12 Mart 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

12 Mart 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER haftanın başında Pazartesi günü Türk Standartlar Enstitüsü salon- larında (o çalışmalarına (o başlayan Türk-İş Genel Kurulunun yapacağı seçimdir. Çalışmalar sonunda, muh- temelen Pazar günü, seçimlere geçi- lecek ve Genel Kurul, bir Genel Baş- kan, bir Genel Sekreter, bir Mali, Sekreter ve 21 kişiden müteşekkil bir Yönetim Kurulu seçecektir. Genel Başkanlık için (oşimdilik tek aday Seyri Demirsoy, Genel Sek- reterlik için ise Halil Tunçtur. Se- çimlere daha vakit olduğu için, Ge- nel Başkanlığa ve Genel Sekreterli- ge adaylığını koyacak bir delegenin çıkıp çıkmıyacağı o henüz bilinme- mektedir. Bilinen, Demirsoy ile Tunçun yeniden seçilecekleridir. Genel Kurulun havası bunu göster- mektedir. Ne var ki delegelerden bir grup, Genel Başkan, Genel Sekreter ve Mali Sekreterden müteşekkil üç ki- şilik İcra Kurulunun beşe çıkarıl- ması için faaliyete geçmiştir. Bu teklif, Tüzük komisyonunda kabul edilirse bir Genel Başkan Yardım- cılığı ile bir de Genel Sekreter Yar- dımcılığı ihdas edilecektir. e Ancak, bu teklifin komisyonda kabul edil- meyeceği anlaşılmaktadır. Türkiyenin en güçlü işçi teşek- külü olan Türk-İşin Genel Kurulu olgun bir hava içinde başladı. Ça- lışmaların ilk gününde sendika tem- silcileri, bir değerbilirlik örneği gös- tererek, eski Çalışma Bakanı Bülent Eceviti dakikalarca ayakta alkışla- ılar. enel Kurul çalışmalarının aynı hava içinde sona ereceği anla- şılmaktadır. Emniyet Dağ fare doğurdu Ankara Emniyet Müdürü Muzaf- fer Çağlar, haftanın başında Salı sabahı makamında düzenlediği ba- sın toplantısında hayli neşeli görü- nüyordu. Bunda haksız da değildi. Zira son günlerde, başta Başbakan Süleyman Demirel olmak üzere, bü- tün Hükümet üyeleriyle (o AP'lilerin uykusunu kaçıran bir mesele aydın- lığa kavuşmuştu. Bu mesele, geçti- gimiz hafta Cuma günü Ankaranın bazı semtlerinde, "Milli Kurtuluş Komitesi" imzasıyla yağı id- dia edilen beyannameydi Olay günü Meclis gündeminde Hükümet hakkında Gensoru ve Ge- nel Görüşme açılmasını isteyen ö- 2 Emniyet Müdürü Çağlar Hırsız - Polis oyunu nergeler bulunduğu ve Hükümetin, Seçim Kanunu Tasarısının günde- me alınması için hazırlıklı olduğu bilindiği halde, milletvekili ve se- natörlerin aralarında konuştukları konu bu oldu. Herkes bu konuda duyduğu bir haberi arkadaşlarına naklediyor ve sıhhatli bilgi alabil- mek için sağa sola koşuyordu. Be- yannamenin metni hakkında söy- lenenler ise çeşitliydi. Bazıları, be- yannamede Demirele sert bir dille çatıldığını, Hükümetin bir takım ta- sarruflarının tasvip (edilmediğinin bildirildiğini, bazıları ise beyanna- menin sonunda "355-K" şifresinin bulunduğunu e Bilhas- sa bu haber, kulisinde telâş ya- rattı: Acaba, beyanmancdeki bu şif- re, 27 Mayıs 1960 öncesinin "555-K" şifresine mi benziyordu? Zihinler bu sorunun cevabını a- ramakla meşgulken, Hükümet üye- leri ve AP'liler şifreyi -27 Mayıs tec- rübesi sayesinde- şöyle çözüverdi- ler: "3. ayın 5. günü saat 5'te Kızı- layda." DP Hükümetinin kayıtsızlık yüzünden devrildiğine ve baskına uğradığına inanıldığı için, Hükümet derhal faaliyete geçti. İçişleri Baka- nı Faruk Sükan, Vali Celâlettin Coş- kun ile Emniyet Müdürü Muzaffer Çağlara, ertesi gün Kızılayda sıkı emniyet tedbirleri alınması için e mir verdi. Cumartesi sabahından itibaren Kavaklıdere ve Kızılayda emniyet tedbirleri alındı. Fakat tedbirler boşa çıktı. AKİS "Kızılayda herhangi bir olay ce- reyan etmeyince derin bir "oh" çe- ken Dr. Sükan, -lâkabı "Dr. Gedik"- tir- emirler yağdırmağa başladı. Hü- kümetin prestiji sözkonusuydu. Be- yannameyi dağıtanlar ne pahasına olursa olsun yakalanacaklardı. Üstelik Sükan, bundan bir süre önce AP Grupunda, milletvekilleri- ne, Ankarada "üç komünist yuvası- nın basıldığını" söylemiş, fakat bu komünistlerin kimler olduğunu ne- dense açıklamamıştı. Grupta söyle- diği bu sözlerin AP eğilimli bir ga- zetede yayınlanacağını öğrenince de harekete geçmiş, buna engel olmuş- tu. Sükanın Grupta böyle konuş- ması elbette ki sebepsiz değildi. Grupun aşırı sağcı okanadına hoş görünmek lüzumunu hissetmişti. Bundan sonradır ki bazı yerlere baskınlar yapıldı, fakat yakalanıp tevkif edildikleri (o bildirilen komü- nistlerin adları -nedense- bir türlü a- çıklanmadı. Herhalde komünistler, "komünist yuvaları"ndan uçup git- mişlerdi. Önemli bir basın toplantısı Gruptaki blöfünün bir sonuç ver- mediğini anlayan Sükan için, be- yanname olayı mükemmel bir fir- sattı. Tahkikat Pazartesi günü sonuç- landırıldı ve aynı gün gazete büro- larına beyannameyi dağıtan şahsın yakalandığı, Emniyet oMüdürünün ertesi gün bu konuda etraflıca bir basın toplantısı yapacağı bildirildi. Salı sabahı basın toplantısına ge- len gazeteciler, Emniyet Müdürünü neşe içinde buldular. Emniyet Mü- dürü, ».. dağıtan şahsın Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğ- rencilerinden oOBekir Harputluoğlu olduğunu, fakat beyannamenin ne- rede basıldığının tespit oedilemedi- ğini söyledi. Hepsi bu kadardı! Ar- dından hemen, diğer haberlere geç- ti: Bundan bir türe önce "Hür Su- baylar Komitesi" imzasını taşıyan beyannameler, Siyasal Bilgiler Fa- kültesi öğrencilerinden Faruk Sin- del tarafından dağıtılmıştı. Ayrıca, siyasi polis, 5 Mart gecesi Büyük Sinemada yapılan Şah Hatayi Ge- cesinde okonuşan konuşmacıların halk arasında sınıf farkı yaratmak istediklerini, dini siyasete karıştır- dıklarını tespit etmişti. Konuşma- ları zapteden bant Savcılığa veril- mişti. Suç görülürse, konuşmacılar hakkında dâva açılacaktı. Bandan başka, "dünyanın büyük adamları" adlı kompozisyon ödevinde Lenini 12 Mart 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: