5 Şubat 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

5 Şubat 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TÜLİDEN HABERLER Perhiz ve turşu Kızılayda (oyükselen gökdelenin ki- racıları dairelerine yerleşedur- sunlar, Emekli Sandığının başı dert te: Bu gökdelenin bütün rayı kucaklayan roofu ile kafeteryasını kiraya vermeye uğraşıyor. Kira ol- dukça yüksek, taliplisi de az. Roof'a önce 60 bin lira istenmiş. Bu para- yı da yalnız amerikalılar vermiş. Eh, dolar babaları için ayda 60 bin lira ödemek o kadar güç sayılmaz. Ame- rikalılar buraya, Çankayadaki klüp- lerini taşıyacaklarmış. Fakat Emek- li Sandığı, roof'dan bütün ankara- lıların ofaydalanması ogerekçesiyle bu işe yanaşmamış. Ankaranın en güzel manzaralı bi- nasını amerikalı dostlarımızın teke- line bırakmayan Emekli Sandığının kafeterya için de aynı anlayışı gös termesi beklenirdi, değil mi? Hal- buki orası bir kebapçıya kiralanmış, daha doğrusu, ihalede kafeteryayı kebapçı kazanmış Hikâyeyi duyan- lar merak ediyorlar, "Emekli Sandı- ğından başka bir dükkân kiralayıp da işletmeyen bu kebapçı, kafeter- yada ne yapacak?" diye. Gerekçesi ne ola ki? Başbakan (oSüleyman Demirelin Bayram Gazetesinde yayınlanan yazısı çeşitli Kp karşılaştı. Sosyetenin birçok grupları, yazının her satırını "âmin“lerle okudular. Bu arada, bilindiği gibi, Ankara Üniversitesinin bazı profesörleri de lâiklik konusunda bir bildiri yayın- ladılar. Bu bildiriyi Ahmet Şükrü Esmer, Nermin Abadan gibi, o gün- kü toplantıda bulunmayan bazı üye- er de imzaladığı halde, nedense Cemal Mıhçıoğlu imzalamamış. Ne- dense diyoruz ama, bu çekimserli- gin nedeninin öğrenilmesi lâzım. Mıhçıoğlunu da Osman Turanların grupuna mı katmak gerekecek? Dağ dağa kavuşmaz ama.. TRT'nin haber yayınlarında ve ga- zetelerde Cumhurbaşkanı Gürse- lin Amerika yolculuğuna Genel Sek- reter Nasır Zeytinoğlunun da katı- lacağını duyan diplomatlar ve kor- diplomatiğe yakın çevreler, dünya- nın çok küçük olduğunu düşündü- ler. Gerçekten de dağ dağa kavuşmu- yor ama, insanlar birbirlerine ka- vuşuyorlar. Nasır Zeytinoğlu da, bu yolculuk sonunda; bir süre önce 29 Hâle Zeytinoğlu Allah kavuştursun! gözyaşları dökerek Ankaradan ayrı- lan İranlı diplomat Koshravani ve eşine kavuşacak. Bu kavuşmaya başta Bn. Koshravani, herkesin çok sevineceği tahmin ediliyor. Belki hatırlardadır, İranın eski Ankara Elçisi Washington'a tayin edilince çok firaklı veda partileri verilmiş. Süreyya pavyonunda çok romantik sahneler seyredilmişti HERKES OKUYOR AKİS Yol hazırlığı Dışişleri Bakanı Çağlayangil, Pa- kistana gitmeden önce Pakistan Elçisi Rabb ile eşinin ver bir yemekte bulundu. Elçi ve güzel se- fireyle Pakistandan bahsettiler. Dı- şişleri Bakanlığından birçok genel müdür ve esinin de hazır bulunduğu yemekte, Kızılcahamam tatilinden dönen e pa çok neşeliy- di. New- York üşü yüzündeki bütün efkâr bulutlar. dağılmıştı. Sefireler çayı Başbakanın eşi Nazmiye Demirelin yabancı sefirelere (obeşer kişilik çaylar verdiği hatırlardadır. Çanka- yadaki Hariciye (Köşküne yerleşen Firuzende Çağlayangil bu protokol görevini daha kısa yoldan halletti: Sayısı kırkikiyi bulan yabancı tem- silcilerin eşlerini ikiye ayırdı, güzel bir çay masası başında buluştur- du. 28 ve 31 Ocakta verilen çaylar- dan sonra bütün sefireler Bn. Çağ- layangili konuşuyor, Bn. Demirel ile onun arasında mukayeseler ya- pıyorlar. Aradaki farkı, dünyanın her tarafından gelip Ankarada bu- luşan çeşitli ülkelerin ve çeşitli re- Jimlerin kadın temsilcilerinden din- lemek gerçekten ilginç oluyor!.. Konserle tedavi Sevim Tuna, Ankara Kanser Has- tahanesinde (Oo bir konser verdi. Kanserle savaş için bir dernek ku- ran başkentli kadınlar, bu konserin hastaların moralini çok yükselttiği - ni söylüyorlar. Hastalar, hiç olmaz- sa, birkaç saat kendilerini dinlemek- ten kurtulmuşlar. Şu var ki, hasta- ların moralini yükseltmek için yal- nız konser vermek yetmez, hasta hanenin daha çok eksiği var. Has- taların bakımı, hemşire ihtiyacı en güzel şarkılarla bile, karşılanamaz. "Bilmem ki bu gönülle ben.." Yıllardanberi, açtığı resim sergileri dışında, ortalıkta pek görünme- yen, kabuğuna çekilen ve kendini resim sanatına adayi Fahir Ak- soyun, içki ve Sai. "da a aklığı söyleniyor. Söylentiye göre, yakın- da sakal da bırakacakmış. Eh, bı- rakmağa Da aym bazı şeyler bi- yakülmalı değil mi? Aksoyun bütün bu "bırak- malarının ana sebebi ne ola ki: Yoksa, bir gönül meselesi mi? 5 Şubat 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: