12 Mart 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

12 Mart 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S | Türkiye Kantarın topu kaçınca.. "Genç prodüktörlere, rejisörlere ve emekçilere büyük firsat. * * * Film, maddi imkânsızlık yü- zünden ortaya çıkamıyan kıymetle- rin eserlerini, türk film dünyasına kazandırmak ve yapmalarını mümkün kılmak maksadıyla, aşağı- da yazılı imkânları iyi niyetli insan- lara örmeyi a Şöy- le 1 — Çalışmak için Baş Tol Lami ir. yardım: Li “ol o- yuncuları, 3 — Yeteri kadar negatif, 4 — Yeteri kadar pozitif, 5 — Komp- le stüdyo işleri (dublaj dahil), 6 — Kamera, 7 — Foto direktörü, 8 — Işık teşkilâtı, 9 — Komple fotoğraf stüdyosu (ham maddesi dahil), 10 — Afiş-Lobi, 11 — Set malzemeleri (komple), 12 — Filmde gerekli bü- tün aksesuvarlar, 13 —- Yemek za visi, 14 — Nakliye servisi, 15 — karıdaki imkânları kellanabilmek için lâzım olan şartlar şunlardır: Kendi emeği veya emekleri, c — Se- naryo. Bu, “Batıda arada bir rastlandığı gibi genç ve yeni sinemacılara fir- sat sağlamak için büyük yapımevle- rinin giriştikleri bir teşebbüs de- ğildir. Bu, yine Batıda bazan devle NE M A tin aynı amaçla giriştiği bir teşeb- büs de değildir. Bu, az gelişmiş ül- kelerden bazılarında sinema en- düstrisini başlatmak için e e- liyle girişilen bir teşebbüs de değil- dir. Yukarıda okuduğunuz ilân, bu yılın başlarında, kendisi de bir ge- cekondu oyapımevi olan şirketler- den biri tarafından verilmiştir ve, "iki çıplak bir hamamda yakışır" sözüne uygun olarak, başka çıplak- ları da hamama çağırmaktadır. Si- nemamızın içinde bulunduğu çık- mazı, anarşiyi ve dizginsiz gidişi bunun kadar kestirme ve açıklıkla Araya kayan bir şey daha düşünü- lem: ilân aynı zamanda, ya- ir Mr kırankırana bir mücadelenin alabildiğine hızlandı- ğını da göstermektedir. Sinemamı- za tek yararı, beklenen sonucu ça- buklaştırması olacaktır. Şey yarışı Bu acayip ilân, gerçekte, sinemacı- larımızın, kendi yarattıkları şart- ların nasıl esiri olduklarını, ipin ucunu nasıl kaçırdıklarını ortaya koymaktadır: Sinemamızdaki kor- film enflâyyonunu daha da artıracak olan bu davranışın, aslın- - da bu enflâsyonu önlemek için gi- rişilen bir teşebbüsün sonucu oldu- gunu belirtmek, kontrolün elden nasıl kaçtığını anlatmaya yeter. büyük yapımevlerinin, Mesele, zararı kendilerine de dokunan bu enflâsyonu önlemek amacıyla kü- çükleri temizlemek için giriştikleri ümitsiz çabadan doğdu. Önce piya- sayı dedikodusuyla altüst eden bir, "tekel kurma" başlangıcı ortaya çıktı: İki büyük yapımcı birleştik- lerini açıkladılar ve uzun bir yapım listesi ilân ettiler. Ancak, sinema- cılarımız arasındaki her çeşit bir- leşme teşebbüsleri gibi bu da fiyas- a sonuçlandı. Buna rağmen, bü- yapımcılar, küçükleri piyasa- dan silmek için zaten en azından bir düzine olan yıllık film yapımla- rını aşağı - yukarı bir katına çıkar- mağa kalktılar. Birbiri ardından yirmişer, otuzar filmlik listeler a- çıklanmağa başlandı. Fakat bu lis- teler küçükleri geriletmedi; aksine, ancak enflâsyon şartları içinde var- lıklarını yürütebilecek olan ade ler bunu kendilerine en uygun lecek bir mecraya saptırdılar. “Bü yüklerin nisbeten pahalı olan -200 ile 400 bin liralık- filmlerine karşı, nisbeten ucuz olan -100 ile 150 bin liralık- filmleri sürmeye başladılar. Hattâ bununla da kalmayıp, film maliyetlerini daha da düşürebilecek usullere -içiçe çevrilen filmler, yer- li ve yabancı kopyalar, filmler... - obaşvurdular. sonunda iş, yılda 200 filmlik pıma ve yukarıdaki ilâna el da- yanı "şey yarışı"nda en çok zarar- lı ii. kendilerine bir vakitler belbağlanan genç, ortayaşlı oyönet- menler oldu. Her biri kendi başına 12 Mart 1966 (Reklamcılık: 953) — 66 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: