12 Mart 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

12 Mart 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Bağcıoğlu, bu konudaki oönderliği iştiyakla (oObenimsemiş, AP'liler de kabullenmişlerdir. İşte bu Bağcıoğ lu, Bütçe görüşmelerinin sonuna doğru, partisine ve Hükümete bir haber getirdi. Esrarlı ve önemli jestlerle iletilen haber şudur: Yük- sek Seçim Kurulu üyelerinden biri, Bağcıoğluna, eğer Seçim Kanunu Hazirandaki Senato seçimi için ku- raların çekileceği Mart sonuna ka- dar çıkarılamazsa, Hazirandaki se- çimin yeni kanuna göre yapılamıya- cağını çıtlatmıştı. Yüksek mühendis Demirel ve arkadaşları, kendileri için fazlaca esrarlı hukuk dünyasın- dan gelen bu habere derhal inandı- lar ve harekete geçtiler. İlk iş, Meclisin her bütçeden son- ra girdiği geleneksel tatili reddet- mek, oldu. Bu sıralarda AP'lilerin ve Demirelin çağırdığı oOtürkü şudur: "Millete verdiğimiz sözleri tutaca- ğız. Seçim ve Af tasarılarını süratle kanunlaştıracağız!" Derhal alevlenen ve hamarat bir havaya giren AP'lilerin aklına, Bağ- cıoğlunun getirdiği atlatma haberi şöyle bir "üstünkörü tahkik etmek gelmedi. Eğer bunu düşünseler ve hukuktan anlıyan birine sorsalardı, alacakları cevap aşağı yukarı şu ola- caktı: Hazirandaki Senato seçimle- rini yeni kanuna göre yapabilmek için bu kanunu Mart sonuna kadar çıkarmak diye bir mecburiyet yok- tur! Teklif edilen değişiklikler ( se- çim kütüklerinin düzenlenmesin- den çok seçim sistemine taallük et- tiğinden, kanun, seçime bir gün ka- la dahi çıksa yetişebilir. Bu yüzden çıkacak ufak aksaklıkların da | geçi ci maddelerle halli mümkündür!. Ama İktidar kuvvetleri işin bü yanı ile ilgilenmediler ve beş mu- halefet partisine hodri meydan de- diler. Bu işe girişirken İktidar -tabii, aslında Demirel ve kendisi- ne akıl öğretenler-, Seçim ve Af ta- sarılarının 200 kişilik bir Muhale- fetin karşısında süratle 'kanunlaştı- rılmasının Teşkilâtın hoşuna gide- ceğini, memurları ve AP'ye karşı di- renmek isteyen herkesi sindireceği- ni ve böylece 1969'a kadar rahat e- dileceğini düşünüyordu. Tabii, De- mirele mahsus mantık burada da kendini gösterdi ve tasarlanan bu teşebbüste başarısızlığa uğranıldığı takdirde karşılaşılacak sonuç ve &acak risk hesaplanamadı. Yaya kalan tatarağası Meclisteki 241 kişilik Grupun ö- nünde hiç bir engelin duramı- yacağını düşünenler, ne yazık ki 8 Turhan Feyzioğlu Başarılı o muhalefet çok kısa bir süre içinde kazın aya- gının öyle olmadığını gördüler ve şaşırdılar. CHP'nin liderliğindeki Muhalefet, rejimi tehdit eden bu kanunları geçirmemek için mev- cut kuvvetini seferber edince, AP nin işi çıkmaza girdi. Muhalefet, Seçim Kanununun görüşülmesini engellemek, hiç olmazsa geciktir- mek için Tüzüğün ve Anayasanın tanıdığı bütün imkânlardan yarar- lanma kararını vermiş ve uygula- mıştır. Bu tarz parlâmento mücade- lesinin adına Batıda obstrüksiyon denilmekte ve olağanüstü hallerde uygulanması omubah görülmekte- dir. Muhalefet cephesini bu müca- delede yöneten usülcüler -Erim, Feyzioğlu, Kırca, hattâ Bölükbaşı- bu taktiği başarıya ulaştırmakta en çok Anayasanın 89. Maddesinin ta- nıdığı bir imkâna ogüvenmişlerdir. u madde gensoru önergelerinin gündeme alınıp alınmıyacağı husu- sundaki görüşmelerin, gensorunun verilişinden sonraki ilk birleşimde yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bir obstrüksiyon silâhı olarak kul- lanıldığı takdirde bu maddenin sağ- ladığı imkân sonsuzdur. Çünkü gensoru açılıp açılmaması hususun- daki görüşmeler, konuşmalar AP'- nin teklifi ile 10 dakikaya indirilse dahi, Mecliste 6 parti bulunduğu için, enaz | saat sürmektedir. Ba- kanın izahatı bu vakti uzatmakta- dır. Böyle vakit alan ve görüşülme- AKİS si mecburi olan gensoru önergeleri- ni Başkanlık Divanına yağdırmak Muhalefet için güç bir iş değildir. Hele ortada, her uygulaması ile bir gensoru konusu veren bir AP İkti- darı mevcutken!.. Bu imkân kulla- nıldığı takdirde, bir kanunu geçir- mekte ısrar eden bir iktidarın yıl- larca oyalanabileceği de açıktır. Fakat AP'nin usül mütehassısla- rı, bu imkânın bu derecede geniş kullanılmasına dahi lüzum bırak- madılar. Biri mimar - Muhittin Gü- ven-, diğeri ise Siyasal Bilgiler Fa- kültesi mezunu -Nizamettin Erk- men- olan AP Grup Başkan Vekili leri öyle acemice bir idare göster- diler, en basit taktikleri öylesine "yuttular" ki, basit usül tartışmala- rı ve yoklama oyunlarıyla bir hafta geçti ve AP'liler Seçim Kanununun görüşülmesini dahi başlatamadılar. Bu arada, usül tartışmaları dışında vakit alan tek görüşme, TİP'li Ba- hadırdı tarafından verilen ve Milli Eğitimde yapılan partizanlıklar hak- kında Genel Görüşme açılmasını is- teyen önerge Üzerinde geçti. Se- çim Kanunu görüşmelerini başlat- mak için eline bir fırsat geçen AP, bilgisizlik ve acemilik Oo yüzünden undan yararlanamadı. Bahadınlı- nın önergesi görüşülmeden, bir tak- dim önergesiyle, Seçim Kanununu öne almak imkânı tam anlamıyla heba edildi. Gerçi bu yolda bir ö- nerge, Muhittin Güven ile Niza- mettin Erkmen tarafından Baş- kanlığa verildi, fakat -partisinin a- cemiliğine sinirlenen- Bozbeyli tara- fından paylanırcasına reddedildiler. Bozbeyli, AP'nin Parlâmento tak- tiklerini yöneten Grup Başkan Ve- killerine şöyle dedi: "— Takdimen görüşme, İçtüzü- gün 70. Maddesine göre ancak Hü- kümet veya komisyon tarafından istenebilir. Bu sebeple önergeyi oy- latmıyorum!" Bunu duyan Demirelin kızgınlık- tan nasıl narçiçeği rengine döndü- gü, gözlerden kaçmadı. Akıl yetmeyince.. 240 kişilik Gruplarına ve "milli ira- de"ye rağmen, acemilikleri yüzün- Si” kendi Seçim Kanunlarının de- TİP milletvekilinin önergesinin ES rüşülmeye başlandığını gören AP lilerin zaten yorgun olan sinirleri iyice gerildi. Bir hadisenin patlak vermesi an meselesiydi. AP Grupun- da Demirelin gözüne girmek veya gazetelere geçmek için her fırsatta üfreden, lâf atan, hadise çıkaran enteresan şahsiyetlerin varlığı ise 12 Mart 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: