22 Ocak 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

22 Ocak 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

men hemen yok gibidir. Gönüllüler, koğuşlarda çocuklara kitap okuyarak, yemek yedirerek, onların omektupla- rını yazarak, ilaçlarını vererek ve alt- larını değiştirerek oçeşitti yardımlar- da bulunmakta, steril depolarda çalış- makta ve hastahanenin bütün işlerine gönüllü olarak koşmaktadırlar. Teşek- külün özelliği, aynca genç gönüllü- lere de yer vermesi ve öğrenci kız- ları küçük yaştan sosyal işlere alış- tırmasıdır. Genç gönüllüler de tıpkı ablaları ve anneleri gibi muhtelif , bir nevi kursa tâbi tutul- duktan sonra, çalışmaktadırlar. Has- tahanenin gündengüne artan ihtiyaç- tan ve mânevi ihtiyaçların maddi ih- tiyaçlarla beraber verilebilmesi key- fiyeti gönüllüleri, aynı zamanda, ge- lir sağlayıcı sahalarda çalışmaya gö- türmü; Bunun için gönüllüler, muntazam dikiş günleri düzenlemiş- ler ve bu günlerde yapılan elişleri, değerlendirilen artık parçalar ve mal zeme ile hastahaneye hatırı sayılır bir sinde ve yıllık kermeslerde satılmak- ta, hastahaneye hastasını ziyarete gelen bir kimse, bu satış köşesinde, almak istediği küçük hediyeyi kolay lıkla bulabilmektedir. Gönüllülerin her yıl 7 bin lira- ya mal olan bir yatakları vardır. Bu yatağın parasını sağlayan o gönüllü- ler, burada, yardıma muhtaç ların bedava olarak yatmasını sağ- lamış durumdadırlar. Ayrıca, O has- tahaneye gerekli yardımlar da ya- ılmaktadır. vi departmanma değerli bazı aletler satın alınmış ve Sosyal Servis depar- tmanına da yardımlarda (o bulunul- muştur. Gönüllüler, hasta çocuklar için bir kütüphane köşesi meydana ge- tirmişler, 1 Ocak günü, hasta çocuk- lara hediye oyuncaklar dağıtmışlar ve bir eğlence düzenlemişlerdir. Ay- rıca kull çocuk (kitaplarını Gönüllüler (O Odasında ( toplıyarak, bunları köylere ogöndermektedirler. Ankarada birçok hastahaneler, hastahanelere bir ev sıcaklığı ogötü- ren gönüllü gruplarına yer vermiş durumdadırlar. Şefkat ve ilgi, hasta tedavisinde önemli rol oynıyan un- surlar olarak kabul edilmekte ve bu, çocuklarla yaşlılar üzerinde özel bir etki yapmaktadır. Hacettepe Gönül- lüler grupu bu yeni akımın önderliği- ni yapmış ve Başkent hastahanele- rine sıcaklık götüren hareketi, aynı zamanda hastahanenin bir destek gü- cü olarak geliştirmiştir. 26 Alarm B undan birkaç yıl önce Fransız gazetelerinde söyle bir haber çıkmıştı, bir kadın, ,aitberiye yakalanan çocuğunu, komşularının ikaz ve teşeb- büslerine rağmen, doktora göstermekten imtina etmiş ve onun ölümüne sebebiyet vermişti. Kadın, çocuğunu doktora göstermeyi dini inançlarına aykırı buluyordu. Gine gazete ve dergilerin anlattığına göre, meseleye adli makamlar elkoymuştu ve kadın, soruşturmada, "Allahın istediğine karsı konmaz. Çocuğumdan mektup aldım, bulunduğu yerde rahatmış' gibi saç- malamalarda bulunmuştu. Fakat kadının sadece bir "kaçık" olmadığı, "kadercilik" felsefesini cehaletin bu kadar ileri bir mertebesine götüren bir tarikatın mensubu bu- lunduğu, bu tarikata mensup kimselerin, vatandaşa tanılan hürriyetler- den faydalanarak yaptıkları yürüyüş sonucu meydana çıkmıştı. Demek ki, bir miktar gerici, dünyama her yerinde bulunabilir ve bun- lar bir miktar cahili ve fanatiği peşlerinden sürükleyebilirler de... Hatta bunların, demokratik sistemlerin kendilerine verdiği hürriyetlerden fayda- lanarak, bir miktar varlık gösterip, zaman zaman başkaldırdıkları da gö- rülebilir. Ancak, Fransa gibi okur-yazar oranının çok yüksek olduğu, ay- dın köylü tabakasına sahip bir memlekette, bir miktar insanın akıl dışı e l kitlelerin sadece tebessümüne yol açmakta ve ilginç bir gazete olmaktan ileriye gitmemektedir. Bizde ise durum tamamiyle deği- şiktir ve bu yönden, ayrıca önem . 1965 Türkiyesinde yeni bir Kubilay Olayının meydana gelmesine ramak kalmış ve futbol oyna- mayı günah addeden, ayrı tabaklarda yemek yemeyi köpeklerin beslenme- sine benzeten bir kuran kursu hocası, birkaç istisnası ile, bütün bir köy karşı (o peşinden sürükleyebilmiş ve öğretmenlerle hükümet kuvvetlerine karşı koymak istemiştir. Olay mevzii sayılamaz. Çünkü Turkiyenin birçok yerinde mevcut "kuran kursları'nda gençlere aşılanan fikirlerin bir yerde patlak vermesi ile meydana çıkmıştır ve buna benzer şeyler her za- Nevar ki hepsi basına geçmemektedir. Milli Eğitim Bakam İbrahim Öktem görevine başlarken, İmam Hatip Okullarının sayıca artmayacağını, fakat ıslah edileceğini, aydın din adı- mı yetiştrileceğini ilân etmişti. Bakan bu sözünde durmaktadır ve Mili Eğitim B: Şının bütçesinden hatırı sayılır bir meblâğ da bu işe ayrıl- maktadır. Aydın din din adamının yetişmesi elbette ki çok faydalıdır ve bu konuda tenkide gitmek mümkün değildir. Ancak bunun, yeterli bir tedbir olmadığı ve kitlelerin din eğitiminden çok akıl yolu eğitimine ihtiyaçları olduğu da meydandadır. Bu tedbirlerle aydın din adamları yetişse de bun- lar, yalnız başlarına cehaleti Em ü bir takım istis- marcıların, cahil kitlelerin büyük zaafını teşkil eden gericiliği alabildiği- ne kullanıp, bundan çıkarlarına faydalanmakta devam edecekleri muhak- kaktır. İstismarcıları büsbütün yok etmek ise mümkün değildir. Asıl, bun- ları besleyen cehaleti yok etmek için savaşmak gerekir. Kuran kursu ho- casının öğretmene düşmanlığı hiç şüphe yok ki, en başta onu kendisine bir rakip olarak görmekten ötürüdür, öğretmen köye hakim oldukça, ka- falar aydınlandıkça, kuran kursuna kaç kişi gider? Kai konusu olan din değil, adamın ekmek parasıdır. Bunun içindir iyede aydın lığa ve bunun sizle olan öğretmene karşı amansız bir mücadele açıl- mıştır. Milli Eğitim Bakanlığının, büyük kitleleri akıl yoluna, olumlu ve ve- rimli bir salmaya ecek olu olan bir milli eğitim sistemini hâlâ ve bu yolda gerekli reformun tohumunu bile at olması gerçekten üzücüdür. Demokrasilerin garantisi, cehaletin yok edilmesidir. Bu ise köye ge- rekli eğitimi götürmemize bağlı birşeydir. İmam Hatip ca emek sarfeden Milli Eğitim Bakanlığı, bu yolda nasıl bir program ha- m. Köy Enstitüleri müessesesinin başka bir veçhe ile yeniden ğını haber veren lm vin herhangi bir çalışmaya giriş- memişlerdir? Köylüsü okumamış, bir toplumun kalkın- ması mümkün olabilir mi? Bütün ileri, toplumlar savaşa bu noktadan lamışlar, herşeyden önce köyü miskin ve tembel kadercilik felsefesinden kurtarıp olumlu bir çalışmaya oyöneltmişlerdir. Birçok alanlarda esaslı reformlara girişen Hükümetin "eğitim"! ihmal etmesi kamil edilemiyecek bir hata olur. Kırkağaç İlçesinin Karakurt köyünde meydana m olay bir uyarma, bir alarm işaretidir. Jale CANDAN AKİS, 22 0CAK 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: