27 Kasım 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

27 Kasım 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nesi varmış, Partiler Kanununun? Türkiyede herkes müttefik bulunuyor kidemokratik re- jimin esasını teşkil eden siyasi partiler anandaki mü- ması sistemin devamının başlıca çaresidir. Herkesin müt- tefik bulunduğu bir ikinci nokta Türkiyede siyasi parti- ler arasındaki mücadelenin "oyunun kaideleri"ne riayet olunarak oynanmadığıdır. Bu kaideleri koyacak olan Siyasi Partiler Kanunu- dur. O halde, bu kanon neden çıkmaz? Sorunun cevabı basittir: A.P. oyunu kaidelerine uy- gun şekilde oynamak niyetinde değildir. A.P.'nin Siyasi Partiler Kanununda şu veya bu mad- deyi, şu veya bu prensibi beğenmemesi hakkıdır. Nihayet, bunlar üzerinde oturulur ve konuşulur. Ama, bir noktada mutabakata varmak şarttır: A.P. tavşana kaç, tazıya tut demek hürriyetini muhafaza mı etmek niyetindedir, yok- sa bir samimi özü ve sözü bir politikanın mı taraftandır. A.P.'nin şimdiye kadar buna verdiği cevap müsbet değil- dir. Siyasi Partiler Kanunu konusunda anlaşmazlık, esas itibariyle bir noktada düğümlenmektedir. Bu kanan, bir partinin bir mensubu bir yerde Anayasa Mahkemesince parti kapatmak için kâfi sebep sayılan bir söz söyledi, ya- hut bir fil yaptı mı o partinin mi mümkün kılmaktadır. A.P. bunu istememektedir AF. itirazını yüksek sesle yaparken bin dereden su getirmektedir: Acaba partinin mensubu o sözü sahiden söylemiş midir, acaba o söz sahiden bir partinin kapatıl- ması için kafi sebep midir, acaba iftira ve tezvir işlemeye- cek midir, acaba bu kanun istenmeyen bir partinin kapa- tılması için bahane yerine geçmeyecek midir? Bunlar da doğru itirazlardır. Ama bütün bunlar ön- lendiği halde A.P. böyle bir hükmü kabul edecek midir? A.P. asıl, böyle bir hükmü kabul etmemektedir. Bunda da kendi hesabınca haklıdır. Zira A.P.'nin siyaseti yurdun dört bir tarafında Anayasanın temelini teşkil eden 27 Ma- dar süreceğe benzemektedir. . m . . ir. Akşamları ise, gündüzlerin aksine, daha eğlenceli, daha mahrem ve ba- zen de tatlı sürprizlerle dolu olarak geçmektedir. Her üç adayın etrafında ki milletvekilleri, (o delegelerin gecele- rini "doldurmak"la ini Ö revli saymaktadırlar. delegenin tesir edebileceği oy sayısı- na göre derecelenen her türtü ikram ve misafirperverlik usülleri girebilmek bedir. Sadece kendi oylarına sahip de- legeler için bir yemeğe veya ziyafete çağırılmak "fevkalâde"den bir sürpriz olmaktadır. Buna karşılık il başkan- ları ile delege gruplarını sevkedebile- cek grup liderleri ise çok daha müm- taz muamele görmekte, onlara yapılan ikramların ve onlar için düzenlenen eğlence programlarının mahiyeti hiç tedir. betmiştir. AKİS, 27 KASIM 1964 bir zaman tam olarak bilinememekte- Bu arada bol hol alkol istihlâk e- dilmekte ve delegelerin gündüz fazla kaçırılan çay ve kahve ile gerilmiş o. lan sinirleri tatlı tatlı gevşetilmekte- dir. Meharet, bütün bu programın a- rasınâ bir propaganda toplantısını ve- ya nutkunu ustalıkla sıkıştırabilmek- Propaganda için birkaç gün önce- sine kadar kullanılan ise son günlerde delegelerin Ankaraya gelmeleri ile tatbik kaabiliyetini kay- Haftanın ortalarına doğru 11 başkan ( Sİbi, lan kendilerini mümkün olduğu kadar kuvvetli ve delegelerine termek çabasında ve böylece kendi is- tedikleri yönde pazarlık kuvveti yıs hareketini reddedip onun intikamını vaad etmek, di- ni bir istismar konusu yapmaktır. Siyasi Partiler Kanunu çıkarsa A.P. bu hareketleri resmen reddetmekle kalma- yacak, suçu işleyen mensubunu da cezalandıracaktır. An- cak parti bu suçu reddetmez ve kendi görüşünün bu oldu- gunu dolayısıyla kabul ederse Anayasa Mahkemesi parti hakkında bir karar alacaktır. Yoksa, işlediği fiil partisi tarafından tasvip görmeyen bir parti mensubu yüzünden parti kapatılması bahis konusu değildir. Bir misal durumu daha iyi anlatacaktır: Diyelim M X partisinin bir mensubu Vanin bir ilçesinde "Bu parlâ- mento meşru değildir, zira onun temeli satılmış komutan- lardır, D.P. iktidarı haksız yere devirilmiştir, biz o gün- leri geri getirecek. İhtilâli yapanları toptan asacağız" dedi. Savcı takibata girişince bu sözlerin söylenilip söy- lenilmediği önce araştırılacaktır. Nasıl bir cinayet suçlu- sunu cinayeti gerçekten işleyip işlemediği tesbit olunma- dan cezalandırmak bahis konusu değilse burada âla du- rum aynıdır. O zatın mensubu bulunduğu parti itiraz ederse, gerçek, adalet mekanizmasının en yüksek merci- leri tarafından tahkik olunacaktır. Bu sözlerin söylenildi- gi tesbit olunduktan sonradır ki X partisinden, eğer fikir kendi resmi fikri degilse o mensubunu safdışı etmesi is- tenilecektir. Etmedi mi, işte o zaman parti Anayasa Mahkemesine verilecektir. Parti hakkındaki hükmü Anayasa Mahkeme- si verecektir. e var, bunda? tek şey var: X partisi yurdun dört tarafında bu tezviri yapacak, fakat genel omerkezi resmen anayasaya Elâlemi kör ve sersem sanarak Oyuna bir kaidıe konmasının bundan iyi gerekçesi bu- lunabilir mi? lama niyetinde görünmektedirler. An- karaya gelmeden önce yakın illerin baş kanlarının birbirleriyle temas ettikle- ri ve Ankarada birlikte hareket ederek Büyük Kongrenin İplerini ele almayı kararlaştırdıkları söylenmektedir. Nite kim bu mecmuanın baskıya verileceği sıralarda il başkanlarının bir toplan- tı yapacakları ve bu toplantıda genel başkanı seçecekleri, böylece partinin bölünmesini önlemek amacında olduk- ları haberleri yayılmıştır. Ancak, genel başkanın böyle bir toplantıda seçil- mesini kabul edebilecek aday, sadece ve sadece Saadettin Bilgiçtir. (o Bilgiç Teşkilâta okendi elleriyle kurma- mış olan diğer iki aday, Demirel ve Arıburun ise böyle bir işi tasvip ede- cek eğilimde değildirler. Ancak her üç aday da 11 başkanlarının tesirini ken- mektup usulü hâkim gös- sağ- 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: