5 Şubat 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

5 Şubat 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ya "Mangırt'"ı ne yapacağız? TMGT tarafından yayınlanan "Langırt Faciası" ra- poru, okullarda ve evlerde, uzun zamandır tartı- şılan ve endişe yaratan bir konunun büsbütün su yüzüne çıkmasına ve Meclise kadar gitmesine önayak olmuştur. İki senatörle bir milletvekili, Langırt ismi verilen oyun makinelerinin yasaklanman için kanun teklifi vermişler, ayrıca Mecliste bir basın toplantı- sı düzenlemişlerdir. Doğrudur. Langırt salonları, öğrencilerin okuldan kaçmalarım teşvik etmekte, onları kumara, serseri- liğe alıştırmakta; üstelik, büyüklerin de dadandıkları bu gibi yerler çeşitli ahlaksızlıklara yuva olmakta- dır. Seks partileri, küçük kızların bilmeden sürük- lendikleri çeşitli eğlence toplantıları buralarda kur- nazca planlanmakta; Langırt fırtınasına yakalanmış gençler, sınıftaki kız arkadaşlarını "ağabey"lerine ve hattâ "amca"larına tanıştırmak için buralarda, çeşit- li yollardan cezbedilmektedirler. Kısacası, salonları "gençliği maddi ve mânevi anlamda zehirle- yen, onları uyuşturucu maddeye kadar her çeşit kö- tü alışkanlıklara iten" tehlikeli birer yuva halini al- mıştır. Herkesin gözleri önünde cereyan eden bu fa- cianın da kanunla önlenmesi -çünkü kontrol, kanun erer tamamiyle yetersiz kalmakta ve kontrol © e bazen beraber' sürüklemekten başka işe yaramama ke adır zamanı çoktan gelmiştir. Ne var ki gençliği kurtarmak için yasaklayıcı bir kanun beklenilen sonucu veremiyecek ve "Mangırt" kısa za- manda "Langırt"ın yerini alacaktır. Nedir bu mangırt? Mangırt, gençleri, boş zaman- larını değerlendirme, yaşlarının ve yaşadıkları çağın kendilerine hissettirdiği ihtiyaçları olumlu bir şekil- de karşılama, kısacası bunalmadan yaşama imkân- larından yoksun bırakan bir toplumun yaratacağı baş- ka tip bir "langırt"tır. Mangırt, Anayasanın “ticaret serbesttir" ilkesinden ve çeşitli kanunların çeşitli maddelerinden faydalanarak. kısa zamanda ortaya çıkacaktır. Çünkü bizim gençliğimiz, hangi çevrede olursa olsun, tam bir avarelik, hedefsizlik, iç sıkıntı- sı ve tatminsizlik içindedir. İçindeki enerjiyi, yaşa- ma, yaratma dürtülerini iyi ve olumlu hedeflere yö- ise, açık oturumun ipa günden lemektedir. ugüne en aşa misli olmuş, Ya medeni haklar? neltme imkânlarından yoksun olduğu için, langırt- lar ve mangırtlar hiçbir zaman onun yakasını bırak- mıyacaktır. Meselâ, şimdi bir de diskotek derdimiz var. Dünyanın her yerinde diskotekler, gençlerin, ya- şıt kız ve erkek çocukların günün belirli saatlerinde dansetmelerini, o delice modern dansları yapıp öğ- renme ve zararsız bir şekilde eğlenmelerini sağlamak için düşünülmüş, ticari mahiyette, fakat şartlarla kı- sıtlanmış yerlerdir. Buralarda en son plâklar çalınır, içki yoktur. Belirli yaştan yukarı veya aşağı olanlar buralara giremezler. Ayrıca, büyüklerin gözü önün- dedir. Çünkü bu gibi yerler geniş camlı, aydınlık sa- lonlarda, hiçbir gizlilik taşımayan binalarda bulu- nurlar. Çocuklar gazoz nevinden şeyler içerler arka- daşlarıyla gelir, danseder, giderler. Bizde de bu yıl sözde diskotekler açıldı. Her yaştan gençler, karan- lık izbelerde dizdize oturuyor, içki içip, hoş vakit ge- çiriyorlar. Duyduğumuza göre "hücreli diskotekler" bile varmış. İşte size yeni bir Mangırt!.. Çocuklar so- kaklarda başıboş, hedefsiz dolaştıkça, ticari zihniyet kanunun kanatları altında daha neler, neler icadet- mez! Bugün eğlence, bilim açısından 'toplum kalkınma- sının ayrılmaz bir parçası olarak ele alınmakta, ona göre eğitim ve öğretim sistemine kadar girmektedir. Yalnız kitap okuyarak, not alarak yetişmek felsefesi artık tarihe karışmaktadır. Bugünün gençliği kitap- ların yanısıra yaşamak ihtiyacını da duymakta, bu ihtiyaç olumlu yola yöneltildiği zaman iyi vatandaş olarak yetişenlerin sayısı artmaktadır. Öyle bir top- lum düşünün ki gene, sınıfta yanyana oturduğu kız arkadaşını sokakta, ailesinin yanında selâmlamaktan çekinir. Sinsilik çaktırmadan işini yürütmek başlıca meziyettir. Böyle bir tonlumda langırtların sonu ge- lir mi? Boş zamanı değerlendirme, ciddiyetle, okul programları içine girmelidir. Kız ve erkek çocuklar elele, açıkalınla. beraber hayata bakabilme hürriyeti ne kavuşmalıdırlar. Biraz da, langırtı yaratan sebep- ler üzerinde duralım. Yoksa langırt gider, mangırt gelir; mangırt gider zangırt gelir. Jale CANDAN kızı alıp başka bir erkeğe satmak ondan yeni bir "başlık" parası al- ğı nurcu hocalar mili eğitim bünyemi- zin içine kadar girmişlerdir. Okul - aile birlikleri, tiyatro temsilleri gi- bi, baskına uğramakta adır. taş ise broşürde öğ- incelemekte, öğ- retmenlerin tayin, nakil, maaş, re- jim ve politikasında değişiklik iste- mekte, öğretmenlerin, maddi ve ma- nevi şekilde tatmin edilerek en az gelişmiş bölgelere gönderilmesini, adın öğretmen yetiştirme husun- da özel bir çaba sarfedilmesini öne , ki retmenleri sınıflara ayırmakta, öğ- retmenleri bir kere daha darbe- 30 “Türk kadını bütün medeni hak- larına sahiptir, fakat büyük ço- Şğunluğuyla, bunları kullanamamak- tadır" diyen Kıymet Tesal, memle- ketimizde medeni nikâhı teşvik edi- ci hiçbir şeyin yapılmadığını söyle mektedir. İmam nikâhı sosyal, di- ni ve ekonomik sebeplerden köy- lerde adetâ bir gelenek haline gel- miştir. Meclis, 1926'dan bu yana dört defa kanun çıkartarak, evli- lik dışı doğan, yâni imam nikâhı ile evliliklerden doğan çocukları tes- cil etmiştir. Bunların toplamı 7 milyon 724 bin 410'dur. Kız sat- ma faciası bugün Anadoluda halen yürürlüktedir. İmam nikâhındaki mak hâlâ revaçtadır. Medeni nikâh kabul etmek yeterli değildir. Mu hakkak yolunu bulup, halkı mede ni nikâha teşvik etmek lâzımdır. Yolu az Anadoluda seyyar nikâh bü- roları kurulmalı, kü masraf azaltılmalı, formaliteler de sadeleş- tirilmelidir. Ama nasıl, Ankaranın göbeğinde okula 'gidemiyen, okula gönderilme ce aileler de vardır. "Gün gelir, dü zelir" umudu ise, adım adım kazan- dıklarımızı kilometre hesabı geri vermeye başladığımız şu günlerde, artık umut olmaktan çıkmaktadır. 5 Şubat 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: