1 Şubat 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 8

1 Şubat 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cevat uzun ve pek mesut evlilik ha- yalından, tıpkı evinin merdivenlerini indi- ği kolaylık ve alışkanlık içinde sıyrılıp kurtuluyordu. Arkasındaki gözyaşlarına, hıçkırıklara, karısının ziyan olan gençliğine, boynu külen yavrularına, yi otoritesi- ne önem vermiyor Üstünden caki bir elbiseyi değiştirir gibi yuvasından çıkmış, hiçbir gönül acısı duymadan bir başka hayatın ufkuna doğ- ru kanat açmıştı, Tam gece yar Dimi bir ay TD ee pirilti- ları azalmış gibi görünen yıldız İnce bir rüzgâr. We yırtılmaz, parçalanmaz hissini veren derin bir sessizli ağ yamaçlarında, kıvrım kıvrım uza- yan yollarda, ormanların koyu karanlığın- da yanık akisler bırakan arab . kö- yün» taşlı sokaklarına daldı. Sastlerdin beri kalın battaniyenin altında büzülen, hiç sesini çıkarmadan sarsıla sarsıla yollar aşan genç kadın kımıldadı. Karısının kal- binde kopan fırtınayı, bütün e ile se- zen Nahit, cigarasını söndür. eldik e l dedi. — — Geld dik Nahi Nesrin köne halde değildi. Diş- leri biribirine çarpıyor; vücudu titriyor; bayılacak gibi oluyordu, Bu kapkaranlık sokaklarda, kulakları içinde bir gürültü yaparak ilerliyen araba, onu sanki çok sevilen birinin mezarına götürüyormuş gibi acı çekiyor; gözlerinde donuk yaşlar tit- riyordu. « Bu ıssız, bu karanlık yerlerde nasıl kaldı yalnız, nasıl bütün bir memle- yerden yere vuruldu yavrucakfn diye içinden binbir acı şey geçiriyor ve korkudan, şaşkınlıktan bü- yümüş gözlerle karanlığı delerek onun be- yaz evini görmeğe ça'ışıyordu, Araba yokuş başında durdu. Yollarda ö M1z 72 öyle büzülmüş, öyle biçimsiz yatmıştı ki .. dizleri uyuştuğu için yürüyemiyordu. Nahit karısını kollarından tuttu. Diken- lerin, çalıların kapattığı incecik yoldan önlü, arkalı yürümeğe başladılar. karanlığında türbede hâlâ sönmiyen bir kandil hissini veriyordu. Temiz bir aşk, son derece asil bir bağ- lılıkla ai buraya getiren, ona yaşadı- ğı k madet vermeğe and içen eski dürüst e demek ki kırların ortasında binbir maksatla hareket eden bir sürü de gişik düşünüşlü yabancı insanlar arasında onu yapyalınız birakmıştı ha ?)., O, kahraman bir askerdi. Çocuk dene- cek yaşta dünyanın en zorlu savaşına gir- miş, erginlik yolunda döğüşenlerle bera- ber olmuş, kan dökmüş, yaralanmış, niha- yet sonunda kazanışın sonsuz hazzına ka- vuşmuştu. , tam bir askerdi. Düşman önünden kaçmağı bilmeyen, silâh arkadaşına ölüm tehlikesi karşısında bile sadık kalan, be- raber başlanan bir yol arkadaşlığının ya- rıda bırakılaMıyacağını kestiren namuslu bir adamdı. Nasıl olmuştuda evlilik hayatının onlar için hertürlü sakatlıktan uzak, her- türlü tehlikeye kapalı kalmış temiz yolla- rından sapmış; beklenilmiyen bir dönemeç- te karısını.. iş kadını olarak yetiştirilme: miş küçük kadını yalnız bırakmıştı ? Onun iki elinde iki küçük elle, birgün bir uçuruma yuvarlanacağını, birgün bir çıkmaza sapacağını ve nihayet birgün bir hiç uğurunda yıkılıp gideceğini hesaba eke mıydı? rin, başını, derin bir elemle, beşinci böküğüün 4 içinden ince bir ışık süzülen pen- ceresine çevirdi. Karşılıklı yanan, gecenin karanlığını titrek, zayıf bir Ani ile del- meğe çalışan bu iki ışik.. biribir kay bettikten sonra manasını değimizeni solan iki sevgili gözü gibi geldi ona.. Nesrin içini çekti.. kardeşine acıdığı kadar Cevat için de yanıyordu. Çünkü onu o da ne kadar sevmiş, ona ne kadar doğruluk, güzellikten başka birşey bekle- memişti, Nasıl yaptı Cevat bunu, diye kendine belki bin kere sormuş ve karşılığını tam olarak verememiş, şaşırmış kalmıştı. — Nahit, bir zamanlar pencerelerinden ışık, müzik ve kahkaha akan şu evin gö- rünüşüne bak., insan mezarlığa da girince, ancak bu görünüşün karşısında duydukla- rını duyabilir. — Bunlar da geçer Nesrin, Hayat bu.. değişmiyen ne var tabiatta? Herşey, canlı ve cansız herşey nihayet bir gün değiş meğe mahküm.. — Yıllarca üstünde çalışılan bir ma- sanın, üzerinde tatlı saa'ler geçirilen bir ruhların renk değiştirmesine dayanilmıyor. — Şüphesiz sevgilim. Nesrin iki kanatlı kapının tokmağını yavaşca tıkırdattı, — Hüseyin, Hüseyin, kapıyı aç Hüse- yinl diye yavaş yavaş seslenerek Berrini uyandırmadan askere kapıyı açtırmak istedi. Kardeşinin ürkmesinden, geceyarısı heye- canla uyanarak, zaten bozulduğunu tahmin eltiği sinirlerinin ayaklanmasından korku yordu. O, askeri uyandırmağa çalışırken yuka- rıdan bir pencere sürüldü. Beyazlı bir atılmasının Üzerinden belki bir saniye geçmedi. Genç kadin hızlı hızlı merdivenleri inerken; — Ablacığım, ah ablam geldi|.. diye #in leş çık —g mu scğ ac <->

Bu sayıdan diğer sayfalar: