. Rad. yoyu "yalnız sustuğu zaman hatırlayan" İlgililer, radyo şebekesinin 1s- lahı, yeni tesislerin kurulması için gerekli ödeneği vermekte güçlük çı- karmayı unutmalıdırlar. Radyo, geri kalmış bir ülkede, iyi kullanılabi- lirse okuldur, üniversitedir, kitaplıktır, konser salonudur, sahnedir, ço- cuk bahçesidir, gazetedir, dergidir. Kısacası Batıdır, medeniyettir. Me- deniyet de ucuz değildir!. leri mikrofon gerisi hizmetleri aksa- n nedenleri bilmek, araştırmak Zz0- runda değildir” ağ konuşt Redaktörün gün "Bu program yi inlanırken, "Türkiye Radyoları (oOHaber Merkezi" gibi cafcaflı bir ad taşıyan, aslında sadece bir tek odadan ibaret haberler ser- visindeki iki redaktör o-zaten hepsi, altı kişidir, kulak kesildi, 24 saat.ke- sintisiz devam etmesi gereken hizmeti yürütebilmek için günde 10, hattâ 15 saat çalışmaları gerekiyor, bu işleri, karşılığı olarak da, hertürlü teminat- tan yoksun, 600-700 lira' kadar bir pa- ra alıyorlardı. bakılırsa, modern radyocu- luk ilkelerinin radyoya girmesini önle yen radyocular değil, mevzuattır, tah- sisattır, kararnamedir. Haber kaynak ları mahduttur. (Haberler hakkında çıkan her tenkit, oredaktörleri ağla- maklı yapmaktadır. Redaktörler du- rumu açıklayanamanın çaresizliği İ- çinde kıvranmaktadırlar. Radyo İda- resi yıllardır, bu durumu düzeltecek bir çare aramamıştır, Program bitince redaktörler endi. şe ve üzüntüyle birbirlerinin yüzüne baktılar. oBunca kusuruna, ihmali- ne rağmen Radyo, kendisi hakkındaki ağır bir tenkit yazısını bizzat yaymak ta beis görmüyordu! Bu, olacak .şey değildi! Fakat bu halleri uzun sürmedi. Telâş lan boşunaydı. Bu "yeni hava'dan, bu "açık yüreklilik"ten onlar da memnun kalmışlardı. Derin birer "Oh" çekti- ler. Nihayet Radyoda yeni bir devir açılıyordu. Radyo, şunun bunun emrin de bir hoparlör olanaktan kesin ola- rak çıkmıştı. Bir BBC olmak için .belki daha çok yıllar gerekti ama, hiç değilse o yolda olduğunu bilmek, in- sana şevk ve güven veriyordu. Ebet- te ki, itibarlı bir kurumda çalışmanın tadı, onuru başkaydı Gerçeği öğren, mek isteyen dinleyicilerin. "Radyo ne diyecek bakalım?" diye bekleyecekleri günler belki de çok uzakta değildi. Redaktörler haberlerin üzerine eğil dikleri sırada, yonun telefonları çalıyor, memnun dinleyiciler o “açık 'kalpli". Radyoyu tebrik ediyorlardı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: