27 Kasım 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

27 Kasım 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pe HAFTANIN NDEN pl O pl HUZUR Türkiyede M.B.K, İdartsi devrinden beri bir hatalı si. yasi davranış sürüp gitmektedir: Huzuru, bir takım masa başı toplantılarında aramak. Meşhur Yuvarlak Ma- sa Toplantısıyla açılan bu yol, bütün masa şeklileri de- nendiği halde, memleketi hiç bir yere götürmemiştir. Gö- türmesine de en ufak bir imkân ve ihtimal yoktur. Hu- zuru bulmanın ilk çaresi nenin eşyanın tabiatına uygun, nenin eşyanın tabiatına aykırı olduğunu kesinlikle tesbit etmektir. Bu yapılmadığı süre gayretler havanda su dök- menin ötesine geçmeyecektir. 27 Mayıs öncesiyle sonrasını, bir baloma, Cumhuriyet öncesiyle sonrasına benzetmek kabildir. Türkiyede bir grup, Padişahlığın tasfiyesini (Padişah İdaresinin tutu- munun bir neticesi olduğunu kabulü daima reddetmiştir. "Padişah efendimiz" bir takım muhteris askerlerin, ma- sonların, kendilerine aydın diyen din düşmanlarının kur- banı olmuştur ve Cumhuriyet, milletin ekseriyetine rağ- men ilân edilmiştir. Cumhuriyeti takip eden bir kaç yıl bu zihniyetin bir siyasi görüş olarak teşkilâtlanmasında mahzur görülmemiş, bizim cumhuriyetimizin tabiatında bulunan partiler sisteminin böyle bir ortam içinde dahi işleyebileceği sanılmış, fakat fazla zaman geçmeden rejim ve onun temsilcileri için güvenlik meselesi ortaya çıkmış- tır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, "yaptıklarından dolayı" cezalandırılmaları, "meşru olmayan idarenin asıl meşruluğuna kavuşturulması" bahis konusu lakınım. asıl hedefleri olarak su yüzünde belirmiştir. Bu takını milletin bir kısmını ötekine kırdırmak. Orduda üstü astına boğ- durmak, memlekette yer yer ayaklanmalar tertiplemek için bütün kuvvetlerini, yani temsilcilerini ve basınını se- ferber etmiştir. Yeni nizamı temsil edenler, eserlerini ve kendilerini tehlikede görünce, kurulan sistemin içinde hu- zuru sağlamanın yolunun başka olduğunu farketmişler- dir. O devirde Türkiyenin ve dünyanın şartları, memle- ketin bir tek parti idaresi altında kurtarılmasını sağla- mıştır. Bugün Türkiyede 27 Mayısı Menderes İdaresinin tutu- munun bir neticesi diye görmeyi reddeden bir grup var. dır. Bu grupa göre 27 Mayıs İnönü ve C.H.P.'nin subay- lar, masonlar, komünisttir, din düşmanları ve üniversite- li sokak çocuklarıyla ortak bir tertibidir ve tertibin teme- linde iktidar hırsı, ihtiras yatmaktadır, 37 Mayıs mille- te rağmen yapılmıştır ve idarede meşruluk, D.P. devrine dönüldüğünde avdet edecektir. Şu anda Ordunun ikazına sebibiyet vermiş tahrikler bu felsefenin bir neticesidir. Bu grupun parlâmento içindeki veya dışındaki bütün temsil- cilerinin sözlerine, yayın organlarının yazılarına balanız. Hedef, bir çocuk tarafından dahi kolaylıkla görülebilecek açıldıktadır. Şimdi, bu zihniyetin teşkilâtlanmış şekli olan bir veya bir kaç siyasi teşekkülün idarecilerini yuvarlak yahut kö- şeli bir omasanın etrafına oturtmakla ne sağlanabilir? Bunlardan istenilen kendi kendilerini reddetmeleri, meş- hur tabirle “"sebep-i hikmet'lerinden vazgeçmeleridir. AKİS, 27 KASIM 1964 Metin TOKER Bunlar, başları her sıkıştığında kâğıt üzerinde bunu yap- maktadırlar, fakat ortamın tekrar elverişli hal aldığını anladıkları an bu kâğıdı buruşturup atmakta fütur gös- termemektedirler. Bu davranışlarını (oeşyanın tabiatına aykırı bir davranış saymak imkânı yoktur. Nasıl Cum- huriyet, "Padişah efendimiz"in muhterislerin tertibine kurban gittiğini kendisine temel siyasi görüş yapan te- şekküllerin tasfiyesiyle huzura kavuşmuşsa bugün için huzur ancak Menderes İdaresinin bu şekilde alaşağı edil- diğini kendisine temel siyasi görüş yapan teşekküllerin kuvvetlerini kaybetmeleriyle sağlanacaktır. Bu şart ger- çekleşmediği süre her toplantı bir gösteriden ibaret kalma kaderinden kurtulamayacaktır. Bugün Türkiyede, Cumhuriyetten sonra yapılan ope- rasyonun tekrarlanmasını isteyen bir cereyan mevcuttur. Ama memleketin sağlam kuvvetlerinin ezici bir çoğunlu- ğu bu görüsün karşısında dır. Türkiyenin şartları, kırk yı- lın getirdikleri Türkiye için kapalı rejime, tek parti sis- temine dönüşü bütün felâketlerin en büyüğü yapmıştır. Bunu denemek dahi Türkiyeyi tarifsiz karışıklıkların içi- ne atmak demektir. Demek ki zararlı, hiç bir başarı şansı bulunmayan, sadece huzursuzluk getiren ve tehlikelere gebe felsefenin teşkilâtlanmış şeklini rejimi muhafaza ederek tasfiye memlekette istikrarı ve güveni sağlamanın tek yoludur. Bunun, tatbikatta. Cumhuriyetten sonra başvurulan usul- den çok daha zor olduğu ortadadır. Ama Türkiye bu güç imtihanı vermek mecburiyetindedir. o Orgeneral Sunayın mektubu bu lüzumun hem ifadesi, hem neticesidir. Bunun imkânı vardır. A.P. bu haliyle Türkiyede iktidara gelmesi ihtimaline dahi asla müsaade edilmeyeceği osöylendiğinde kızıyor. Aksine, mütemadiyen "geldik, geliyoruz" türküleriyle fel- sefesinin saliklerini kandırıp ayakta tutmaya çalışıyor. Ama, nasıl Goldwater'e Amerikada iktidar verilmediyse. Amerikayı inanılmaz tehlikelerle karşı karşıya bırakacak bu ihtimal aslında Cumhuriyetçi kuvvetlerin de iştirakiy- le bertaraf edildiyse Türkiyede A.P. iktidarına karşı böy- le bir baraj mutlaka kurulacaktır. Bugün Mecliste, aklı- selim sahibi bir ekseriyet mevcuttur ve bu ekseriyet bara- jın kanuni mevzuatını Türkiyenin meselelerine biraz ger- çekçi gözle baksa derhal çıkartacak yeterliliktedir. Milli Bakiyeler Sistemi. Partiler Kanunu Türkiyede rejimi kur- taracak. İstiklâl Mahkemelerini. Takriri Sükün Kanunla- rını tarihin sayfalarında bıraktıracak normal, demokratik çarelerdir. Meclis relime o kapılan açmalıdır. Bunlar için masa başlarında A.P. ile anlaşma aramak boş gayrettir. unlar için makul memleketçi ve gerçekçi A.P.li- lerle işbirliği imkânı vardır. Bu gerçekler millete, mem- lekete anlatılmalıdır. Yol budur. Cumhuriyet "Padişah efendimiz"in tertibe kurban edildiği felsefesinin iktidar alması o ihtimaline müsaade edemezdi. Etmemiştir. Bugünün Turkiyesi Menderes İda- resinin tertibe kurban edildiği felsefesinin iktidar alması ihtimaline müsaade edemez. Etmeyecektir. 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: