5 Şubat 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

5 Şubat 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Piyes gördüm Oyun : "Keziban", (1 perde). Yazan : Turan Oflazoğlu. Tiyatro: Devlet Tiyatrosu (Oda Tiyatrosu). Sahneye koyan : Nihat Akçan. Dekor - Kostüm : Hüseyin Mumcu. Oynıyanlar : Nurşen Girginkoç (Keziban), Nihal Türkmen (1. Ka dın), Olcay Poyraz (2. Kadın), Gülşen Çıdamlı (3. Kadın), Oya Odabaşı (4. Kadın), Pınar Çelebi (Elmas), Mustafa Şekerci (Ali), Nuri Gökseven a Nurtekin Odabaşı (Ramazan), Yıldıral Akıncı (Mehmet) v.s. : uran Oflazoğlunun bir perdelik bu ilk oyunu, Cahit Atayın “Karaların Memetleri"nde -galiba "Yangın Memet" de- ele aldığı ko- nuyu işliyor: Kan dâvası. Şu farkla ki, Cahit Atayın ince, psikolojik buluşlarla nükte ve mizah açısından işlediği -ve tatlıya bağladığı- bu acı köy- realitesini Turan Oflazoğlu koyu bir dram, hattâ bir kara alın- yazısı gibi işliyor. Kahramanı Keziban, öcünü almak için, daha çocuk denecek yaştaki oğlanı bile bile, gözünü A ölüme atmaktan çekinmiyor. Yeter ki ona "erkek" desinler.. Beğendiğim : Yazarın güçlü bir Anadolu kadını karakteri çizmeği ve konusunu, ilgiyi uyanık tutan bir aksiyon, canlı bir diyalog içinde yürütmeği başarmış olması. Nihat Akçanın oyuna modern bir traged- ya edası veren, yerli rengi de duyuran, özenli, canlı sahne düzeni, Ke- çizdikleri temiz, ifadeli yüzler. Hüseyin Mumcunun, yerli renk bakı- mından, oyunun havasını tamamlayan güzel dekoru. Beğenemediğim : Kadınlı erkekli küçük köylü kalabalığının -sahne ye koyucunun grek tragedyalarında aktörle koro arasındaki lirik alış- verişe benzettiği- sözlerinde ve hareketlerinde o soluktan ve "iç ya- şama"dan eser görülmemesi... Sonuç : Güçlü bir yüz halinde beliren Keziban sayesinde, gene de ilgiyle seyredilen, umut verici bir ilk oyun. Oda Tiyatrosunda "Keziban" Kan dâvası.. 32 TİYATRO 50. "Çürük Temel"den Önceki hafta, Tiyatromuz için ö- nemli bir yıldönümüne rastla- dı: Darülbedayi, sonraki adıyla İstanbul Şehir Tiyatrosu, ellinci yılını tamamladı. Gerçi Darülbedayi, Şehremini Operatör Cemil Paşanın himme- tiyle, bir Konservatuvar olarak, 1914'de kurulmuştu. Ama Birinci Dünya Savaşının patlaması üze- rine, bu ilk Konservatuvarımızın ömrü pek kısa olmuş ve adını, tatbikat sahnesinden doğan, bir tiyatro topluluğuna bırakmıştır. İşte bu topluluğun ilk temsili, kadınlarla erkeklerin ayrı o ayrı seyrettikleri o"Çürük Temel" a- daptasyonu yerine, yeni kuşak- lar şimdi, kadın - erkek hep bera- ber, çağımızın "var olmak veya olmamak" gibi en önemli soru- nunu işleyen "Oppenheimer O- layı"nı seyrettiler. Elli yılda aşılan yol inanılmıya- cak kadar büyüktür. Seyircisi- ni bile kadınlı erkekli aydın bir topluluk olarak karşısında göre- meyen Türk Tiyatrosunun, ken- di dilini bütün incelikleriyle konuşacak, kadın sanatçısı yok- tu, yazarı yoktu, repertuvarı yoktu, teknisyeni yoktu ve, en önemlisi, devamlı seyircisi yok- tu. Darülbedayii yaşatan bir avuç ülkücü, önce bu "yok"ları "var" etmeğe çalıştılar. Kınar hanımla- rın, Eliza Binemecyan'ların yerle- rini Bedia Muvahhitlerin, Neyyire Neyirlerin alması sanıldığı kadar kolay olmamıştır. Cıvık vodviller- den fikir ve edebiyat değeri olan ciddi eserlere, klasiklere geçmek, bir milli tiyatronun tohumunu e- kecek ilk yerli oOyunlara kavuş- mak ve bu yeni repertuvarı be- nimseyecek bir seyirci topluluğu yetiştirmek daha da güç olmuştur. 5 Şubat 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: