18 Eylül 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

18 Eylül 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yayınlar ŞAİR DOSTLARIM Oktay Akbalın izlenim ve anıları, Elif Yayınları 13, Anı dizisi, |, İstan- bul 1964, Çeltüt Matbaası, 100 sayfa 350 kuruş). Oktay Aktoal, türk edebiyatında Sa- bahattin Aliden sonra gelen Sait Faik kuşağı hikayecilerinden biridir. İkinci Dünya Savaşından sonraki yıl- larda, edebiyatımıza bir ara gerçekten “altın çağ" ını yaşatan kuşağın bir temsilcisi olarak Oktay Akbal, o yıllar dan bu yana pek çoğu ile arkadaşlık ettiği şairleri, yazarları, onların ve ken disinin ortak anılarını "Şair Dostla- rım" adlı bir kitapta toplamış. al, kitabına yazdığı (o önsözde kitabı şöyle tanıtmaktadır "Bu yazılara olsa olsa öykümsü söyleşiler adını verebiliriz. | Gençlik yıllarında tanıdığım, dostluk (okurdu- gum kişiler üzerine yazılmış anılar, izlenimler. Kimi daha o günlerde ünü- nü yapmış, edebiyat tarihimize mal ol- muştu. Kimi şiir alanında taze bir du- yuş getirmek üzereydi. Kimi de ilk gençlik heyecanlarım yeni mısralara döküyordu. (.,,) Şair dostlarım; Ger- çekte 'Ben ve Şair Dostlarım' deme- liydim ya, yapamadım. Biliyorum her Dergiler: Ankara Ticaret Odası Dergisi derneklerin, kurumların ve benzeri kuruluşların bir büyük me- Türkiyede rakı vardır: Dergi çıkarmak, yayın yapmak. Aslında bu, yazıda, sözünü ettiğim şair dostum kadar kendimden de söz açmışım. Şair dostlarımın serüvenleri içinde (o kendi serüvenlerimi de anlatmışım," Oktay Akbalın, ortak anılarından söz ettiği şairler şunlardır: Salt Faik Abasıyanık, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Beh çet Necatigil, Ziya Osman Saba, Or- han Veli Kanık, Cahit Külebi, Salah Birsel, Sabahattin Kudret Aksal, Asaf Özdemir, Nihat Ulvi Akgün, Rüştü O- nur, Muzaffer Tayyip, Attilâ İlhan, Or- han M. Arıbumu.,, Görüldüğü gibi, bu kadronun için de gerçekten edebiyatımızın pek değer li adları, onların yanıbaşında da adı şaire çıkmış ama, ya güçleri şair ol- maya yetmemiş, ya da yazdıkları bir- iki şiirden sonra manzumecilikle gün- lerini gün edenler yer almaktadır. Ama ne olursa olsun, Oktay Akbalın İzle- nim ve anılarını toplayan "Şair Dost- larım" edebiyatla uğraşanların, b lan tanıyanların zevkle K kuyazakları bir kitaptır. YOLUN ÜSTÜNDEKİ KAYA (Samini oOKocagözün hikâyeleri İmece sanat yayınları, isteme adresi: İmece Yayın Kooperatif P.K. 546, An- doğru bir harekettir ama, şimdiye kadar hemen hemen hiç bir dernek, hiç bir ku- rum şöyle gerçekten faydalı, karamamıştır. gerçekten yayın amaçlarına uygun dergi çı- Ankara Ticaret Odası da bu modaya uyan kurumlardan bi- ridir ve Ağustos aynım ortasında bir dergi çıkarmağa başlamıştır Dış kapa- ğına bakarsanız, derginin adı virir, ikinci sayfadaki ada bakarsanız, dır. "Ankara Ticaret Odası dergisi", kapağı çe- "Ankara Ticaret Odası Mecmuası" Dergi veya mecmua, her ne İse, buna çıkaranlar satılacağını ummu- yor olmalılar ki, üstüne fiyatını yazmamışlar. Dergi, pek çok kurum der- gisi gibi son derece iyi kâğıda, zevksiz bir düzen İçinde, özentili bir şekilde basılmış. Dergide rastgele sıralanmış yazılar, rakamlar ve Oda ile, Odanın bağlı olduğu üst kuruluşların bol bol rekâmı var. Arada bir de "Özel Te. şebbüs Ruhu" başlıklı yazı var ki, herhangi bir mizah yatışmasına katıl- sa rahatça derece alır. Derginin ilk sayısı göz doldurmaktan da, okuyucuyu oyalamaktan da uzak. Ama biz gene de daha ilk sayısı olduğu için dergiye uzun ömür, hiç olmazsa ilerisi için yararlı olmasını dileriz, İ. S. Ankara, 1964 Ayyıldız Matbaası, 96 300 kuruş) * Camim Kocagöz de Sabahattin kuşağından sonra gelen kuşa hikayecilerinden biridir. Hem de güçlülerinden biri.,. 1939dan bu ya devamlı yazanaktadır. Bugüne de likavak, Sığmak, Sam Amca, Cibo Şoförü, Ahmetin Kuzuları adlı beş kâye kitabı, Bir Şehrin İki Kapısı, lan Hikâyesi, Onbinlerin Dönüşü, ka paklılar, Doludizgin adlı beş de rom nı yayınlandı. "Yolun Üstündeki konu ya", yazarın onbirinci kitabıdır. Kocagöz. gerçekçi bir yazardır, m yle olsun, il yazılı e lâf kalabalıkları ma im kân yoktur. Konu olarak ele ne almışsa, onu açıkça, lâf kalabalığı boğmadan, olduğu gibi yazmıştır, maktadır. Samim Kocagöz, yazarlığı nın üne ermekten, kokteyllerde, soh bet meclislerinde övülmekten veya ya rilmekten öteye bir anlamı olduğu bilmektedir. Kitaba girerken söze şö le başlamaktadır: "Bu hikâyeleri, yurdun daha iyi dahagüzel, daha özgür günlerini gö meleri dileğiyle oğullarım Şükrü ye Fadıla armağan ediyorum. Kocagözünki sadece birdilek,Bu İstek değil. O, kalemini bu 'dileği gerçekleşmesi için kullanmasını da bilmektedir. Hemen bütün kitapların da olduğu gibi, "Yolun Üstündeki Ka ya" da da yazar, memleket mesele rinin üstüne eğilmiştir. Kısacası Kocagöz, hoşça vakit ge çinmek isteyenlerin, edebiyatı jikle veya kabak çekirdeği anlamına alan ların yazan değildir. Kocagözün anlat tıkları sade, basit, ama yüzdeyüz mem leket gerçeği olan, bilinmesi, öğrenil mesi ve üstünde düşünülüp çareleri aranması gereken şeylerdir. Kocagözün kitaplarını, bu arada da "Yolun Üstündeki Kaya" yı oku mak isteyenler, önceden nasıl bir ya zarla karşılaşacaklarını bilerek bul kitapları ellerine almalıdırlar. "Yolun Üstündeki Kaya" da 18 hikâye vardır. Onsekiz hikâye ve onse- kiz değişik gerçek, onsekiz tane. sele!.,, Halk deyişine hakim, türkçeyi iyi kullanan bir.yazar olarak Kocagöz, bu hikâyelerin her birinde ustalığım me içlerinden en çok "Denizin Rengi" ve "Açık Oturum" adlılarını sevdim, ö- tekiler de güzel ama, bunlar bana da- ha bir başka gibi geldi. İlhami SOYSAL

Bu sayıdan diğer sayfalar: