27 Kasım 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

27 Kasım 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Parise dönmekte olan er Adrien'dir. Trenden indiği gibi soluğu sevgilisinin evinde alır ama, kapıda polisle karşı- laşır. Sorguya gelen polisler kaçırılan profesörün -o arada haydutlar profe- sörü karga tulumba bir arabaya attık- ları gibi kaçırıverirler- ilişkisini öğ- renmek üzere yardımcısı -ve kahrama- nın sevgilisi- kızın evine gelmişlerdir. Sorgu sırasında bir ara dışarıya çıka- rılan kızı, herşeyi iğneden ipliğe he- saplamış haydutlar, profesör, gibi, kar gatulumba kaçırırlarken, kahraman görür ve kendini derhal evden dışarı atar. Haydutların altlarındaki son tosikleti ile düşer ve cehennemi bir takip başlar. Son model bir araba ile bir motosiklet nasıl yarışır? De Broca bununla da kalmamakta- dır. Adrien'in bindiği motosiklet yo- lunu şaşırıp bir çalılığa Obindirir ve kahramanımız bu defa, çaresizlik için- de, hayduttan koşarak takibe kalkı- şır. Çok gariptir -komedi bir yerden sonra böyle başlıyor-, haydutlara ye. tişir de! Haydutlar iğne yapıp uyut- tukları genç/kızı yanlarına kattıkları gibi Rio'ya götürmektedirler. Kahra- man da uçağa bir uydurma pasaport- la atlar ve sevgilisini yalnız bırakmaz. Uçak Rio-ya iner. Kahraman tek başına, parasız pulsuz ve dilsizdir. Kendilerini takip etmekte olduğunu anladıkları için haydutlar, bir pundu- na getirip onun icabına bakmak is- terler ama. araya giren on yaşların- daki bir Rio-lu boyacı çocuk, Adrien'i ölümden ve öldürülmekten kurtarır. Böylece Adrien, De Broca'nın fil- minde kendine hem bir yardımcı bul- makta, hem de komik unsuru artırıcı desteği sağlamaktadır. Bundan sonrasının olayları, Chris- tie ile Wallace'ın romanlarında rast- lanan örnekte bir gizlilik, bir esrar havasına bürünmektedir. Oysa bu uy- durma gizlilikle esrar havası, tam ter- si bir yönde kullanmada De Broca'nın işine yarayacaktır. Kahraman, serüven tümlerinin kah ramanı çizgisinde yürümektedir. Fa- kat tipi ve yeri belli bir kişidir. Her önüne çıkan engeli, sinemanın uydur ma kahramanlarına yakışır bir yol- dan yenip aşması, kendi gerçekçi kişi- liği ile çelişmekte ve sonucu komediye götürmektedir. Bu gidişte De Broca, fransızlara özgü espriyi de eksik et- memektedir. Hikâye şöyle devam etmektedir: Tanrı heykelinin ikinci sahibine ula- şıldığında geç kalındığı anlaşılır. Der- ken kahraman, sevgilisini haydutla- rın elinden kurtarır ve ikisi birlikte, AKİS, 27 KASIM 1964 bu defa üçüncü heykeli elinde bulun- duran adamın ardına düşerler. Bunu iyi bilip kestiren haydutlar da onla- rın ardındadırlar. Kahraman, sevgili- sine yardımcı olmak için gözünü bu- daktan esirgememekte, hiç birşeyden korkmamakta ve yılmamaktadır. Cep- lerinde yeteri okadar para olmadığı için, kahraman, kendini kaldırdığı gibi denize atar ve yüze yüze yata varır. Fakat orada da eli silâhlı bir haydut- la karşılaşır. Çileli kahraman Kahraman, kurtuluşu yeniden denize atlamakta bulur, fakat gerisilerin en can alıcı sekanslarından biri olan klişe bir deniz takibi, kahramanın ya- kasını burada da bırakmaz. Haydut motoruna atlar, yüze yüze kaçmakta olan kahramanın ardına düşer, Biri yüzerek kaçar, diğeri motorla kovalar. Türlü ölümle karşılaşmalar olur ama, kahraman, ölmezlik içinde, her tehli- keden burnu bile kanamadan kurtu- lur. Sevgilisi ile birlikte, küçük boya- cının şehrin gecekondu sırtlarındaki kulübesine giderler. Rejisör De Bro- ca ile fotoğraf direktörtü Edmond Sec- han, ortak bir işbirliğine varmayı da unutmamışlardır. Üç yanıyla ellerine geçirdikleri Rio şehrini bugünkü Rio, gecekonduların Riosu ve geleceğin ünlü modern şehri Brasil olarak üç bölümde de başarıyla işleyip, işlerinin üstesinden gelmesini de bilmişlerdir. Üçüncü heykel sahibini (buldukları gibi .aptallık ile âni zekâ fışkırmala- rım nefsinde toplayan kahraman, bu defa kaçırılan bilgini, yani profesörü de Rioda bulup haydutların elinden kurtarmaktadır. Bu takipler ve kur- tarmalar ciddiyet, fakat büyük bir gü- lünçlük içinde cereyan etmektedir- A raba takiplerinde kahraman, eline ne geçirirse onunla takibe çıkmaktadır. Çelişmelerde komediyi arayıp bu- lan De Broca, bunları kullanmakta da gücünü pekâlâ ortaya koymaktadır. Üçüncü heykelin sahibi son derece zengin bir Rio'ludur. De Broca, bura- da toplumsal taşlamasını da yapmak- tadır. SİNEMA Arada De Broca, kendi hikâyesini de unutmamaktadır. (Profesör, eski dostuyla, üçüncü tanrı heykelinin bu- umduğu saklı bir mahzene inmekte ve orada papyon kravatıyla, heykel sahi- bi, arkadaşını boğmaktadır. Bu beklen medik o gelişime, tam serie-noir'ların istediği geleneksel şaşırtmacadır. tü adamların başı, yâni ana kaynak, hiç bir zaman başlangıçta belli değil- dir. Seyirci sürekli bir heyecan içinde, hemen hemen herkesten kuşkulanma- lı ve kendini bir polis hafiyesi yerine koymalıdır. Öyle ki, film içinde ger- çek kötü adam ortaya çıktığında, se- yirci, kendisine daha oönceleri- veril- miş küçük ipuçları sayesinde bunu en az senaryocu, rejisör ve kahraman ka- dar uğraşıp, bulup çıkardığında, ken- dine de bir üstün payı alabilmelidir, "Rioya Giden Adam'da gerçek kö- tü adamın profesör olduğu gerçi orta- ya çıkmaktadır ama, bunu yalnızca seyirci bilmektedir. Kahraman saf ve cahildir Sönm neler olur? Rioya giden üç garip insanın başına (ogelmedik kal- maz. De Broca htm serie-noir'ların ve hem de seriallerin ne kadar beylik trükler varsa ohepsini bir bir alır ve filminde komedi unsuru olarak kulla- nır. Heykelleri birbirleriyle bağdaştı- rıp, onların verdiği şifre ile yeni elmas veya yakut hazinesini bulmalar mi dersiniz, dışarda kalan ve uçakla sev- gilisini takip ederek haydutların elin- den kurtarmak için Tarzan gibi dal- dandala tırmanıp o sıçrayarak önüne geleni yakıp yıkan kahraman ile sev- gilisinin artık çığırından çıkan serü- venleri mi dersiniz, hepsi tıklım tık- tım doludur. De Broca'nın en çarpıcı esprisi, so- na saklanmıştır. e Heykellerin aracılı- ğında şifreyi bulan ve hazinenin yer!- ni keşfeden -meğer o üç heykel bir araya gelirse bir şifre olmakta ve çö- züldüğünde de, bulunduğu mağarada bir başka hazineyi haberlemekteymiş -profesör, tam muradına ereceği bir sırada yer gök sarsılmakta, toprak kay maya başlamakta ve mağara çökmek- tedir. (o Bu, alışılagelmiş bir trüktür. Tanrılar insanoğlunun odoymak bil- mez hırsı karşısında gazaba gelmekte ve onu ölümle o cezalandırmaktadır- lar! Öyle sanıldığı zaman seyirci müt- hiş bir yanılgıya ouğramaktadır. Bu gürültü patırtının sonunda De Bro- ca, perdeye büyük, yol açan buldozer- leri getirmekte ve esprisini çarpıcı bir yoldan vermektedir. "Rioya Giden Adam”, özel bir gös- teri içinde de kalsa, yılın en başarılı komedisidir ve türü içinde tektir de.. 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: