17 Eylül 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

17 Eylül 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS hukukun da, adaletin de, devletin de sonudur” diyordu. ursa Nutkunun sahibi Ata- * türke mi, yoksa Ceza Genel Kurulu. nun kararından önce nurcular hak- kında verilen beraat kararlarının “kaziyei muhkeme” sayılamıyacağı- ni konuşmasında belirtmiş olan Yargıtay Başkanına mı cevaptı, an- laşılamadı. Bazı aşırı iyimserler de, “— Demirel, nurculuğun suç ol madığını söyleyen Başgile cevap verdi” dediler. Sükünet içinde mücadeli ,Aleyhindeki Hn mbaaye sürüp gi derken, Öktem, Sükünet içinde görevine devam etmektedir. Zaten Öktemin Hayatı sükünet içinde, $ı- kı ve düzenli bir çalışmayla geçmiş- tir. Şimdi altmışüç yaşında olan Ök- tem, İstanbulda, 'tüccardan Süley- man Abdi beyin oğlu olarak dünya- ya gelmiştir. Kabataş Lisesini, son» ra İstanbul Hukuk Fakültesini bi- tirmiş, Sinop, Sarıkamış ve Uzun- köprüde hâkimlik, sonra da Anka rada Asliye Hukuk hâkimliği ve Ti- caret Mahkemesi: Başkanlığı yap- mıştır. 1946'da Yargıtay üyesi olan Öktem, daha sonra 7. Hukuk Dai resi Başkanlığına getirilmiş ve Yar- gıtay Başkanı seçilinceye kadar, on yıldan fazla bir süre bu görevde kal mıştır. Öktem, 7. Hukuk Dairesi Başkam iken son derece ağır bir çalışma temposunu hiç aksatmadan devam ettirmiştir. Başkan olduğu halde birçok dosyanın raportörlü- günü bizzat kendisi yapmıştır. G& çen yıl, eski Başkan Recai Seçkin, rahatsızlığı sebebiyle izin alınca, Oktem, en kıdemli daire başkanı ol ması dolayısiyle, ona vekâlet etmiş, daha sonra — yapılan seçimde baş- kan olmuştu Öktem, e ye Seçkine vekâlet ederken, adalet müna- sebetiyle yaptığı konuşmada da ce sur ve güzel bir jest yapmış, dev- rimleri ve 27 Mayıs Ana i eğiştiremiyeceğini söyle miştir. Aşırı tevazuu yüzünden Öktem, GN üzerinde, bu Bi ba şarılı bir başkan olabileceği intibamı yaratmamıştı. Bunda, şeker ve kalp hastası oluşunun bilinmesinin de rolü olsa gerektir. Nitekim, Ökteme başkan seçiminde oy vermeyen, fa- t geçen hafta Hukuk Fakültesin- a lik a sonra koşup, © önemli ve tarifi bir ihtarı yapması, bana, yanıldığımı gösterdi. O kadar mütevazi bir insandir ki.. Hat ben, e oy vermemiştim. Böy le kritik bu derece mütevazi a ” kendi halinde bir insa- nın Yargıtay Başkanlığı yapamıy'd- cağını (lüşünmüştüm. Görülüyor ki, büyük hata etmişim...” Gerçekten, Öktem bu tevazuunu, AKİS'çi ile yaptığı kısa görüşmede de ortaya koymuştur. Resminin öde kapak olarak konulmak is- tenildiğini ze “ Müsaade buyrun, kapak .yap- mayın. Doğru olmaz, mesel Za yıflatır, Bu, şahıs meselesi değildir. Siz resmimi koy bir övün- me, bir tefahur havası olur..” demiş tir, Öktem, AKİS'çiye egenin dahi vermek istememiş ve bu konu- daki sorulara, '— Istanbulda doğdum. İstanbul Hukukunu bitirdim. Türk vatanda şıyım"dan başka cevap vermemiş- Öktemin hayatının gece gündüz, her an işiyle meşgul oldu- ğu için, “yazıhanesini kafasında ta- şır” demektedir Öktem evlidir. Biri mimar, diğe- ri hukukçu, iki kızı vardır. YURTTA OLUP BİTENLER İşte, 1966 yılında Atatürkün Bursa Nutkunu okuyarak Demirel Iktidarına tarihi ihtarı çeken Yargi- tay Başkanı, bu me Şimdi i Tk tidarın başına Danıştaydan başka bir de Yargıtay çıkmıştır. Nitekim AP'li yazarlar derhal, . Yargıtayın türk hukuku düzeni içinde vazgeçis lemez önemini hafifletmenin yolu nu aramaya başlamışlardır. Tekin Erer, 8 Eylül tarihli Son Havadiste, Danıştay gibi oYargıtayı da devre- den çıkarmanın ilk tecrübelerine girişmiş ve, “..ve böyle bir Başka» nin bulund Yargıtayın bundan sonra vereceği kararlara kim ina» nir, kim itimad eder?” demiştir. Mesele ciddidir. Bir adli müesses seye karşı böyle bir kampanya gö- rülmüş şey değildir. Bir Yargıtay haftanın: başında, bu konu- da, AKİS'çi çiye, “— Konuyu Anâyasa meselesi haline getirmek istiyorlar. Ama mu- vaffak olamıyacaklardır” dedi. Mesele gerçekten vahimdir. Ka nün tanımıyan, Şeriat taraftarı bir zihniyet, devrimci içler ve bir A- nayasa göğüsgöğüse gelmiştir. İşin vehametini, burnu iyi koku alan Bedii Faik de hisset- miş olacak ki, ilk günler Öktem &- leyhindeki. kampanyaya katılmış- ken, Korgeneral Güventürkün Ök- teme tebrik telgrafı çektiği gün, sü- Başkanının sa gericiliğe m ne kadar tu- hafsa, onun davranışını nurculuğu i bir inânışmış gibi göster- menin bahanesi yapanların yaygü- raları da o kadar gariptir!..” Politikacılar ,. . konuşmasa, bir türlü! Bu haftanın başında, İstanbuldâ, Heybeliadadaki ana Gaddenin ü- zerinde bir evin alt kat odasında be- lerini la mi karısına : “Gördün mü hanım? Gönülle tiydi. kalkmış, traş olmuş, yıkanmış, aşa- ğıya kahvaltıya inmişti. Kızarmış kucaklayan bir Yargı İnönü çivileme ekmekle beyaz mii iştiha ile yari üyesi, Aki ye şöyle dedi: ü gi ire ka yer ve sıcak sütünü yudumlarken — İmran Öktemin son di Demir gazeteleri kariş Kendisi- 15 17 Eylül 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: