5 Şubat 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

5 Şubat 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ Borçlar Gerçeğin dili Geçtiğimiz hafta içinde yapılan "İkinci beş yıllık Plânın hedef ve stratejisi neler olmalıdır?" konulu toplantı, birçok meseleleri -bir kere daha- gün ışığına çıkardı. Ayrıca, hafta içinde, Plânlama Teşkilâtının, dış borçlarla ilgili raporu da Türki- yenin içinde bulunduğu durumu or- taya koymak bakımından önemli bir belge teşkil etti. Plânlama top- lantısında en ilgi çekici sözleri, şüp- hesiz ki, İzmirin AP'li Belediye Baş- kanı Osman Kibar ile beslenme uz- manı Doç. Dr. Osman Koçtürk söy- ledi. AP Belediye Başkanı, enflâs- yon konusunda şöyle dedi: — Fiyat artışlarının sebebi bün- yevidir. Artışları önlemek için ya is- tihsali arttırmak, ya da ithalâta baş- -amak gerekir. Zavallı belediye re- islerine güvenmekle bu iş olmaz. Devlet sektörü, ekonomimizde nâ- zım rol oynamaktadır. Devlet işlet- meleri zamlara başlarsa, özel sektö- rün EL da kapıdadır. Bu, böy- lece bilin Doç. b. Osman Koçtürk ise, açlar memleketi Türkiyede, yapı- lan hesaplara göre, doğru dürüst gıda alamıyan türk lam beden- lerini yiyerek yaşadığını, işçilerimi- zin bedenlerinin yüzde 15'inin gıda- sızlık yüzünden kendilerine gıda ol- duğunu" belirtti, sözlerine şöyle de- vam etti: “ r açlar ülkesi Türkiyede, sanayii bırakınız, daha tarımımız bile kendi ihtiyaçlarımıza göre plan- lanmamıştır. Açlar ülkesi Türkiye- de, ileri memleketlerin halicinin pi- posu için tütün, pastası için fındık yetiştirmekteyiz. Diğer taraftan, te- mel gıdalarımızı dışardan getirttiği- miz gibi, yağ ihtiyacımızı karşıla- mak için de erikadan soya ithal etmekteyiz. Yeterince et yüzü gör- meyen köylünün elindeki hayvanlar a Et-Bal urumu tarafından toplanmakta ve büyük şehirlere sü- rülmektedir.." Başbakan Demirel ise, tartışma- lara katılmadığı halde, toplantıyı a- çış konuşmasında, bütün ağırlığı, ne anlama geldiği anlaşılmayan "Bizim- dir diyebileceğimiz bir Plân hazırla- yacağız" sözleriyle ifade ettiği bir fikre verdi. Plânı pilâv yapan AP ileri gelenlerinin kafalarının içini çok iyi bilenler için herhalde, bu sözlerin özel bir anlamı olsa gerek- tir. "Plân, dar ceket olmamalıdır". "Plân, halkın gönüllü olarak katıla- 5 Şubat 1966 VE MALİ bileceği bir plân olmalıdır", "Kam sektörü yatırımları fazla değildir”, "Devlet sanayie girmesin, alt yapı işlerini yapım, bir de bizim malımı- mülkümüzü korusun, yeter" inci- leriyle, Sanayi Bakanının geçenler- lerde işçi liderlerine söylediği "ön- ce sanayileşelim, sosyal adalet de arkadan gelsin" sözleri, ele Demirelin, "Bizimdir diyebilece miz bir Plân" şeklindeki sözlerine ışık tutacak niteliktedir. Ne bini aşınca Ne yazık ki Türkiyede, ekonomik me geleni ilgilenen, memleke- tin geleceğini bu meselelerin hal- linde görenlerin sayısı çok azdır. Bayram dualarıyla memleket idare etme hevesinde olanlar ise bundan SAHADA sürdükleri şartların, bazı küçük de- gişiklikler dışında, olduğu gibi ka- bul edildiği görülmüştür. Borçlan- mada belli bir hedef, politika ve he- sabımız yoktur. Bugünün ağır borç yükü ve şartları nasıl dün yapılan- lardan ileri gelmişse, yarının ağır şartları da bugünkü uygulamadan meydana gelecektir. Dış borç almakta, pazarlıklarda, borca muhtaç adam psikolojisinden kurtulmamız şarttır. Nasıl, borç a- lan ülkeler borç almaya zorunlu ise, bazı borç veren ülkeler de, ekono- milerinin durgunluğa girmemesi için borç vermek ihtiyaç ve zarure- tindedirler. Bu mesele, alanla ve- ren arasında bir menfaat çatışması veya dengesi meselesidir ve Önemli Devlet Plânlama Teşkilâtı binası Ses veren dağ cesaret almaktadırlar. Türkiye bu- gün, sözüm ona plânlı bir devreye girdiği halde, ortalama kalkınma ı hiç ümit verici değildir. Borç gırtlaktadır, topraklar ölmüştür, in- sanlarımız yâdellerdeiür. 1965 yılında devletin iç ve dış borçları bütçesinin ikibuçuk misli- ne çıkmış, dış borçların ana para ve faiz tutarı 22 milyar lirayı bul- muştur. Hükümetin de yararlanma- sı için yetkili yerlere sunulan rapor- da Devlet Plânlama Teşkilâtı, dış borçlar konusunda aynen şunları söylemektedir: "Türkiyede borçların hesabı bile tam olarak tutulmamaktadır. Borç- lanma meselesi hakkında belli bir politikanın tespiti artık şart haline gelmiştir. Dış borçların alınmasın- da, bize borç veren ülkelerin ileri olan, önceden bilinçli olmaktır." Plânlamanın raporunda, plânsız ve hesapsız alınan borçların getire- ceği meselelerin can alıcı yeri hak- kında ise şöyle denilmektedir: "Bu gibi hallerde bir memleket, şu veya bu şartla dış borç bulmak zorunda kalacaktır. Borç müzakere- lerinde, borçların şartları üzerinde pazarlık edebilme imkânı kalmıya- cak; gayenin günün birinde, ne şart- la olursa olsun, birikmiş borçların taksit ve faizlerini ödeyebilmek için yeni ve durmadan yeni borç bula- bilmek haline gelmesi zorunlu ola- caktır. Görünen köy Meseleler memleketi olmaktan hâ- lâ kurtulamayan Türkiyenin bu 22

Bu sayıdan diğer sayfalar: